DÜN NE İDİN, BU GÜN NE?
Aslında bu tür yazıları siz okurlarımızla paylaşmayı az da olsa biraz üzücü buluyorum ama siyasetin duruşunu, bozuluşunu ve de dilini ele alıp irdeleyip, doğru mu/yanlış mı olduğuna da böylece hep birlikte karar verelim anlamında da yazmak zorunda kalıyorum.
Önce affınıza sığınıyorum.
***
Çünkü şu sıralarda zaman süreci geçtikçe, insanların, özellikle de siyasilerin duruşlarının ve de düşüncelerinin nasıl bozulduğunu gördüğümüz gibi, siyasi dilin/ ilkelerin de nasıl savrulduğunu görmemek mümkün olmuyor.
Oysa dürüstlük, doğruluk ve insan haklarına dayalı hukukun üstünlüğü hepimizin şiarı, bir vatanseverlik bakışı olması gerekirken ama üzülerek ifade edeyim ki bırakın icraatı, düşüncelerin içinde bile bunların yer almadığını görmek son derece düşündürücü oluyor.
Ve soruyoruz?
Biz kimiz, kimleriz ve nereye doğru gidiyoruz?
Bizi bu düşüncelere ve icraatlara sürükleyen veya götürmek isteyen güç nedir?
Nasıl bir ülke, nasıl bir sistem, nasıl bir siyasi bakış bizleri bekliyor?
Bunların hepsi açık/açık konuşulması, tartışılması ve acil olarak cevap bulması gereken olaylardır.
***
Çünkü bu şekilde uygulanan bir yöntem, bizleri ve ülkemizi doğru bir çizgiye götürmez!
Her geçen gün, güvensizlik, iticilik, keyfi hareketler gibi uygulamalar, hem bizlere, hem de ülkemize zarar verir, veriyor da!
“16. Türk Devletiyiz, tarihte hiçbir güç bizleri dağıtamadı, zarar veremedi, her zaman sıkıntıların altından onurumuzla/şerefimizle kanımızla/canımızla çıkarak bu şerefli Türk Devletini kurduk” diyerek övünçle bahsederken, nerelere doğru sürüklenmek istiyoruz be sevgili okurlarımız?
Kökümüz belli, soyumuz ve suyumuz da belli!
Ta M.Ö. 9 bin yıllarında dilimizin ve kültürümüzün, “ Orhun ve Kültepe abideleri” verilerine göre var olduğu günümüze gelinceye kadar gelip dilleniyorsa… (önceleri muhakkak vardır ama veri bulmak zor).
O zaman kimler ve ne için bizleri böyle bir badirenin içine sürüklüyorlar anlamak mümkün değil?
Ama başta ekonomik yapı bunu yakın zamanda zaten belli edecek gibi görünüyor!
Hele biraz daha bekleyelim bakalım.
***
Bakın size iki-üç örnek vermek istiyorum!
Amacım kötü eleştiri değil ama bizlere yakışmayan somut gerçekleri ele alıp mesnetleriyle birlikte sizlerle paylaşmaktır.
Çünkü biz, bizler ve Anadolu insanları, Kuvva-i milliye ruhu taşıyanlar yani ulusumuzun bütünlüğü hep doğruluğu ve ilkeliliği seçmiş ve buna inanmış olan insanlarız.
Bu zamana kadar siyasi anlamda erk adına, bırakın insanları kandırmayı, tam tersi söylemlerle ölüme koşan o onurlu yapıyı oluşturup, mazlum devletlere örnek olacak olan “İstiklâl savaşını” yaparken bile, “ ben size hücum emri değil, ölmeyi emrediyorum” diyerek namusumuzu, şerefimizi, iffetimizi koruyan zaferi kazanmış ve bu günlere gelmemizi sağlamış olan gerçeklerdir.
Yalan ve kandırmaca bizim neyimize yarar ki?
Bazı inanç söylemleri ile insanları bir iki kez kandırabilirsiniz ama sonra iyot gibi de açığa çıkarsınız!
Çünkü bu millet yalana veya kandırma caya fazla prim vermez!
***
Bakın size iki demeci yalnızca örnek olsun ama hem de bilinsin diye sunmak istiyorum!
Birisi Sayın Semih Yalçın’a ait bir demeç.
“MHP Genel Başkan yardımcısı Yalçın 3 yıl önce dönemin Başbakanı Erdoğan’ı yerden yere vurmuştu”.
En büyük seçim vaatleri de; “Erdoğan’ı vatana ihanetten yargılayacağız” söylemi idi!
Tarih 12 Mayıs 2015! (bir gazete manşeti”.
Pek bu gün ne?
Burasını da sizlerin takdirine bırakıyorum.
İkinci örnek:
Sayın Başbakan 2017 yılında ne diyordu?
“Bu ülke ne çektiyse hep koalisyon dönemlerinden çekmiştir” deyip, ucu açık ve de dünyada eşi/adı bulunmayan bir başkanlık sistemine destek istiyordu!
Ya şimdi ne diyor?
“ bu bir koalisyondur” diyerek bu gün MHP ile yapılan seçim ittifakını anlatıyor!
Peki aradan ne zaman geçti ki bu tür demeçler sıkça niye söyleniyor?
Değişen ne?
İşte, hem adalete, hem yargıya, hem de dürüstlüğe inanan ve “Türkiye Cumhuriyeti Devleti rejimini” isteyen, Muhafazakâr, demokrat, mütedeyyin vatandaşlarımız, seçmenlerimiz şimdi buna karar verecekler.
Doğruyu bulmak için de oy kullanacaklar.
Takdir ve söz hakkı şimdi onların!
Her ne kadar seçimlere daha 21 ay falan var deniyorsa da.
***
Bir de CHP ve tüzük yapısı var ki onu da gelecek yazımızda ele alacağız.
Çünkü bu tüzük maddelerinden biri ki bu CHP’nin geleceğini belirleyecek!
Ama bu maddeyi dört gözle bekleyen umarcılara da sözümüz var!
O nedenle bildiğiniz doğruları söylemekten asla vazgeçmeyin.