Tevbe ve İstiğfar:
İnsan günah işlemeye meyilli olarak yaratılmıştır. Hiç günah işlemeyecek şekilde yaratılan varlıklar meleklerdir. Hiç hayır işlemeyecek durumda olan ise şeytandır. Fakat insana bu iki tabiattan da verilmiştir. Yani Hz. Âdem'in çamuruna iyilik ve şer tohumları katılmıştır ki; Âdemoğlu iyilik ve hayır işlemek suretiyle Allah'ın rızasını kazanır, adeta melekleşir. Bazen de günaha düşerek hemen pişmanlık duyar, tevbe ve istiğfar etmek suretiyle, Hakkın rahmet kucağına Kendini atarak ondan uzak kalmak istemez.
Hadis-i Şerifte peygamberimiz(as): "Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki; sizler günah işlemeyecek olsaydınız, Allah günah işleyip günahından dolayı tevbe istiğfar edecek bir topluluk yaratır da günahlarını bağışlardı."
Hz. İbrahim (as) göğe çıkarıldığında zina edeni gördü, helakim istedi ve helak oldu. Bir başka haram işleyeni gördü, helakim istedi, o da helak oldu. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk: "Ya İbrahim, bırak onları! Ya tevbe eder tevbesini kabul ederim veya bana ibadet edecek evlat yetiştirir yahut da günahta ısrar ederek ölürse, karşılığında cehennem vardır." Nitekim bir ayet-i kerimede Allâh-u Teâlâ: "Habibim! Günah işleyen kullarıma şu müjdeyi ver. Ey hadlerini aşıp kendilerine yazık eden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Allah bütün günahları affedebilir, çünkü o mutlak bağışlayıcı ve sonsuz rahmet kaynağıdır." (Zümer 53)
Hz. Âdem (as) hata işledi, tevbe istiğfara sarıldı, geç de olsa bağışlandı. Şeytan tevbeye, Allah'tan bağışlanmaya yanaşmadı, racim oldu (kovuldu).
Hülasa, günahımız ne kadar çok ve büyük olursa olsun, Allah'ın rahmet deryasının içinde çerçöp gibidir. Ancak Allah'ın rahmeti ve bağışlaması bol ve geniş diyerek, buna güvenerek cesaretimizi arttırmasın. Zira ayet-i celilede: "Doğrusu Allah katında kabul gören tevbe, yalnızca bilmeyerek kötülük işleyen ve sonra da vakit geçirmeden Allah'a yönelenlere mahsustur. İşte Allah da onları affa yöneltecektir, zira Allah her şeyi bilendir, her hükmünde isabet edendir." (Nisa 17.ayet)
Bir başka ayette " Ey iman edenler! Allah Teâlâ'ya günahlarınızdan nasuh bir tevbe ile (sidik ve ihlasla ölünceye kadar o günahı bir daha işlememek üzere) tevbe ediniz ki Rabbiniz günahlarınızı örter de, sizi altından ırmaklar akan cennetlere koyar." (Tahrim 8.ayet)
Büyük ve Küçük Günahın Affı:
Günahlar ancak tevbe ile bağışlanır. Küçük günahlara bir çok kefaretlendirici şeyler vardır ki bunlar, beş vakit namaz, Cuma namazı, Ramazan orucu, Hac, istiğfar hastalık ve musıbetler ve günahlardan kaçınma ile bağışlanır. Çünkü bunların günahlara kefaret olacağı hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Yine Kur'an'ı Kerim'de 'şüphesiz haseneler seyyieleri götürür. ((Nur 31)
Nitekim ayeti kerimede; "Eğer yasakladığımız büyük günahlardan kaçınırsanız, Sizin seyyiatınızı (Küçük Günahlarınızı) örteriz ve sizi şerefli bir yere koyarız." -Nisa 31-