Hâlbuki Hira'da görünce bayılmıştı.
Kanat tabiri süratten kinayedir. Meleklerin kanadı; kapı kanadı, kuş kanadı gibi değildir. (Tec. Sarih)
Rasulullah Efendimiz Sidre'nin yanında olan Cennetü'l me’va'yı gördü. Cehennemde de kimlerin nasıl azab edildikleri, birinci kat semada Hz. Âdem'le selamlaştıklarında gösterilmişti ve bu olayı Efendimiz (as) şöyle anlatırlar;
Baktım bir kavim gördüm ki, dudakları deve dudağı gibi. Bunlara bir takım memurlar görevlendirilmiş onların dudaklarını kesiyorlar ve ağızlarına ateşten bir taş koyuyorlar o taş aşağılarından çıkıyor.
- Ya Cibril bunlar kimlerdir, dedim?
- Yetimlerin mallarını zulmen yiyenlerdir, dedi. Sonra baktım bir kavim gördüm ki derilerinden sırım yiyorlar ve kendilerine, "Yediğiniz gibi yeyin" deniliyor.
- Bunlar kimdir, diye Cibril'e sordum?
- Bunlar hammaz ve gammazlardır ki, insanların gıybetini yaparak etlerini yerlerdi. Sövmek suretiyle ırz ve namuslarına tecavüz ederlerdi dedi.
Sonra baktım ki bir takım kadınlar memelerinden asılmış, bir kısmı da ayaklarından başaşağı asılmış olarak azab görüyorlardı. Bunların da kim olduklarını merakla sorduğumda Cebrail (as) dedi ki;
- Bunlar, zina eden ve çocuklarını doyuramam korkusuyla öldüren kadınlardır. Sonra baktım bir topluluk var ki karınları evler gibi büyük. Bunlar Firavun ailesinin yolu üzerinde bulunuyor. Firavun ailesi sabah ve akşam ateşe atılırken bunlara uğruyor. Uğradı mı bunlar bir fırlıyorlar fırlayınca, her biri karnının ağır basması ile düşüyor ve bunun üzerine Firaun ailesi bunları ayaklarıyla çiğniyorlar. Ey Cibril bunlar kimlerdir? Dedim. O da dedi ki; "Bunlar karınlarında faiz yiy enler dir."(Eimah Tefsiri 5/278)
Bütün bu olup bitenlerden sonra, Efendimiz (as) geri döndüklerinde henüz daha yatağının soğumadığmı görmüşler. Bu seyahat bu kadar kısa zaman içerisinde cereyan etmiştir. Çünkü bu bir mucize işidir, zaman ve mekân mefhumları ortadan kaldırılmıştır. (S. B. Tec, 10.)
Efendimiz (as) miraç dönüşünde miraç hediyesi olarak üç şey getirmiştir:
1-Ümmetlerinden Allah'a şirk koşmadan ölenlerin cennete gideceği
2-Bakara suresinin son iki ayeti olan 'Ammenerrasülü' ayetlerini
3- Miraç öncesi 2 vakit (sabah-akşam veya sabah-ikindi) namazları kılınıyorken günde 5 vakit namaz emri ile dönmüştür ve "Ümmetimin miracı namazdır." buyurmuşlardır.
Miraç dönüşünde müşriklerin Mescidi Aksadan sormaları:
Efendimiz (as); Bu olayla ilgili olan Kudüs yolculuğunu ve oradan semalara çıktığını anlattığında, Efendimizi yalancı çıkarmak için Kudüs'teki Mescid-i Aksa'da hizmetçilik yapmış birini buldular, onun yanında Efendimize Mescidin muhtelif yerlerinden sormaya başladılar.
Rasulullah (as) Efendimiz buyuruyor ki;
"Ben Mescid-i Aksa'nın kapışma, penceresine ve sairesine dikkat etmedim, çünkü benim gayem turistik bir seyahat değildi. Fakat Allah (cc) beni onlara mahcup ettirmedi. "Cebrail'e; "Mescid-i Aksa ile Habibim arasındaki haili kaldır" buyurdu ve "ben Mescid-i Aksa yi karşımda göre göre onların sorduklarını teker teker cevaplandırdım" buyurmuştur. (S.B. rec, 10/59)
Günümüzde ilerlemiş fen ve teknik böyle mucizevî olayların gerçekliğini tasdik eder mahiyettedir. Çünkü insanoğlu, küçücük aklıyla aya, yıldızlara çıkmakta, o kadar uzak mesafelerden haberleşmeyi temin etmekte ve hatta oraların manzaralarını televizyon ekranından yeryüzüne seyrettirmektedir.
Kudreti sonsuz olan Rabbimizin, habibini kısa süre içerisinde Mekke'den Kudüs'e, oradan yüksek makamlara çıkarması ve esrar âlemini göstermesi ve dolayısıyle Mescid-i Aksâ'yı karşısına dikerek orayı seyrettirmesi, hiç şüphesiz, arzedilen maddi feza yolculuğundan, fennin icadından çok daha kolaydır.
Efendimiz (as)'ın haber vermesi mucizesi karşısında, tasdik edenlerin yanında, hala da inanmayanlar olmuştur ki bu bir hidayet işidir.
