Böyle vasiyeti olanlar için malının üçte birinden namaz-oruç borçları için fukaraya tasadduk edilir.
Vasiyet olmadığı halde çocukları, kendiliklerinden bunu yaparlarsa caiz olur. Hac kendine borç olduğu halde, gitmemiş kimsenin durumu da yukarıdaki hükümler gibidir.
Oruç tutamayan özürlünün (hastalık gibi) özrü geçici ise, bundan dolayı fidye (para) vermesi gerekmez, herhalde kazasını yapacaktır.
Hastalığı geçici değil ve daimi gibi, olanlarla çok yaşlılığından dolayı oruç tutamayanlar, buna bedel her gün için bir fitre mikdarı fakirlere fidye verirler. Fidyesini vermiş olan hasta, şifa bulup sağlığına kavuşursa, tutamadığı oruçları kaza etmesi gerekir.
Vermiş olduğu fidye yeterli olmaz. Onlar sadaka olur. (Hindiyye)
Tutamadığı oruca bedel fidye verecek olan hastalar, bunu Ramazan-ı şerifin evvelinde verebileceği gibi sonra da verebilir. Bunda fakirlerin taaddüdü (kefaretlerde olduğu gibi) şart değildir. Binaenaleyh otuz günün fidyesi, müteaddid fakirlere verilebileceği gibi, bir fakire de bir defada verilebilir. (Ömer Nasuhi Bilmen, ibni Nüceym'den; Celal Yıldırım)
Fidyede fakire temlik caiz olduğu gibi, ibaha da yani her günün orucuna bedel bir fakire sabah ve akşam doyacak kadar yemek yedirilmesi de yeterlidir. (Nimeti İslam)
Üzerinde kefaret orucu bulunan ve iki ay tutmaya gücü yetmeyen -daimi hasta ve yaşlılar- altmış fakiri doyurur. Çünkü bu fidye Nas ile sabit olan oruca bedel
Sayilir. (Hindiyye; C. Yıldırım, 2/236)
Üzerinde yemin veya kati (adam öldürme) kefaret orucu bulunan kişi, yaşlılığından dolayı oruç tutmaktan aciz kalırsa, onun yerine fidye vermesi caiz olmaz. Çünkü bu oruçlar, oruca değil başka bir şeye bedeldir. Dolayısı ile bedelin bedeli olmaz. (Ömer Nasuhi Bilmen; Celal Yıldırım,2/236)
KEFARETLER:
Kefaret lügatte, gidermek, mahvetmek anlamındadır. Allahu Teâlâ hazretleri bazı kusurları, günahları bir takım vesilelerle afv ve setr (örtmek) buyurduğu cihetiyle, bu vesilelerden her birine kefaret denilmiştir.
Kefaretler; "Kefaret-i savm; Kefaret-i zıhar; Kefaret-i halk (Hac'da işlenen suçun kefareti); Kefaret-i kati ve Kefaret-i yemin" adı ile beş nevidir. Bu kefaretler, yasak olan şeyleri yapmaktan insanları men ve zecre hizmet eder, yapılan bir masiyete bir ceza mahiyetinde bulunur, aynı zamanda bir ibadet mahiyetinde bulunduğundan, günahların bağışlanmasına vesile olur.
Kefareti Savm:
Kefareti savm, Ramazan-ı şerifte bir özrü olmaksızın oruçlu iken, kasten bozan kişi kefaret olarak bir köle azad eder. Köle yoksa iki ay birbiri ardınca oruç tutar, buna da gücü yetmezse, altmış fakire sabahlı akşamlı yemek yedirmekten ibarettir. Buna da gücü yetmezse tevbe istiğfar eder.