Kabir Sıkıştırması:
Kabrin sıkıştırması da vaki olan kabir ahvalindendir. Kabir sıkması herkes için vaki olacağı, ancak, salih müminlere olan kabir sıkması, ağlayan yavrusunu kucağına alıp sıktıran şefkatli anneye benzer. Fakat kâfir ve asilerin kemikleri birbirine geçirilecek şekilde olur.
Ehli sünnete göre, kabir azabı ruh ve bedenin her ikisine birden yapılacaktır; kişinin ateşte yanması, suda boğulması, hayvan tarafından parçalanıp yenmesi gibi haller kabir azabına engel değildir.
Kabir azabı biri daimi diğeri geçicidir. Kâfirlerin, münafıkların ve bazı asilerin azabı daimidir. Müminlerden bazı kusur sahiplerinin azabı geçicidir.
Cezalarını çektikten sonra azapları kaldırılır veya arkalarından yapılan hayır dualar, verilen sadakalar, azaplarının kaldırılmasına vesile olur.
(Ahiret Günü-44)
Kabir azabı Cuma ve Ramazan günlerinde kaldırılır, o günler geçtikten sonra kaldırılan azap müminlere tekrar verilmez. Fakat kâfir ve münafıkların ki devam eder. (Nimeti islam İbni Abidin)
Her ne kadar bazı hallerde bazı kimselere kabir azabından birşeyler gösterilir veya bu manevi âlem madde yönünden tecessüm ettirilirsede, gerçekte kabir azabı gayb âleminden olduğu için biz bu duyularımızla onu bilemeyiz. Bunlar ayet ve hadislerle bildirildiği için, buna inanmak vaciptir, keyfiyetini ancak Allah bilir.
Cenazeyi Definden Sonra Biraz Beklemek:
Cenaze defnediltikten sonra, oradan ayrılmayıp bir deve boğazlanıp eti parçalanacağı kadar bir süre beklemek sünnettir. Zira o esnada mevta sorgu melekleriyle karşı karşıya geleceği için, o süre içerisinde oraya ünsiyet edip alışması gerekir. Dolayısıyla onu yalnız bırakmamalı ve bu halde beklerken, içlerinden birisi tecvit üzere (yasin-i şerif ile mülk suresini ve onbir İhlâs birer muavvezateyn (kul euzüleri) okuyarak cenazenin ruhuna bağışlamalı, onun için af ve mağfiret dilemeli yani dua etmeli, diğerleride buna âmin der ve sonunda birer fatiha okurlar. Sonra herkes işine gider hoca telkine kalkar. (Nimeti islam)
Ölünün Arkasından Yapılacak Olanlar:
Ölünün defninden sonra velisi, birinci günden yedinci güne kadar kolayına gelen şeyi eşya nevinden olsun, yiyecek cinsiden olsun, nakit para vesair menfaatlenilen şeyden olsun fakirlere, muhtaçlara tasaddukta bulunarak sevabını ölüye bağışlamalıdır. Bu bir sünnettir. Buna gücü yetmezse iki rekât namaz kılarak Kur'an okuyarak sevabını bağışlar. Nitekim Anadolu ve diğer bazı yerlerde akşamdan sonra cenaze evinde Tebareke... okunması adettir, ancak bu arada cenaze sahiplerini meşakkate ve lüzumsuz masraflara sokmamak lazımdır. Hatta bunu yedi güne tamamlamak da gerekli değildir.
Ölünün ardından ruhu için sadaka vermeye gücü yetmeyen kişi, iki rekât namaz kılsın her rekâtta Fatihave ayetel kursi birer kere, Tekasür suresi ile İhlâs surelerini de onbirer kere okumalı namazı bitirdikten sonra yetmiş kere salâvatı şerifi okuyup sevabını ölüsüne bağışlasın Allahu Teâlâ onun ölüsüne yetmiş melek gönderir ve her melek cennetten ona hülle yani elbise hediye ederler. Aynı zamanda o sevap ölünün kabrini nurlandınr ve kabri genişlerde genişler buyuruldu. (İslam Alimleri Ansiklopedisi 5/49)
Cenaze çıkan eve, akrabaların ve komşuların yemek yapıp götürmesi ve birlikte yemeleri müstehaptır. Çünkü rivayet edildiğine göre, Hz Cafer (ra) şehit olunca Hz peygamber (as): 'Cafer'in ailesine yemek yapıp götürün, zira başlarına gelen musibet sebebiyle yemek yapmaya elleri ermez.' buyurmuştur.
Komşular yaptıkları yemekleri ölü ailesine yardımda bulunmak ve kalplerini kazanmak için gönderirler.
Komşuların ve akrabaların getirdiği yemekler fazla olacaksa bunu birkaç güne tevzi ederek birlikte onlarla beraber yenilebilir. Hatta fakirler de çağırılırca yerinde bir davranış olur.