Hasenelerin büyük günahlar için keffaret olmayacağı hususunda âlimlerin ittifakı vardır.
Ayette geçen seyyiat küçük günahlar demektir. (Berika 4/303)
Açıklama: Günahlara kefaret olacağını bildiren hadislerin ancak, Allah hakkı olan kılınmamış namazlar, tutulmamış oruçlar, hac gibilerin dışındaki günahları kapsar. Allah hakkı olan ibadetler, kaza edilmesinin yanında bunları vaktinde eda edemediğinden de tevbe etmesi gerekir. Yine kullara ait olan haklar da bunun gibidir ki o haklar sahipleriyle ya da varisleriyle helallaşılmadıkça bağışlanmazlar. Netekim konumuzun başında ifade edildi.
'Kim Allah için hac yapar ve bu arada fuhuş söz söylemez ve fısk işlemezse, anasının doğurduğu gün gibi günahlarından arınmış olur."
Bu hadisi açıklayan zat der ki, bundan kul hakları müstesnadır. Bağışlanan günahlar, hakların dışındaki günahlardır.
Fakat rivayet olunduğuna göre Peygamberimiz (as), Arafat'ta zeval vaktinden akşama kadar, hacıların kul haklarından bağışlanması için dua etti ve onda çok çabaladı, göz yaşı döktü nihayet Allah (cc) onun duasını kabul etti, o da müjdelenmiş vaziyette güldü. Yine aynı rivayette Rasullullah (as), Müzdelife gecesinde de hacıların bütün günahlarının bağışlanmasını istedi ve duasında 'hatta kanlardan, kul haklarından da' dedi ve Allah (cc) de onun duasını kabul etti.
Hadisi açıklayan münavi şöyle demiştir:
Hadiste varit olduğu üzere hac, günahlara kefaret olur. Hatta kanlardan ve kul haklarından dahi böyle olacağına bir kısım âlimler zahib oldular. Ancak buna kani olan Kurtubi der ki bu, o günahına tevbe etmiş, ancak onu yerine getir¬mekten aciz kalmış kişi içindir.
Tirmizi'de bu bağışlanma Allah Teâlâ'nın hakkına mahsustur, kul hakkına mahsus değildir. Allah Teâlâ'nın hakkı olan namaz borcu kılınmadıkça düşmez fakat onu tehir günahı bağışlanmış olur.
Kul hakkının bağışlanması ancak deniz savaşında boğulan şehit için olduğu Efendimiz tarafından bildirilmiştir. Şafiilerin fıkıh kitabı Bacuride, hac ederken Arafatda, Minada vefat edenlerin kul hakları da bağışlanır diye yazılıdır. (Zübdetülbuhari 244)
Ahirete Kalan Kul Hakkı:
Ahirete kalmış olan kul haklarının bağışlanması hakkında; hadis-i şerifte bildirildiği üzere: 'Borçlu olanın sevaplarından alacaklıya verilir. Yeterli gelmez ise, alacaklının günahlarından borçluya yükletilerek ödeştirilir.'
Tevbede Acele Etmek:
Tevbenin acele olarak yapılması vaciptir. Hatta Zeyniyye'de anlatıldığına göre, günahtan tevbe acele olarak bir farzdır. Günah ister küçük olsun ister büyük olsun. O halde tevbenin tehirinden tevbe lazım gelir. Dolayısıyla, kul ve Allah haklarının dışında, Allah'a karşı işlenmiş günahın tevbesinde üç şart vardır;
1- Günahtan tamamen vazgeçmek,
2- Yaptığına pişman olmak,
3- Bir daha ona dönmemek.
Bununla beraber günahın ardından hasene yani sevaplı bir amel işlemektir.