BİR SİTEM, BİR ŞİKÂYET, BİR DE TEPKİ!
Devlet bizim, Yurt bizim, insanlar bizim, hak/hukuk düzen ve adalet ise hepimizin!
Ama akılla, vicdanla, adaletle, sevgiyle taçlandırılmış olursa ve de varsa?
Yoksa yoktur, ötesi de olmaz!
Bunun arkasından ne gelir?
Sevgi/saygı, birlik ve beraberlik!
Ne güzel bir yapı değil mi?
Ama ya yoksa?
***
ÖNCE SİTEM DEDİK!
Defalarca da olsa, temcit pilavı gibi iki de bir de olsa bunu paylaşmak veya dillendirmek görevimiz.
Çünkü talep en büyük güç olan halkımızdan geliyor.
Daha önceleri de bu konuları ele almıştık ama sitemlere yönelik ne bir girişim, ne bir açıklama veya ne de bir yanıt aldık.
Maşallah, mı, bravo mu?
Hani iyi ilgileniyorlar ya, o nedenle?
Her neyse.
Ama halkımız yine de beklemede!
İnsan mıyız, can mıyız, yoksa dikkate alınmayacak kadar da küçük gözle bakılanlardan mıyız, bilelim diyorlar?
Ve sitemlerini bir kez daha dile getirmeye çalışıyorlar.
Dikkate alan var mı acep diye!
***
İlimizin Trafik düzeni ve çözümü için milletimiz, bu çözüm artık “B plânına” kaldı diyorlar!
Yani “A plânı” çözüm bulamadı, sıra bunda diyorlar.
Merak ettik sorduk!
Nedir bu “B plânı” diye?
Ne deseler iyi?
“A plânı” ile bu iş olmadı ise, bizim “B plânı” olarak bakıp değerlendirmemiz de, işimiz Allah’a kaldı anlamındadır!
Yani daha çok bekleriz gibi.
Hem de şu çok serin geçen yaz günlerinde!
Ne de serin ama?
***
Bırakın dolmuşları, özel otoları ve trafiğe çıkan her türlü araç gereçlerin keyfi davranışlarını..!
Daha yaya geçitlerimiz bile yok, olsa da buna riayet edip yaya ya saygı duyarak yol veren, Trafik yasalarıyla da sınava tabi tutulmuş ve kazanmış olan maalesef şoförlerimiz bile yok, diyorlar!
Kısacası bu!
Daha sağlıklısını isteyen, halkın da katılacağı, söz hakkı olan bir toplantı düzenlesinler bakalım nasıl olacak?
Minibüslerin dar koltuk aralarından mı, basamak yüksekliklerinden mi, istedikleri yerde durup, indi/ bindi yapma veya arkadaki araçla aralarındaki mesafeyi korumak adına bekleme yapmalarından mı, isti hap haddinden fazla yolcu almaktan mı, şikâyetin nedenleri o zaman her halde meydana çıkar!
.tabii dikkate alacak olan olursa.
***
BİR ŞİKÂYET!
Bunu dikkate almamızın gerekçesi vatandaşımızın şu ifadelerinde yatıyor!
Okuyun ve sizler karar verin bakalım, ne derece doğru, ne derece yanlış?
Hani insanımızla ilgili dört olmazsa olmazlardan birisi de “ önce sağlıktır ya?
Ama bunu söylediğimiz zaman diğerlerini de ifade etmemiz gerekir ki hani bir kez daha biline diye!
Eğitim, ekonomik özgürlük ve hukuk önünde eşitlik.
Bunların hepsi bizim insanı insan gibi yaşatmanın ilkeleridir.
Birisi olmazsa, öbürleri de olmaz.
İşte bunun sonucunu da o zaman siyasiler düşünsün denir!
***
N. Ö. bakın ne diyor?
Eşimi bel fıtığı sıkıntısından kurtarmak için hastaneye götürdüm.
Doktor muayenesinden sonra bu ameliyat edilmesi gerekir dendi.
Tamam, olalım dedik.
Ama bu seferde, platin yok bekleyeceksin dediler.
Tabii ki üzüldük.
Aradan biraz zaman geçti bir daha gidip doktorla görüştük.
Bu sefer, platin var, var ama onu acil hastalar veya bir trafik kazası sonucu gelecek kazazede gelirse lazım olur diye tutuyoruz dediler.
Dondum kaldım!
Vallahi şaşırdım be kardeşim!
Acil gelen veya Allah göstermesin, bir trafik kazası sonrası gelecek olan hasta insan da biz neyiz?
Ben bunu merak ediyorum, diyor.
Bu arada sizi yatılı gösterip izinli gösteriyoruz falan da demişler.
Hani “ özür’ün kabahatinden büyüğü misali”!
Bu şikâyetimi de lütfen yaz, yaz da ben de hakkımı hangi mercide ve nerede arayayım bileyim, diyor.
***
BİR TEPKİ!
Sayın Meral Akşener’e karşı büyük bir gaf yapıldı!
Kimden?
Hem de hiç aklınıza gelmeyecek yerden, yani Sayın Meclis başkanından!
Ne dedi?
Sayın “Meral Kılçdaroğlu” diye soy ismini değişik bir ifade kullanarak hiç tasvip ve kabul edilmeyen bir hitapta bulunmuş oldu!
Ve akabinde de Sayın Meral Akşener’in kamuya yansıyan tepki dolu mektubuna maruz kaldı.
Sizi bilmem ama ben kınıyorum ve Sayın Akşener’i haklı buluyorum.
Bu iş vahim bir iş!
Her zaman devlet yöneten kadroların “ Meritokrasi” yani; devleti yönetecek olan kadroların bilgi/birikim ve liyakat sahibi olanlardan oluşması gerektiğini dile getiririz ve de hep böyle olmalıdır deriz.
Ya şimdi ne olacak?
Bekleyelim bakalım?
Başka bakış ve kültür yapılarında bu gibi bir olay olsaydı, şimdi Sayın Başkan istifasını çoktan vermiş olurdu!
Üzüntü verici ve düşündürücü bir olay!
Umarım sürtüşme yaratılmaz ve bir özür dilenir!
Çünkü bizlere yakışan budur.