Hak din İslam, bir yandan yayılırken diğer taraftan müşriklerin işkence ve baskıları yüzünden Müslümanlar, Mekke'de barınamaz hale gelmişti. Bunun üzerine Yüce Allah tarafından, Medine şehrine göç etmelerine izin verildi. Böylece Peygamberliğin on dördüncü yılında Müslümanlar, küçük gruplar halinde Mekke'den ayrılmaya başladılar. Müslümanların dinleri uğruna yaptığı bu göçe Hicret, kendilerine Muhacir, onlara Medine'de ev sahipliği yapan müslümanlara da Ensar denildi.
Müşriklerin Suikast Kararı
Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem), hemen hemen bütün inananları sağ salim Medine'ye göndermiş, geride Hz. Ebu Bekir, Hz. Ali ve Resullullah'm (sallallahu aleyhi ve sellem) ailesinden birkaç kişi kalmıştı. Kureyşli müşrikler, Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) de Medine'ye göç edeceğini tahmin ediyorlardı. O'nun Medine'ye ulaşmasını, ileride aleyhlerine olabileceğini düşünen müşrikler, en sonunda O'na bir suikast düzenlemeye karar verdiler. Görev, şehrin kabileleri arasından seçilmiş bir çeteye havale edilmişti. Müşrikler, suikastın hazırlığı içindeyken Allahu Teala, Resulüne hicret emri verdi. Cebrail Aleyhisselam da gelerek ona müşriklerin planlarını ve o gece yatağında yatmamasını bildirdi. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v), sadık dostu Hz. Ebu Bekir'e, birlikte şehirden ayrılacaklarının haberini verdi ve gece buluşmak üzere sözleştiler. Bu arada yol için gerekli hazırlıkları tamamlayan Hz. Ebu Bekir, kendilerine rehberlik edecek biriyle de anlaştı.
Emanetler'in Teslimi
Mekke'de halk, Resullullah'ın (s.a.v) getirdiği dine inanmasa bile güvenilirliğinden dolayı saklayamamaktan korktuğu kıymetli eşyalarını hala O'na bırakıyordu. Emanete her şartta sahip çıkan efendimiz, kendisini öldürmek isteyen kişilerin malları da dâhil, bütün emanetleri hicret etmeden önce sahiplerine ulaştırmak istedi. Hz. Ali, o gece Peygamberimizin yatağında yatacak, ertesi sabah da emanetleri sahiplerine teslim edecek ve Medine'ye öyle hicret edecekti.
Evinden çıkarken O'nu Göremediler
Hicret gecesi Hz. Ali, Peygamberimizin (s.a.v) yatağında uykuya daldı. Suikastçiler de Allah Resulünü (s.a.v) evinin etrafını sarıp, kapının önünde O'nun dışarı çıkmasını beklemeye başladılar. Efendimiz (s.a.v) evinin kapısını açtı ve dışarı kendisini gözetleyen müşriklerin yanma çıktı. Eline yerden bir avuç toprak aldı ve Yasin suresinin ilk dokuz ayetini okuyarak toprağı onlara attı. Yüce Allah, onları gözlerine kaçan kumla uğraştırdı ve bu sırada bir mucize olarak Peygamberimizi (s.a.v) göremediler. O'da onların arasından geçip gitti. Hz. Ebu Bekir ile buluştular ve zifiri karanlık içerisinde, Sevr Dağı'nın zirvesine doğru tırmanmaya başladılar.
Yaklaşık bir saat sonra Sevr Dağı'nda bulunan mağaranın önüne gelmişlerdi. Mağaraya vardıklarında önce Hz. Ebu Bekir içeriye girdi ve her yeri dikkatlice kontrol etti. Yılan ve akrep çıkmaması için gördüğü bütün delikleri, gömleğinden yırttığı parçalarla kapattı. Sonra da Resullullah'ı (s.a.v) içeriye davet etti. Peygamberimiz (s.a.v) çok yorulmuştu. Başını Hz. Ebu Bekir'in dizine koydu ve öylece uyuyakaldı. Gömleği bütün delikleri kapatmaya yetmediği için Hz. Ebu Bekir, mağaradaki son deliği de topuğuyla kapatmıştı. Bu sırada o delikteki bir yılan ayağını sokuverdi. Hz. Ebu Bekir, topuğunda hissettiği acıya rağmen, Allah Resulünü (s.a.v.) uyandırmamak için hiç kımıldamamaya çalıştı, ama gözlerinden akıp Resullullah'ın yüzüne dökülen yaşlara engel olamamıştı. Peygamberimiz(s.a.v) uyanıp da olanları görünce, mübarek tükürüğüyle ıslattığı elini yılanın ısırdığı yere sürdü. O anda Hz. Ebu Bekir'in topuğundaki ağrı kesilmişti. Sanki hiç yılan sokmamış gibi ayağı çabucak iyileşti.
Mağarada görülen mucizeler:
Sonra Allah'ın emriyle bir örümcek mağaranın girişine ağ ördü. Bir çift güvercin de oraya yuva yaparak yumurtladı. Böylece Yüce Allah, sevgili Resulü ve O'nun sadık dostunu gözlerden gizlemiş oldu.
Bu arada Efendimizin (s.a.v) evinde olmadığını fark ettikten sonra peşine düşen suikastçılar, ünlü iz sürücüsü Kürz'ün rehberliğinde mağaranın önüne kadar geldiler. Peygamberimizin ayak izini görünce Kürz:
- İz Burada kesilmiş! Bu ayak izi Kabe'deki İbrahim'in ayak izine benzemektedir, dedi.
Mağaranın içinde bu sözleri duyan Hz. Ebu Bekir:
- Onlardan biri eğilecek ve içeri bakacak olsa, kesinlikle bizi görecek, diyerek telaşlanınca Peygamber Efendimiz (s.a.v):
- Hiç tasalanma! Allah bizimledir, diyerek yol arkadaşım rahatlattı. (Devamı Var)