Sevgili okurlarım. Karsız, yağmursuz son 52 yılın en kurak dönemini yaşıyoruz. Yaşamamızı devam ettirebilmemiz için suya ihtiyacımız var. Evimizdeki muslukların akması için barajlarımızın dolması, sofralarımıza gelen sebze ve meyvelerin yetiştirebilmeleri için yağmurun, yağıp toprağın suya doyması lazım. Kışın ortasında baharı yaşıyoruz. Hava durumları mevsim normalleri üzerinde seyrediyor. Göllerimiz kuruyup yaklaşık yüz metre içeri küçüldü. Bazı bölgelerde ağaçlar çiçek açıp meyve verdi. Bazı kayak merkezleri kar yokluğundan sezonu açamadılar. İçme suyu ve sulama suyu biriktiren barajlarımızda su seviyesi yüzde 30 Lara, göletlerde yüzde 5 lere kadar düştü. Ocak ayında kışın ortasında bazı bölgelerimizde orman yangını çıktı. Toprağımız yağmursuzluktan yarıldı. Ormanda kırda yaşayan yaban hayvanları yiyecek ve içecek bulmak için köylere kasabalara inmeye başladılar…
Muhterem kardeşlerim. Allahu Teâlâ Kur’an’ı kerimin pek çok ayetinde su için “Biz rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik. Gökten su indirip onunla sizin su ihtiyacını karşıladık. Onu depolayan siz değildiniz”. (hicr 22),” gökten su indiren odur” (Enam 99),” Allah gökten su indirdi, ölümünden sonra yeri onunla diriltti. İşiten bilen bir topluluk için burada gerçekten bir ayet vardır”. (Nahl 65) buyuruyor.
Sevgili dostlar bir imtihandan geçiyoruz. Kendimize çeki düzen vermenin tam zamanı. Allah’ın nimetlerine karşı şükretmenin tam zamanı. İyileri tenzih ederim. Şu anda eksiğimiz Allah korkusu olan insanlarımızın azlığı. Yeni neslin kalbine Allah korkusu mührünü acilen vurmamız lazım. İslam’ın emir ve yasaklarını nefsimizde tatbik etmeli, kendimiz için istemediğimizi komşumuz içinde istememeliyiz. Allah korkusu olan bir tüccar kesinlikle müşterisini aldatmaz. Kar hattı üzerinden malını satar. Adam etiketin yarısını deyip satış yapıyor. Demek ki uyanık en az yüzde yüz karla mal satıp müşterisini kandırıyor. Markete giriyorsun etikete bakıp malı alıyorsun. Kasaya vardığında fiyat başka çıkınca etiket fiyatını söylediğimizde üç tane alırsanız o fiyat deniyor, yağın gramajını azaltıp cahil müşterisini kandırıyor. Peygamberimiz “Bizi aldatan bizden değildir” buyuruyor. Televizyonu açtığımızda durum bir facia. Adamın karısı çocuklarını bırakıp birisiyle kaçmış. Adam dön gel kabulümsün deyip karısına yalvarıyor. Bu ne rezalet. Dikkat edelim. Bu gidişle Allah korusun biz daha çoook yağmur bekleriz.
Zamanımızda olduğu gibi kuraklık çekilen bir beldede Cuma namazı sonrası topluca yağmur duasına çıkılır. Kurbanlar kesilir, dualar edilir, hacet namazları kılınır ama gökyüzünden bir damla yağmur düşmez. Cemaat boynu bükük olarak kasabaya dönerler. Birkaç gün sonra bir Allah dostunun yolu kasabaya düşer. Halk yağmur duasına çıkmayı teklif ederler. Allah dostu yağmur duası yerine kasabayı beraber gezmeyi önerir. Halk şaşkınlıkla Allah dostunun arkasına düşer başlarlar dolaşmaya. 3-5 evi dolaştıktan sonra damı çökük kapısı kırık bir eve gelirler ve eve seslenirler. İçeriden orta yaşlı üzeri yamalı bir kadın ve iki yetim kız çocuğu çıkar. Hal hatır sorulduktan sonra Allah dostu kız çocuklarına en çok ne için dua ettiklerini sorar. Büyük kız “yağmur yağdığında damımız aktığında için, küçük kız da ayakkabısı delik olduğu, ayaklarının ıslanmaması için yağmurun yağmaması için dua ediyoruz derler. Dostlarım duayı bırakmayacağız ama etrafımızdaki fakire fukaraya yardımcı olacağız. Şair Erol MAFTAL bir şiirinde… Çağlayan dudaklara,- sararan yapraklara, kuruyan topraklara, yağdır mevlam su. Alev saracak kadar, yandım yanacak kadar, suya kanacak kadar, yağdır mevlam su, diyerek rabbimize yalvarıyor.
Bizde Ya rabbi bizlere bol bereketli yağmurlar ve karlar nasip eyle. Yarabbi topraklarımıza suya kandır. Kurak topraklara bolluk ve bereket ver, bizi affeyle, bize merhamet eyle, sana layık kulluk edemedik. Senin merhametinin büyüklüğüne sığınıyoruz. Affet bizi rahmetini gönder bize Allahım.