Basurlu olan oruçlu kimse, taharetlenirken, çıkan dübürünü yerine ıslak eliyle sokarsa orucu bozulur, biraz bekleyip kuru parmağıyla sokarsa bozulmaz, (c.Yıldırım, 2/228; Fetavayi Hindiyye)
Oruçlu iken kan aldırmak orucu bozmaz. Ancak bozuldu diye yerse, hem kaza hem de kefaret lazım gelir. Meğerki oruç bozulur diye hocadan duyduktan sonra yemiş ise, kaza lazım gelir. (c. Yıldırım, 2/232; Hidaye)
Kasten orucunu bozduktan sonra, o gün ana halini gören kadından kefaret orucu düşer. (c. Yıldırım)
Kendi kendine gelen kusmuk, ağız dolusu olsa da gelenin bir kısmını yutmadıkça orucu bozmaz. Ancak parmak salarak kusar ve ağız dolusu olursa, orucu bozulur. Kaza lazım gelir.
Her ne suretle olursa olsun gelen kusmuk, tekrar yutulursa Oruç bozulur. (Hindiyye; Ömer Nasuhi Bilmen)
Oruçlu iken ihtilam olan kişinin orucu bozulmaz, yıkanırken ağza buruna su verdiğinde, genzine ve boğazına su kaçırmamaya dikkat eder.
Oruçlu kişinin cünüp olarak sabahlamasında ve sahur yapmasında yani elini yüzünü ağzını yıkayıp yeme içmesinde sakınca yoktur. Yeter ki sabah namazını kaçırmasın.
Oruçlu kişinin ciğnene çiğnene harici maddesi kalmamış sakızı çiğnemesi orucu bozmaz ise de mekruhtur. (Ömer Nasuhi Bilmen)
Böyle bir sakız, küçük taş parçasını ağza almak gibidir. Çok hararet veren işlerde çalışanların, hararetini giderecekse çiğnenebilir. Ancak, bunu görenlerin oruç tutmadığı zannına sevkedebileceği için kullanmak doğru olmaz.
Yeni ve özellikle çiklet denilen ve harici maddesi mevcut olan çam sakızı da olsa orucu bozar.
Oruç tutmamasını mubah kılan özür kalktığında, her ne kadar o özürden dolayı oruçlu değil ise de, özür kalkınca, kalan günü akşama kadar oruçlu gibi geçirmesi, Ramazana hürmet ve saygı açısından vaciptir.
Mesela; oruçlu olmayan misafir, ikamet yerine dönünce, akşama vakit varsa bir şeyler yiyip içmez. Yine kadın, ay halinden temizlendiğinde, o günün kalan kısmım oruçluymuş gibi tamamlar. (Ömer NasuM Bilmen; Zuhayli)
Bir yerde oruca başlandıktan sonra doğudaki bir yere uçakla giden bir kimse, gittiği yerdeki vakte göre orucunu açacaktır. Eğer batıya gidecekse durum yine aynıdır, yani gittiği yerin vaktine uyarak orucunu açacaktır. Dolayısı ile iftar vaktine yakın uçakta yolculuğu devam ediyorsa, uçaktaki görüntüye göre güneş batmadıkça iftar edemez. Çünkü, orucun vakti imsaktan güneşin batmasına kadar devam eder.
Yüksek bir yerde (mesela minarede) veya kulede bulunan kimse, güneşin battığını görmedikçe iftar edemez. Aşağıda bulunanlar, bulundukları yerin takvimine göre iftar ederler. Uçaktakiler ise bulundukları yerin saatini ölçü alamazlar, güneşin batmasını beklerler.