Merhum Hacı Hakkı Özsoy Ağabey ölmedi, Hakk’a yürüdü. Bilindiği gibi dünya ölümlü dünyadır. Nebâtât, hayvânât kısacası her canlı zamanı gelince ölür, ama insan ölmez. Ölen maddedir, bedendir. İnsan sadece bedenden ibaret değildir. İnsanı insan yapan “beden” değil “can”dır, “rûh”tur, “kalp”tir, “îmân”dır, “akıl”dır, “vicdan”dır. İnsan beden değiştirir, mekân değiştirir, giysi değiştirir. Bunun için eskiler insan için “öldü” ifadesi yerine vefat etti, rûhunu teslim etti, rihlet etti, Hakk’a yürüdü, uçmağa gitti, ukbaya gitti, don değiştirdi, kefen değiştirdi, diğer-gûn oldu, rahmet-i Rahmana kavuştu, asli vatanına gitti, ebedi âleme göç etti gibi daha sıcak ifadeler kullanmıştır. Yunmuş Yunus ne güzel buyurmuş:
“Ten fânidir can ölmez, çün gitti geri gelmez;
Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil”
Merhum Hakkı Ağabeyle, Afyonkarahisar’a geldiğim 1994’te verdiğim bir konferans sonunda tanışmış, o yıldan bu yıla otuz yıla yakın bir zamanda gazete binasında yaptığım ziyaretlerinde ve telefon konuşmalarımızda kendilerinden çok şey öğrenmiş; bilgi, tecrübe ve sohbetlerinden müstefit olmuş idim. Mütevazı, mütehassis, mütefekkir bir şahsiyet ve hazâ bir Osmanlı beyefendisi idi. Çalışanı, üreteni, topluma hizmet edeni çok sever; din adamına ve ilim insanına büyük saygı gösterir idi. Fen Edebiyat Fakültesinin kendi binasının ve kütüphanesinin bulunmadığı, özel kütüphanemden getirdiğim kitaplarla bir kütüphane kurmaya çalıştığım ve kitap kampanyası başlattığım yıllarda girişimimi çok beğenmiş ve destek amacıyla gazetede günlerce, başlattığım kitap kampanyasının reklamını yayımlatmışlar idi. “İrfan Sofrası” köşem de bu yıllarda doğmuş idi. Yaptığım çalışmalar münasebetiyle beni teşçî etme maksadıyla zaman zaman köşesinde benden söz etmesi beni Afyonkarahisar edebiyatı üzerine çalışma yapmaya sevk eden etkenlerden olmuş idi. İlk tanıştığımız günden son görüştüğümüz güne kadar her karşılaştığımızda “hocam” diye hitap etmiş idi. Yakın ve sıcak tavrına binaen ben de kendilerine hep “ağabey” der idim. Allah’ın huzuruna ve atalarının yanına güle güle git Hakkı Ağabey. Ruhun şad, mekânın cennet olsun.
Afyonkarahisar eşrafından gazeteci-yazar, hayırsever iş insanı merhum Hacı Hakkı Özsoy Ağabey, bir asra yakın 82 yıllık ömründe dini, milli ve ilmi kuruluşlarda görev almış; maddi ve manevi hizmetlerde bulunmuş idi. Sohbet etmeyi ve bildiklerini paylaşmayı çok sever idi. Sakin, kendinden emin bir eda ve ikna edici bir tavırla, sıcak ve samimi bir üslupla anlatır; karşısındakini de dikkatlice dinler idi. Sohbetlerinde yeri geldikçe espri yapmayı bilen, gülen ve güldüren biri idi. Merhum M. Saadettin Aygen’den 1987’de devraldığı günlük yerel Türkeli gazetesini 32 yıl yaşattıktan sonra 30 Kasım 2019’da Mahmut Önder Artuk Bey’e devretmiş idi. Gazete binasında ziyaretlerine gittiğimde gazetenin yeni sahibi Önder Bey’le tanıştırmış; hakkımda gönlümü okşayan, sitayişkâr sözler söylemiş idi. Sosyal, dini ve milli meselelerdeki ciddiyeti kadar, sohbet sırasında yeri geldikçe mevzû-i bahse göre espri yapmayı ve gülmeyi sever, dinleyenleri de güldürmeyi bilir idi. Gazetedeki üçlü sohbet ortamında o sıralarda çalışmaya devam ettiğim Adanalı Ziya’dan söz açılınca, hakkında bilgi sahibi olduğu Ziya’nın nükteli, zarif ve felsefi bir beytini ezberden okuyuvermiş ve birlikte gülmüş idik:
