Ramazan ayının getirdiği huzur, sevinç, heyecan, teslim ve tevekkül yaşlı insanlarda daha bariz fark edilir. Her sene rahmet ayı yaklaşırken huzurevinde hazırlıklar, sohbetler başlardı. Kaç gün kaldığına dair hesaplar, hatıralar ve eski adetlerden bahsedilirdi. Yaşlıların, geçmişten ellerinde kalan manevi kazançlara, yeni ilaveler etme telaşı, fırsatı, gayreti görülür. Ramazanda herkes manevi iklimin nuruyla, iman şuuruyla, Allah(cc) sevgisi ve Peygamber(asm) müjdeleriyle ferahlar, huzur ve sükûnet bulurlar.
Onlardan biri de yaşlı Orhan Amca, muhterem bir insan, Allah uzun ömürler versin. Hayatını ibadete, takvaya, namaza, oruca ve Kur’an okumaya hasretmiş mübarek bir şahsiyet. O istikametli yaşantısı, samimiyeti, neşesi ve etrafına ders veren örnek davranışlarıyla gönüllere tesir eden yaşlı bir çınar. Onun hayatı, Üstad’ın: "Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemalâtını ef’âlimizle izhar etsek, sair dinlerin tâbileri elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler.” Sözünü hatırlatıyor.
Gönül kırgınlığı yaşamış ama O, inancından aldığı güç ve metanetle hayata güzel ve hikmet nazarıyla bakmayı düstur edinmiş. “Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır vardır. Allah bilir siz bilmezsiniz.”1 Ayetin müjdesiyle teselli bulmuştu.
Eşi vefat ettikten sonra çocuklarının yanında kalırken gece ibadeti, Kur’an okuma, nafile oruç sahuru, sabah namazında camiye gitmek vb. İbadetlerini ifa ederken başkasını rahatsız etmeme hassasiyetinden epeyce sıkıldığı bir anda içindeki tevekkül, teslimiyet ve ibadet aşkının gücüyle Rabbim, Ona bazı nimetlerini ihsan etmiş.
Bursa’da bir yakınında misafir kalırken camide tanıştığı bir vatandaş, Orhan Amcayı Umreye göndermeyi düşünmüş. Akşam eşiyle konuşup karar vermişler. O hayırsever, gece Peygamberimizi (asm) rüyasında görmüş. “O buralara çok meraklıdır. Ziyaretime gönder.” Buyurur. Ertesi gün namaz vakti caminin avlusunda karşılaşırlar. Orhan amcaya Umre kararını ve gördüğü rüyayı müjde eder! İkisi de bir birine sarılır ve ağlaşırlar! Akan sevinç gözyaşlarına orada olanlar da hayret ederler…
İstenmediği fark ettiği bir gün, özel eşyalarını küçük valizine yerleştirip, tevekkül edip yola çıkmış. Kederli adımlarla yürürken bir tanıdığı nereye gittiğini sormuş. Birçok anlamı içinde barındıran “Bilmiyorum!” cevabı üzerine gerekli görüşmeler ve girişimlerle hiç aklında olmayan bir devlet kapısı ona açılmış. Kimseye minnet etmeden, eksiklik ve eziklik hissetmeden vefatına kadar kalabileceği huzurevi nasip olmuştu.
Yaşlı ve yoksul bir insan olsa da Allah, Ona gönül zenginliği vermiş. İman ve ibadet aşkı hiç eksilmeden artarak devam ediyor. 17 senedir üç ayları orucu, her şartlarda gece namazı, devamlı Kur’an Hatmi, ihlâs ve takvayı esas aldığı manevi yaşantısına titizlikle devam etmesi, mütevazı, kanaatkâr yapısı vb. gibi manevi zenginlikler onun hasletlerindendir.
O kurumlarda daha nice yaşlı mübarek insanlar, hayat tecrübeleriyle geçmişten aldıkları manevi değerleri, güzel hasletleri günümüze ve geleceğe miras bırakmak için bizlerin yolunu gözlüyor. Dinimiz, milli ve manevi değerlerimiz, yaşlı insanlara şefkat ve merhameti tavsiye ediyor. Onların çabuk incinen ruhlarını, hassas duygularını üzmeden rahle-i tedrisinden irfan dersiyle birlikte dualarını almalıyız. Onlara verdiğimiz değeri her zaman sözümüz, davranışımız ve hizmetimizle hissettirmeliyiz.
Dipnot:
1 Bakara Suresi Ayet, 216.