"Oruçlu kimsenin iki ferahlı; sevinçli hali vardır. Biri akşam iftar ettiğinde, diğeri de oruç sayesinde Rabbına kavuştuğunda."
Anlatılır ki Hz. Musa (as) Tur dağında kelamı ilahiyi işittiğinde "Aman Ya Rabbi!..Şu güzel sesin sahibi olan senin cemalini görmek istiyorum" deyince Cenab-ı Hak Celle ve Ala "Aramızda 70 bin perde varken nasıl görebilirsin? Ancak ahir zamanda sevgili Muhemmedime Ramazan ayını hediye vereceğim. O ayda oruç tutanların iftar vaktinde tecelli edeceğim ki aramızdaki 70 bin perde kaldırılacak" buyurdu, (İrşad, 2/68)
Böyle olunca Efendimizin şu müjdesine nail olur: "Kim inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır" buyrulmuştur.
Diğer bir hadis-i şerifte: "Ramazanda yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmayan kimsenin (oruçluyum diyerek) yemesini, içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı (iltifatı) yoktur” buyrulmaktadır.
Diğer bir hadiste: "Beş şey oruçlunun orucunu (sevabını) bozar; yalan söylemek, gıybet etmek, koğuculuk yapmak, yalan yere yemin etmek ve şehvetle avratlara bakmak."
Demek ki 'oruç insanı takvaya doğru götürür' ayeti doğrudur. Takva yolunu engelleyen yukarıdaki davranışlar oldukça insan orucun manevi zevkini alamaz.
ORUCUN DİNDEKİ YERİ:
Oruç ibadeti İslam'ın beş şartından birisi olup; kitap, sünnet ve icma ile sabit olan bir farizadır. Oruç ibadetini, 'insanları açlığa mahkûm etmekten başka bir şey değildir' deyip İslam'ın emri olduğunu kabullenmeyen kişi kâfir olur.
>>Devamı var