“Şîşe ceybim gibi boş sanki kesildim memeden
Bir kalaysız kaba döndü içerim içmemeden”
Gazetedeki odasında yine bir sohbet sırasında merhum Adanalı Ziya’dan ve merhum Ali Türk Keskin’den söz açılınca, Ali Türk Keskin’in, Adanalı Ziya’dan çok etkilendiğini, bu etkilenişin neticesi aruz vezniyle Ziyâ'nın felsefi kıt'alarını hatırlatan "Ramazan" başlıklı bir kıt'a yazdığını söylemiş ve çok sevdiği söz konusu kıt'ayı ezberinden okuyuvermiş idi:
“Vecd-i Hakk zevk-i ilâhîyle musaffâ ruhlar
Çıkarak göklere ecrâmile seyretmededir
Tabiat reng-i ilâhîye bürünmüş bakınız
Ramazân geldi felek 'aşk ile devretmededir”
Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir. Şu güzel tevâfuka bakınız. Merhum Hacı Ağabey, çok sevdiği ve hayatını kitaplaştırdığı şaire ait şiirin anlamına uygun şekilde tabiatın reng-i ilâhîye büründüğü bir anda, mübarek ramazan ayında, ruhların göklerden seyrettiği bir zamanda fani dünyadan ebedi âleme göç etti.
Merhum Hacı Ağabeyin, merhum Ali Türk Keskin’i anlattığı kitabının arka kapağında verdiği merhum Timurtaş Hocaefendi’nin şiiri dikkate şayandır:
“Okudum; okuduğumu yol yol dokudum.
Gördüm; gördüğümü lif lif ördüm.
Duydum; duyduğumun en güzeline uydum.
Okuyana, Görene, Duyana bin selam.
Ten, çürük bir kafes,
Hayat bir anlık nefes.
Allâhu bes, Bâki heves”
Merhum Hacı Hakkı Özsoy Ağabey de okudu ve okuduğunu dokudu; gördü ve gördüğünü ördü; duydu ve duyduğunun en güzeline uydu. Okuyan, Gören ve Duyan Hacı Hakkı Özsoy Ağabey’e de bin selam olsun.
Türkeli gazetesinin kurucusu merhum M. Saadettin Aygen’in vefatı üzerine Aygen'in vefat haberini, resmini ve özgeçmişini siyah zemin üzerinde gazetenin 6 Mayıs 1998 tarihli baskısının birinci sayfasında veren Türkeli gazetesini, sahibi ve başyazarı olarak uzun yıllar yaşatan merhum Hacı Hakkı Özsoy "Gözlem" başlıklı köşesinde "Acımız Büyüktür" başlığı ile merhum Aygen’i manidar sözlerle anlatmış idi. Bu fani dünyadan sırası gelen göçüp gidiyor. Şimdi de merhum Hacı Ağabeyin sevenlerinin acısı büyüktür ve sevenleri ardından onun vefat haberini duyurmuş, resmini ve özgeçmişini vermiş, hakkında yazılar yazmıştır ve yazmaya devam edeceklerdir. Biz sevenlerin ve sayanların olarak hakkımızı helal ettik, sen de bizlere hakkını helal et Hakkı Ağabey.
Merhum Hacı Hakkı Özsoy Ağabey, dinine bağlı dindar bir şahsiyet, milletine âşık milliyetçi biri idi. Ne büyük bir tevâfuktur ki, mübarek ramazan ayı içinde dini bayramımız Cuma gününe rastlayan 22 Nisan 2022’de Hakk’a yürüdü ve milli bayramımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda asli vatanına uğurlandı. Yeşil bir tabut içinde yeşil bir örtüye bürünmüş olan naşı, 23 Nisan Bayramı sevincinin yaşandığı bir günde sokaklardaki al bayrakların altından geçerek asli vatanına getirildi, yeşil çimlerin ve sarıçiçeklerin süslediği “hâk”e teslim edilerek Hakk’a uğurlandı. Yolun açık, mekânın cennet; dostların veliler, erenler olsun Hakkı Ağabey. Hakk-teâlâ rahmetiyle tecelli eylesin, cennetiyle ve cemaliyle müşerref kılsın.
Ailesinin ve sevenlerinin başı sağ olsun, Allah kendilerine sabr-ı cemîl ihsan buyursun. “İnnâ li’llâh ve innâ ileyhi râciûn”...