İsra olayı ile etrafı mübarek kılınan Mescid-i Aksa'ya uğramasının bir çok hikmetlerinin yanında;
Hz. ibrahim (as), Cenab-ı Hak'km mübarek kıldığı, bereket ihsan ettiği bir peygamberdir. Allah onun zürriyetine Arz-ı Mukaddesi ihsan etmişti. Arz-ı Mukaddes'in hududu, Hz. İbrahim'e rüyasında gösterilmişti. Arz-ı Mukaddes'de iki ayrı şehir vardı;-Mekke ve Kudüs. Mekke, İbrahim'in oğlu Hz. İsmail'e, Kudüs de oğlu Hz. İshak'a verildi. Böylelikle İsmail'in sülalesi Mekke'nin, İsrail oğulları da Kudüs'ün muhafızı oldular. Hz. Muharnmed (as), hem Mekke'yi hem de Kudüs'ü kıble edinip miraçta her ikisinde de namaz kılması, her iki mukaddes makamın bereketini kendisinde toplaması demektir. Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksâ'ya götürülerek orada bütün peygamberlere imam olması, böyle yüksek bir mana taşır. (Daha geniş bilgi Hz. Mııhammed Keskioğlu, 151-155)
Bunları özetlersek:
1- Allah'a hiçbir surette şirk koşmamak,
2- Ebeveyne hürmet ve itaat insanın vazifelerinin başında gelir. Onlara asi gelmemek,
3- Hısım ve akrabaya, fakir ve yoksullara, yolculara, gurbette kalmış kimsesizlere haklarım vermek, yardım etmek,
4- İsraf etmemek, malını , lüzumsuz yerlere harcayıp savurmamak, harcanılan şey ihtiyacın kadar olmak; lüzumsuz harcamaların yerine hayır ve hasenata, fukaraya harcamak,
İsraf haram olduğu gibi fazla cimrilik yapıp kimseye bir şeyler vermemek, yedirip içirmemek, aile efradının lüzumlu harcamalarını kısmak da haramdır.
5- "Çocuklarınızı açlık korkusuyla öldürmeyin, onların da sizin de rızkınızı veren Allah'tır"
Önemli bir sağlık sorunu olmadıkça ana karnındaki canlanmış çocuğu aldırmak(kürtaj) da bu kapsama da¬hildir.
6- Zinaya yaklaşmayın. Zina, aileleri temelinden sarsar, ırz ve namus düşmanlığı cemiyete en büyük zararı getirir. Onun adını dile almak bile insanı tiksindirir, ne kötü yoldur. "Yaklaşmayın" derken zinaya sebep olanlara da yaklaşmayı, yapmayı yasaklamaktadır.
7- "Haksız yere kimseyi öldürmeyin" İnsan kanı dökmek en büyük günahtır. İnsan öldürmek canavarlığın en beteridir.
8- "Yetimlere iyi muamele ediniz." Yetimler cemiyete emanettir. Ana-baba şefkatinden mahrum olan biçare masumları korumak lazımdır. Yoksa hamileri, bakıcıları yok diye, mallarına el uzatmak en büyük vicdansızlıktır.
9- "Verilen sözü tutunuz. Ahde vefa gerekir." Sözü doğru olmayanın özü de doğru değildir, demektir.
10- "Ölçü ve tartıda doğruluğa dikkat edin" Eksik ve noksan tartmayın. Ticaret namusu bununla kaimdir. Hile yapılınca ticaret itibarı kalkar. Terazi başında soymak da bir nevi eşkiyalıktır.
11- "Bilmediğiniz bir şeyin peşine düşüp, onu körü körüne takip etmeyin, 'insan akıl ve fikir sahibidir. Görmeden, bilmeden bir şeye körü körüne saplanıp kalmaz. Akıl ve muhakemenin ışığı ile hareket eder. Kör taklitçilik yasaktır. Müslüman bilerek, anlayarak ve aklederek yapar. Çünkü her işinden mesul olacağım bilir.
12- "Yeryüzünde kibir ve gurur taslayarak yürümeyin. "Kibir ve gurur kendini bilmezlerin kârıdır. Servet ve mevkii sahibi olmak, insanı şaşırtmamalıdır, şımartmamahdır.
Miraç gecesini ihyâ etmek
Bu geceyi mü'minler, camilerde bir araya gelerek idrak etme fırsatı bulurlar ve o geceyi ihyaya çalışarak; Allah'ın hoşnutluğunu, Hz. Muhammed (as)'ın sevgisini ararlar. Bu arayış içerisinde kaza namazlarını kılmalı, Efendimize salatü selamlar getirmeli, Kur'an okumalı, özellikle İsra suresini ve Necm suresini okumaya gayret etmeli. Tebrikleşmeli ve miraç olayından aile fertlerimizi haberdar etmeliyiz.
Miraç kandili de Regaib kandili gibi Ramazanı şerifin geleceğini müjdeleyen kandil gecemizdir.
Miraç Günü ve Gecesinin İbadeti:
Ebu Hureyre (ra)'den mervi hadis-i şerifte: "Bir kimse Receb ayının 27. günü oruç tutar ise... kendisine altmış aylık oruç sevabı yazılır."
Hz. Selman-ı Farisi'den mervi hadis-i şerifte: "Receb ayında bir gün ve bir gece vardır ki; her kim o günü oruçla, geceyi namazla geçirirse kendisine yüz sene geceleri namaz kılanın, gündüzün tuttuğu orucun sevabı verilir.
O gün Recep ayının bitiminden üç gün evvelki gün ve gecedir ki, Rasulullah Efendimize o gün peygamberlik verilmiştir.
Miraç gecesinde oniki rekat nafile namaz kılınması güzel görülmüştür. Her rekatında bir Fatiha ve bir sure okuyarak iki rekatta bir selam vermeli sonra yüz kerre; “Sübhanallahi velhamdü lillahi vela ilâhe illellahu vellahu ekber” yüz defa istiğfar, yüz defa da salevatı şerife okumalıdır. Gündüzünde de oruç tutmalıdır. Ö.N. İlmihali
Bunu yapamayanlar bir iki günlük kaza namazı kılmalıdır. Hem o geceyi ihya etmiş hem de kaza borcundan kurtulmuş olurlar.
(Son)