HALKIN İSTEMİ VE SİTEMİ!
Bu gün biraz değişik taraftan bakarak yürüyeceğiz!
Yanlış anlaşılmasın ama bu taraf anlam itibariyle hem hakkın yolu, hem halkın yolu ve sesi, ve de, halkın sesini dile getiren bir yapı olduğu gibi, aynı zamanda da, bir öğretmeninin serzenişidir!
O sordu, dinledi, dillendirdi, derledi ve yazdı!
Vee isteği üzerine de bu gün konuk yazarımız oldu.
***
Bakın Sayın Kartal hocamız neler diyor:
Hac; manevi anlam da arınmadır; sevgiyi/saygıyı/kardeşliği/dostluğu/yardımlaşmayı/dayanışmayı/birlikte yaşamayı damıtmadır.
En güzel varlık olarak yaratılmanın şuurunu yakalama ve sırrına ermedir.
Bu bağlamda biz Hac’ın inançla, hayatla, sosyal ve toplumsal yönleriyle, ekonomik boyutlarıyla bir değerlendirme yaparak konuda dikkate değer bir pencere açmaya çalışacağız.
***
2019 Yılı “hac kuralarının” belirlenmesiyle ilgili olarak kurada isimleri çıkan hacı adaylarıyla yapılan sadece bir sohbet ve değerlendirmeleri sizlerle paylaşacağız.
“11 yıl önce yazıldık, bu sene kurada çıktım. Yazıldığımda ekonomik şartlarımız uygundu, sağlık bakımından bazı rahatsızlıklarımız ve tedavi giderleri için yaptığımız harcamalar da tasarruflarımızı ve gelirlerimizi sınırlandırdı.
Bu sene iki kişinin sadece resmi harcı 45.000 Tl.tutuyormuş, buna kişisel harcamaları da ilâve ettiğimiz zaman yaklaşık 60.000 Tl tutuyor!
Bu durumda sevinç ve mutluluğumuza da perde çekilmiş oluyor!
Ne yaparız, nasıl bir çözüm buluruz bilemiyorum çünkü Hac’ca gidemez konuma geldik?
Gönüllü olarak ikimiz bu sene sen gidersin, nasip ise diğer kurada ismimiz çıkarsa ben giderim diyerek feragat ediyoruz ama ikimizin de gönlü buna el vermiyor”.
Arkadaşım soruyor: özel şirketle görüştünüz mü, onların belirlediği ücret nedir” diye?
“Görüştüm. Kişi başına 16.840 Tl’ye götürebileceklerini söylediler, bunu da madde/madde yazarak ilgili kuruluşa ve Bakanlığa yazmışlar ama izin verilmemiş.
Şimdi ise biz kişi başına 22.500 Tl yatıracağız”.
Hesap edelim: kişi başı fark; 5.700 Tl; 100 binle çarpalım, toplam beş milyar yedi yüz milyon ediyor. Bu nasıl bir mantık, nasıl bir anlayıştır?
İman ve inanç bağlamında yapılacak kutsal bir vazifeden bu kadar farkın alınması ne kadar doğrudur?
” Haram ve helâl” ölçüleri içersinde hesapsız ve haksız yere emeklerinin heba edilmesine yetkililerin tavır geliştirmeleri gerekmez mi?
Bu noktada Hac’ın ekonomi yönü düşünmeye ve değerlendirmeye değmez mi?
Oysa birinci planda esas olan bunun manevi yönüdür.
İkinci planda maddi yönü gelir ama Hac’ca yazılıp da gidemeyenlerin ve ömürleri yetmeyenlerin sorumlulukları da kimin üzerinedir?
***
Hac; manevi anlamda arınmadır demiştik. Hac aynı zamanda insani değerleri, kul hak ve hukukunu damıtma, insanı yüceltmedir.
Biz, Hac’cı hayatımızı iki dünyaya göre planlayıp programlamayı, birbirimiz üzerindeki maddi ve manevi hakkı, günlük hayatımızda insan ilişkilerini bu çerçevede belirlemeyi önemsiyoruz/inanıyoruz.
Biz, “ Tevhit inancını, vahdet aşkını” hamasi söz ve nutuklarda değil, eylem ve uygulamalarda olmasını, böylece toplumsal kimliğimizin daha aktif hale geleceğine, disiplin kazanacağına, daha kuşatıcı ve ufuk açıcı olacağına inanıyoruz, önemsiyoruz.
Ama kafalarımız da bu durumda oldukça karışık!
***
Örnek bazı sitemler!
Ben yedi sene önce yazıldım, kurada ismim çıkmadı, fiyatlar devamlı yükselir mi?
Ömrüm yetmezse veya maddi gücüm yetmezse ne yapacağım?
Benim yaşım 52, iki yıl önce yazıldım, 10 yıl beklersem fiyatlara gücüm yetmez olursa ne yapacağım?
Bu soruların yorum ve değerlendirmelerini siz sevgili okuyucularıma bırakıyorum.
Diyor.