ATİ YANİ BEKA!
Bu konuyu içeren önce olmazsa olmazlardan, sonra da olmaması gerekenlerden kısaca bir bilgi sunmak istiyorum.
Çünkü gündemde ve revaçta olan, ayrıca dillerden düşmeyen de bunlar.
Hani rahmetli Nasrettin hocanın kafasına, bal kabağı bitkisinin altında dinlenirken düşen bir selvi kozalağı var ya?
Hani o da diyor ya; “ ya kafama bal kabağı düşseydi ne olurdum” diye!
İşte bu balkabağı gibi olayların hepimizin kafasına düşmemesi için de topumuzun aklını başına toplaması gerekir diyorum!
***
Onun için Meritokrasi!
Sonra Nepotizm!
Dahası; Mitomani!
Vee halkın özgür iradesini, yani seçme/seçilme / düşünce/söylem özgürlükleriyle donanmış, hukukun üstünlüğünü de kapsamı içine alan ve bu yapıyı da yansıtan bir bakış veya bir seçim sistemi.
Vay be.
Kulağa ne güzel geliyor değil mi?
Hasretle baktığımız ve olması gereken yapılar ve olaylar ama…
Bunlar da, “her hal balık kavağa çıktığında” ancak görebileceğimiz önemli unsurlar gibi görünüyor!
Hani ne derler?
Ye Memet ye…
Çünkü aslı yok yaylasında davetim var benim!
***
Nepotizm:
Detaya hiç gerek yok.
Çünkü daha önceleri bu gibi konuları işlemiştik!
Hem de bu mübarek unsurların, deyimlerin hiç ad’ları ve de san’ları yok iken.
Hele Meritokrasi; yani işin aslı, kısaca “devlet yönetme bilgi ve donanımına sahip olma, yani liyakat olayı”!
Yani var olma veya yok olma olayı!
Yoksa yenilirsin, yoksa sonu da hayır olmaz!
Ama var ise önümüzdeki yaşamda da, “beka” diye de bir sorun olmaz ve dünya coğrafyası içersinde de onurlu bir şekilde saygın bir devlet olarak yerini alabilirsin!
Yeter ki bilelim ve de uygulayalım.
Ne güzel.
Nepotizm:
Bu da görülmesi ve tespit gerektiren bir olay!
Çünkü bir sağına, bir soluna baktığında bunu yaklaşık her alanda görebilirsin.
Yani akrabayı tarikat olayı falan!
Hani “bal tutan parmak yalar” gibi!
Var mı, yok mu ya da yalnızca söylemden ibaret mi, onu da sizlerin takdirine sunuyorum.
Ya Mitomani?
Aman/aman, bu günlerde görüp/yaşayıp en bezdiğimiz yapılardan biri!
Ne dinimizde, be vicdanımızda, ne de hukukumuzda yer alan bir olay!
Hele kandırmak ve yüze karşı yalan söylemek!
Bizden uzak olsun yeter.
Çünkü yarınlarda “ mahşer var”!
Müslüman’sak ve de inanıyorsak tabii.
Ki elhamdülillâh Müslüman’ız...
İşte bu yapıdan da arınmamız gerekir diyorum.
***
Kendini şair zanneden biri yeni bir şiir yazmaya çalışmış…
Ama biraz kısa olmuş.
Ne diyor biliyor musunuz?
“ Patates, soğan biber, birbiriyle yarıştı…
Fakir yemeği menemen sosyeteye karıştı”!
Sen neymişsin be menemen?
Var mı yapan diye de soruyor?
***
İşte Beka, ati yani gelecek burada!
Önce birlik ve beraberlik…
Sonra da sevgi/saygı/ demokrasi ve hakça paylaşım!
Yoksa bu, kişilerin istemine ve söylemine göre değişmez.
Devlet baki ve insanları da aslanlar gibi kalıcıdırlar!
Ama insanlar değişse de “beka” yani devlet her zaman daimdir ve devam eder.
O nedenle kimse bunu kendine veya siyasete endeksleyerek alet edemez.