CHP meclis üyesi olan Sayın Gülizar biçerin, 7/ Ocak/ 2018 tarihinde divan başkanlığını yaptığı Afyonkarahisar il kongresinde hiç tasvip edilmeyen bazı olayların ilk defa yaşanması oldukça üzücü olmuştur.
Şahsen ben, emekli olup partiye üye olduğum 1988 yılından bu tarafa ki bu 30 seneye tekabül eder, il yönetim kurulu üyeliği, merkez ilçe başkanlığı ve 3 ayrı dönemde il başkanlığı yaptığım ( SHP_CHP) süreç içersinde, yaşanan böyle bir olayı ilk defa üzülerek ve esefle yaşadım, izledim!
Bunun adına ne derseniz deyin, dilerim arkası gelmez çünkü bu bizlere, CHP camiasına asla yakışmayan, onun ilkeleri ve düşünceleriyle tamamen çelişen, tasvip edilmeyen çirkin bir olaydır.
Öyle enteresandır ki bu kongrede, her nedense hep de ilkler yaşanmıştır.
İlgi çeken beş olay da oldukça dikkat çekici olduğu gibi, üzücü ve ayrıca da sevindirici olanları da olmuştur!
Birincisi; Şuhut Balçık hisar eski belde başkanı Sayın İbrahim Kavak’ın yapmış olduğu, “ben 77 yaşındayım ve artık iktidar görmek istiyorum şeklindeki sitemli ve istemli konuşması…
İkincisi; il yönetim kurulu üyesi Sayın Mustafa Özkan’ın yaptığı tatlı sert bir eleştirili konuşma, ilgi çekip her ikisi de büyük alkış alırken…
Üçüncüsü; kongreye tek liste ile gidilmesi rehaveti nedeniyle, İl başkanı Demirkırkan’ın bazı ilçelerden ve merkezden gelen önerilere hiç itibar etmeyip dikkate almadan, kendi geleceğini düşünerek kafasına göre ve egoistçe liste yapması…
Dördüncüsü; her zaman birlik ve beraberlikten bahseden, bir telefonla iki saat sonra yanınızda olurum diyen…
Ama seçilmiş örgütlere karşı da saygısı olmayan Sayın vekilin, bir il delegesi olarak, sanki sizlere de ihtiyacım yok gibi bir mantıkla oy kullanmadan çekip gitmesi, iki ayrı duruş/bakış olarak büyük/tepki almalarına neden olmuşlardır.
***
Siyaset hamaset duyguları ve kaprisler ile yapılmaz!
Siyaset önce ekip işidir, şayet uyarsan?
Sonra sevgi ve saygı içersinde ilkesel olarak bir nevi diyalogla insan kazanma sanatı olduğu gibi devlet yönetmeye gidilen bir yol olarak da ciddiyet isteyen bir olgudur.
Bunun ötesi berisi de olmaz!
Ne isen, kim isen, hiç fark etmez ama “sen insansan canımı ye” derler, işte bu da böyle muteber olan bir bilinendir!
Kimse gökten zembille falan inmiş de değildir!
Şayet aykırı gidersen, siyasi hırsın ve takiyen, gün gelir bu tür siyasetçilerin bacaklarına da her zaman olduğu gibi yine dolanır.
Çünkü bu yapılan narsist ve megaloman bakışlar, erdemli bir siyaset yapısı değildir.
Bu da asla unutulmamalıdır.
Sen karşındakine ne kadar değer verirsen, karşındaki de sana o kadar değer verir!
Aynı geçmişte yaşananlar gibi!
Adama veya bayana, “Sen de ne ekersen onu biçersin kardeşim” derler, bu da siyasetin kaçınılmaz bir gerçeğidir!
Unutmayın ki bu tür yapılar, ilimizde; 1977 tarihinden ki o zaman 2 vekil birde senatörümüz vardı ama yinede 2002 tarihine kadar da vekil çıkaramamamıza neden olmuştur!
O nedenle her ağabeyin sözü dinlenmez ama bunları bizzat yaşayan insan olarak, ilimizdeki ikircikli olan yapıyı barışık olarak sağlayıp, hiç tasvip etmediğimiz halde, sırf ilimizdeki CHP’nin önü onurlu bir şekilde açılmalıdır kararlığıyla, bunca yıl sonra ilk vekili çıkarmak için gecesini gündüzüne katan ve vekil çıkaran ağabeylerin sözüne itibar edilir!
***
Gelelim hiç tasvip edilmeyen ama oldukça üzücü olan beşinci olaya:
Ben, konuşmacı olarak çıkan bu iki zatın geçmişten gelen sürtüşme olayının, böyle bir zeminde, birbirlerini itham etmelerini, ağzı bozuk konuşmalarını asla tasvip etmeyenlerdenim.
Her şeyin bir çizgisi, bir ölçüsü, bir de yeri ve zamanı vardır.
Her yerde ve her alanda bu tür sataşmalar, bu tür iz bırakan eleştiriler yapılmaz!
Çizgiyi aşan kaybeder, kay- be – der kardeşim kaybeder!
Detaya fazla girmek istemem ama bu konu tasvip edilmeyen bir olaydır ve üzücüdür.
Buna sebep olanları da kınıyorum.
Ayrıca CHP’ liyim diyen ama seçim kaybedip bu tür bizim kongrelerimize de, sanki protesto anlamında katılmayan sözde CHP’ lileri de kınıyorum!
Takiyeci kişilikler!
***
Yukarıda da belirttiğim gibi, ilgi çeken ve en çok takdiri/alkışı alan iki konuşmacı vardı.
Ne kadar güzel, ne kadar ölçülü ve düzeyli iki konuşmaydı!
Salon adeta ayakta idi!
Her kesin yüzü gülüyordu ve alkışlıyordu.
Ta ki o tasvip edilmeyen olaya kadar.
İşte burada önemli olan, bu tür olaylarla salonda bulunan sevgi ve mutluluk atmosferinin bir daha hiç bozulmamasıdır.
Dilerim bir daha olmaz.
Şimdi önümüzde Milletvekilliği seçimi için yaşanacak bir süreç var!
Üye bazında yapılacak olan bu ön seçim bakalım kimleri nasıl bir sıralamayla nerelere kadar getirecek görelim.
Kariyer mi?
Kendini beğenen ve hiç kimseye değer vermeyen narsist duruşlar mı?
Yoksa ilkeli, içi insan sevgisi dolu olan, insanlığa ve partisine hizmet verecek olan kişiler mi kazanacak, izleyeceğiz/ göreceğiz?