GAYYA KUYUSU!
Bu gün sizlere, sevgili “ Eren Erdem’in” dini çalışması olan ve her Müslüman’ın rahatlıkla anlayacağı bir dilde yazılan kitabından bazı Kur’an-i bilgiler paylaşmaya çalışacağım.
Umarım, hem anlar/bilgilenir, hem de memnunluk duyarsınız.
Mübarek Ramazan’da.
***
Gayya kuyusu; sözlüklerde “cehennem çukuru” olarak geçen, rivayetlerde ise en tehlikeli ve can alıcı bölüm olarak ifade edilen yerdir!
Ancak bu çukur, “ dünya” dâhilindedir.
Yani; insan tabiatına aykırı olan her türlü fiil ile muhatap olan bireylerin içinde bulunduğu yıkıcı durumdur.
Gayya, inançların ve kavramların yozlaşmasına göz yuman, ardı sıra oluşan ezberlerin ürettiği teslim olanların içler acısı halini yansıtır.
Bu, günümüzde “ kavram ve değerlerin” yozlaşması ile oluşmuş yapının bünyesinde can çekişen, çözümsüzlüğe hapsolan insanlığı hatırlatan önemli bir kavramdır.
İnsanlık “ gayya kuyusuna” hapsolmuş, kendilerini kurtaracak zebun edicileri beklerken, yanı başında bulunan gerçeklerin yozlaştırılışına sessiz kalarak, çöküntü ve hezimeti hızlandırmaktadır.
Bu, savaşları, ego merkezli sömürüyü ve yozlaşmış kavramlara dayalı baskı psikozunu “ mübah” görme hastalığının ürettiği haldir.
Bu hale göre, çözüm yine mevcut olanlar ile mümkündür.
Halbuki insanlığın uyanışı, “Gayya kuyusunun” farkındalığına erişip, aydınlığa koşmak ve kavramları doğru oturtmak ile mümkündür.
Geleneğin ürettiği din, “gayya kuyusuna” sürükleyen unsurlardan bir tanesidir.
Bu kitap, birçok farklı ve yozlaşmış olgunun inceleneceği “ kitaplar” serisinin ilki ve “ zulüm ve sömürüye göz yuman “Emevi üretimi gelenek dinciliğine” karşı, “ Kur’ani ve Muhammedi İslâm” gerçeğini gözler önüne serecek önemli bir çalışmayı içermektedir.
***
“Gayya” ifadesine daha derinlemesine bakarsak, ilginç yaklaşımlar göreceğimizi düşünmekteyiz.
Genel olarak; azıp sapmak anlamındaki “ğayy” kelimesi ile yazıklar olsun, vay haline! Anlamındaki “ veyl” kelimesinin muhatabı ve cehennemdeki bir kuyu veya vadinin adı olduğu da belirtilir.
Ancak “ ğayy” diye ifade edilen, reşid ifadesinin zıttı olan bu kavramı hayata geçirenlerin genel halidir.
Kısacası; “ kötülük, sapıklık, aldanma hali, eşeklik vs.” hallerin içinde bulunan kimseler için gayya’da olduğunu söyleriz.
Başlangıç bölümü ile birlikte çizmeye çalıştığımız resim dahilinde, “ fetva, hüküm koyma” mantığı yoktur.
Bu kitap, kur’ani ölçüler nazarında ele alınan hususların, objektif bir gözlem ile incelenişinin ürünüdür.
Kitabımız hiçbir hususta “ tefsir” değil, sadece “ teybin” (içeriği olduğu gibi sunma) niteliği taşımaktadır.
Çünkü Kur’an bünyesinde ifade edildiği gibi, Kur’anı ancak Kur’an tefsir edebilir, bizler de ancak bu açılımları “ el sürmeksizin” gözler önüne sürebiliriz.
Ancak, günümüzde üretilen “ dinde tekelleşme” mantığı çerçevesinde, Kur’an dokunulmaz bir kitap halini almıştır!
Hatta Kur’an ile doğrudan çelişen “ hoca” görünümlü bilgisizlerin ağzından dökülen kelimeler kutsanmış, “ din elbisesini tersten giyenler” öncü bireyler olarak lanse edilir konuma getirilmiştir.
Bunun temel nedeni, toplumlara “ İKRA” (Alak suresi 1. ayet) ifadesinin hakkını veremeyişinden ileri gelmektedir ki bu durum GAYYA durumunun başlangıç adımıdır.
Sonrasından gelen her türlü zulüm ve sömürü, artık mubah hale gelerek, toplumlara kene misali yapışmıştır. Bu gün içinde bulunduğumuz durumun özeti budur diyebilmek mümkündür.
***
Kırk bohçaya sarılan, okunmayan, okunsa dahi manası kavranmayan, ilmihaller ile idrak edilmeye çalışılan, tılsım kitabı yapılan, insanların elini süremeyeceği iddia edilen, insan ile arasına bin bir kalın duvar örülen Kur’an, kendisini “ çıkış formülü” olarak göstermektedir.
Devam edecek.