Bu günkü yazımızda, ahlak ve siyaseti masaya yatıralım dedik!
Bakalım nasıl bir bakış/duruşlar ve de yaşanmışlıklar var hep birlikte görelim diye düşündük?
Çünkü ulus olarak birliktelik/kardeşlik ve de onurlu bir yapı yoksa o zaman başımızı iki elimizin arasına alarak düşünmemiz ve de çareler aramamız gerekir ki…
Bu işin ötesi berisi de yoktur!
Bir tek yol vardır…
Hem ahlaki, hem hukuki, hem sosyal, hem demokrat, hem laik, hem de adaletli bir yönetim oluşturmak!
O zaman, çeşitli olarak benimsemediğimiz kötü kokulara ve de her türlü huzursuzluğa da katlanmamıza gerek kalmaz!
Bu yapı da bizleri/hepimizi nerelere kadar götürür, oturup üzülerek izler, “yandım Allah” diye bağıranları da hep birlikte seyretmeyiz!
Bu yapıyı da “iyimi, kötümü” diye sormamıza bile gerek kalmadan, yana/döne kurtulmamız adına da çareler aramaya başlamayız.
Ama geç kalındıysa da, o zaman hep birlikte “ yandı keten helva” diyerek de çırpınmaya başlarız!
***
O nedenle, kısa da olsa önce dini inanışımızdan yola çıkalım derim.
Elhamdülillah hepimiz Müslüman’ız.
Kimimiz Kuran okur anlar…
Kimimiz Kuran okur ama anlamaz..!
Kimimiz de hiç okumaz çünkü bilmez ama atalarından aldığı düstur nedeniyle de bazı vecibelerini yerine getirmeye çalışır.
Detaya girmek istemiyorum ama kısaca…
Çalmak, emeği olmadan para kazanmanın da haram olduğunu hepimiz biliriz!
Adil ve kardeşçe paylaşım deriz ama “hep/bana, hep bana” diyenlerden de bir türlü kurtulamayız!
“komşumuz aç yatarken, tok yatanlar için bu tokluk haramdır” deriz ama buna da uymayız!
Bununla ilgili de kutsal kitabımızda onlarca da ayetler vardır!
Bunu da bir evvelki “ Allah ile aldatma” adlı yazımızda da, din bilginlerinin yazmış olduğu kitaplardan alıntılar yaparak, ayetleriyle birlikte belirtmiştik!
***
Gelelim, örf/adet ve bizler için de kutsal olan adil/onurlu/saygın yapımıza, yani dürüst olma durumumuza:
Bu bakış bizlere atalarımızdan, yani ataerkil ve de anaerkil yapımızdan günümüze kadar gelen, hem ahlaki, hem de dinsel bir bakış/duruş olarak karşımıza çıkmaktadır.
İnanışlarımıza/duruşlarımıza uygun mutluluğu/kardeşliği ve de birlikteliği gördüğümüz gibi…
Uygun olmadığında da; hem ahlakımızın, hem dinsellimizin, hem de birlikteliğimizin örselendiğini görmemek mümkün değildir gibi!
Şimdi kafanızı kaldırarak şöyle bir etrafınıza bakın bakalım!
Özellikle de siyasilere:
Kendileri var ise ve de hep yönetmek yalnızca onların hakkı imiş gibi, bulundukları yerden hiç ayrılmamalarına!
Hele kendilerine karşı aday çıkan ve biz de varız diyenlerin siyasi sonlarına!
Ya ötelenmişlerdir, ya da kenarda bırakılmak istenmişlerdir veya bulundukları siyasi partiden tart edilmişlerdir!
Ya da, siyaset yapabilme özgürlükleri olmadıkları için bulundukları siyasi kuruluşlardan ayrılarak yeni bir parti kurmaya başlamışlardır.
Neden?
Çünkü siyasi hırs ve yönetme istekleri, başkalarının o makama veya mevkiye gelmelerini önler, atar, adeta yok etmeye çalışırlar da ondan!
Aynı şekil 1 A da görünen ve de yeni partiler kuranlarda bulunan sayısal artışlarda olan kurumlar gibi!
Örnek:
CHP’ den, AKP’ den, MHP’ den, BBP’ den ayrılıp da, yakın zamanlarda başka kulvarlarda siyaset yapmak isteyenler gibi!
Yazık!
Helal nedir, haram nedir, yanlış nedir, hırs nedir, hepsi belli!
Ama nerdeee o günler?
***
Gülen yüzleriniz solmasın inşallah.
Sevgi/saygı bizden değerli okurlarımız.