Geçmişte böyle bir başlıkla yazı yazmıştık.
Bir kez daha anımsamakta yarar var, bakalım ne demişiz?
***
Hani atalarımız hep der ya; “ Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” diye!
Bakalım bu Mart ayı seçimleri de kimlerin canını yakacak ve de neler yaktıracak hep birlikte göreceğiz?
Ama başta canı yanacak olanlar da yine gün gibi ortada görünmektedir, bunlar da tabii ki yine gariban vatandaşlarımız olacaktır.
Allah beterinden korusun.
İşin siyasi ayağı ise, bu gün için seçmene/vatandaşa göre hiç önem arz etmemektedir ama yine de sırtlar sıvanmaktadır.
Oysa canı yanan ve daha da yanacak olan vatandaşlarımız da, “önce can” diyorlar!
Daha şimdiden dedikleri; “ seçim mi, geçim mi, bizim için önemli” derken…
Bizim ekonomik anlamda yaşadıklarımızı, “tuzu kuru olanlar” bilmezler ve anlamazlar...
İşte bu nedenle de; seçilecek olan Belediye Başkanının, önce kendini ve cebini değil, halkın çıkarlarını düşünecek biri olmalıdır, diyorlar ama yine de olaylara Fransız bakıyorlar!
Hele bir mart ayı gelsin bakalım.
Ama gelinceye kadar da neler görüp yaşayacağız bunu da Allah bilir!
Çünkü hem siyasi, hem de ekonomik anlamda, ortalık biraz gergin!
Hele parti içi sorunlar?
Vay hele vay!
***
CHP’ de ise aday konusunda, parti üyesi veya seçmenlerinin heyecan verici bir bekleyişleri hemen/hemen yok gibi!
Ama bazı önem arz eden ilçeler hariç tabii.
Onun dışında, “kim olursa olsun” havasında bakıyorlar!
Çünkü bu ekonomik yaptırımlar politikaya çok alternatif bakışlar/arayışlar getirmiştir!
Böyle bir zamanda seçmeni bir partiye bağlı tutmak da mümkün değildir!
Hani bir söylem vardır ya?
“Canı yanan eşek atı kor da geçer” diye işte aynen böyledir!
O nedenle burada arayış biraz fazladır.
Geçmişin olumsuzlukları da buna eklenince…
Kii eklenmiştir!
Bu nedenle de bazı partililer diyor ki; “ ilçe kongreleri öncesi mahalle delege listesini yapan vekil, Milletvekili sıralama listesini yapan yine vekil, il için yeni atanan komisyon ve il başkanlık listesini yapan da vekil..!
Durum böyle olduğuna göre, bütün adayları da ( il genel meclisinden belediye meclis üyeliğine) hatta Belediye başkan adaylarını bile o belirlesin, olsun bitsin bu iş diyorlar.
Neymiş öyle demokrasi/memokrasi/seçme/seçilme hakları/düşünce ve söylem özgürlüğü falan gibi fasa/fiso uğraşlar!
Hiç böyle içi boş düşüncelerle uğraşılır mı?
Ne gereği varmış canım?
Partiyi toptan nüfusuna geçiriversin olsun/bitsin diyorlar!
Siz de yarınlardan umut bekleyin durun bu parti büyüyecek de, tıpış/tıpış yürüyecekte, iktidara gelecekte falan diye!
Ne güzel değil mi?
İşte güven safhasındaki durum da bu!
DEMİŞTİİİK:
***
Ya şimdi?
Eh, dediğimizin yarısı oldu!
Sağa baktılar, sola baktılar göze batan ne varsa temizlemeye başladılar!
Diğer yarısı da yakında olur ve kalan gidenler de varsa onlar da disiplin kurulu ile mort edilir olur biter.
Bu kadar basit!
Çünkü başka yapacak işleri yok.
Ne güzel bir totaliter yapı değil mi?
Bir dudakları yerde, bir dudakları gökte, Arap’ın devi gibi!
Umurlarında mı dünya?
Özentileri kurusun.
İyi ki genel seçimde falan değiliz…
Allah korusun, tam da 1977 yıllarından 2001 yılına kadar yaşanan klikleşmiş yapı gibi!
Yaklaşık yirmi yıl vekilsiz kalmıştık.
Bir tane vekil çıkaracağız diye göbeğimiz çatlamıştı!
Neler yapmadık neler?
Her neyse, beterin beteri var derler!
Umarım öyle olmaz ama gidişat da hiç farklı değil hani.
Hele şu seçim bir bitsin!
Neler olur neler diyoruz?
Yazık!