CUMHURİYETİMİZİN 94. YILI KUTLU OLSUN.
Ülkesinin/ bayrağının/ bağımsızlığının, onuru/şerefi ve bekası adına; Anadolu’muzun çeşitli alanlarından gelerek, vatanı için kanını/canını/vücudunu siper eden, veren, bütün şehitlerimizi, gazilerimizi, minnetle anıyor, Allah’tan rahmet diliyor, manevi huzurlarında saygıyla eğiliyorum.
Cumhuriyetimizin 94. yılının ve ebediyete kadar da sürecek olan kutlamaların vesilesi olan bu kahraman insanlarımızı da asla unutmayacak ve unutturmayacağız!
Kabirleri cennet olsun.
Huzur ve ışıklar içinde yatsınlar.
***
Bazı tarihi verilere göre, son padişahın kendisi sultan kalmak şartıyla, yedi düvel denilen emperyalist devletlerin ülkemizin istilasına sebep olması, hepimizin üzüldüğü tarihi bir yanılgılı/yanlış olayı olduğu gibi…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının da bağımsızlık uğrunda vermiş oldukları İstiklâl savaşı sonrası, yeniden var edilen “Türkiye Cumhuriyeti Devleti de” hepimizin gurur/şeref ve onur kaynağı olmuştur.
Hatta mazlum devletlere bile örnek olma anlamında işaret edilen şerefli bir yapıdır.
Bir kez daha bağımsızlık, özgürlük ve ülkemizin bekası adına kanını ve canını verenleri minnetle anıyor, manevi huzurlarında saygıyla eğiliyor, Allahtan rahmet diliyorum.
Toprakları bol olsun.
***
Bakınız; GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 20.03. 1923 tarihinde Konya gençlerine Türk Ocağından neler söylemiş:
“En mütehakkim hükümdarlardan olan Muaviye’nin nasıl bir hile ile neticesinde sıfatı hilâfeti de takındığını biliyorsunuz.
Ondan sonra bütün müstebit hükümdarlar hep dini alet edindiler; ihtiras ve istibdatlarını terviç ( kıymet ve itibarını artırma) için hep sınıfı ulemaya müracaat eylediler!
Hakiki ulema, dini bütün âlimler hiçbir vakit bu müstebit tacidarlara inkiyat (boyun eğme) etmediler.
Onların emirlerini dinlemediler, tehditlerinden korkmadılar.
Bu gibi ulemalar kamçılar altında dövüldü, memleketlerinden sürüldü, zindanlarda çürütüldü, darağaçlarında asıldı!
Lâkin onlar yine o hükümdarların keyfine dini alet yapmadılar.
Fakat hakikati halde âlim olmamakla beraber, sırf o kisvede bulundukları için âlim sanılan, menfaatine düşkün haris ve imansız bir takım hocalar da vardı.
Hükümdarlar işte bunları ele aldılar ve işte bunlar, muvafıkı dindir diye fetvalar verdiler
İcap ettikçe yanlış hadisler bile uydurmaktan çekinmediler, işte o tarihten beri saltanat tahtında oturan, saraylarda yaşayan, kendilerine halife namı verilen müstebit hükümdarlar bu gibi hoca kıyafetli cerrarlara (dilenci) iltifat ve onları himaye ettiler!
Hakiki ve imanlı ulema her vakit ve her devirde onların mebguzu (buğzedilmilş, nefret edilmiş, sevilmemiş) oldu.
***
İşte sevgili dostlar; bu günleri yaşarken ve geleceğe doğru da azimle bakarken, asla bu acılı/sancılı yaşadığımız günleri de unutmamamız gerekir ki bundan da dersler çıkararak, ileriye doğru sevgi/saygı ve birlikteliğimizi iyi muhafaza ederek bu şanlı Cumhuriyetimizi koruyalım, ilelebet var edelim.
Başka yer yok bayanlar/baylar, başka yurt yok!
Üzerinde onurla ve şerefle yaşadığımız bir tek ülke var, o da “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir” yani güzel Anadolu’muzdur!
***
Bakmayın bu günlerde yaşadığımız ve hiç tasvip etmediğimiz siyasi sürtüşmelere ve çekişmelere!
Siyasi erk adına, kendi ulusuna, kendinden olmayanlar, benim gibi düşünmüyorlar gibi şeklinde öteleyici bakıp da, küfürler, hakaretler edenlere!
Her şeyin bir sonu vardır!
Bunun da sonu tabii ki olacaktır.
Neticede doğru olan, haklı olan, vicdanı ve imanı olan, insan haklarına ve hukuka saygısı olan sağduyulu vatanseverler sayesinde bu sıkıntılı günler de sona erecektir.
***
Kısaca bir anımsama yapalım:
M.Ö. 9 bin yıllarına dayanan ve Orhun, Kültepe abideleri verilerine dayalı olarak bu şerefli ulusun, yani Türk milletinin bir dili, bir kültür yapısı var ise…
Ki bu daha da tarih ötesi olabilir!
Bu günlere kadar da çeşitli devletler adı altında var olup evreler halinde bile zamanımıza kadar gelmiş ise…
Bu güne kadar da bunları hiç kimse yok edememişse…
Geleceğe dair de bunu hiç kimsenin yıkmaya, yok etmeye veya istediği gibi bir düşünce ile de yönetmeye asla gücü yetmeyecektir.
Bu Türk ulusu; dini, dili ve kültürü ne olursa olsun, bu toprakları yurt bilmiş ve bayrağına, Cumhuriyet rejimine tutkun, sadık bir millettir.
Bunun en bariz göstergesi de, Kuvva-i milliye ruhu ile istiklâl savaşına katılışıdır!
Bu bayrak altında ve bu topraklarda yaşayan onurlu, sargın, birlikteliği koruyan, kollayan bir anlayışa, kültüre sahiptir.
Atamızın dediği gibi;” Ne mutlu Türküm diyene”!
***
Geçmişinden dersler çıkaran ve geleceğe daha sağlam bakan bir ulus. ne yaptığını ve ne yapacağını da iyi bilir.
Ama akıl ile yönetilirlerse!
Saygılarımla.