Bahar mevsiminde güzellikler, rızıklar, rahmet ve bereketler dağlarda, bağlarda, bahçelerde bolca tezahür edip görülmektedir. Şimdi yeryüzü sayfasındaki hikmetli işleyişteki nizamı, intizamı, say ve gayreti, şefkat ve merhametin göz kamaştıran ihtişamını satır satır okumak, temaşa etmek, tefekkürlerle seyretmenin zamanı...
Her yerde ve her zaman ufuklardan, bulutlardan, gök kubbenin derinliklerinden ve yeryüzünün süslü, renkli, sanatlı ve estetikli çiçeklerin, ağaçların, varlıklarının güzelliklerini seyretmeliyiz. Allah’ın Rahmet eserlerini, yaratılış gayesini hayatın akışı içerisinde, iç dünyamızda, ruhumuzun derinliklerinde hak ettiği değeri vererek, tanıyarak, manen yücelmeliyiz Ahsen-i takvim sırrıyla, ebedi sonsuzluklara.
Rahmet ve bereketlerin bol olduğu Ramazan Ayında her canlı ve cansız varlıkların verilen görevlerini yapmaları ve emre itaat etmelerinden ibret alarak, kendi vazifelerimizde daha çok hassasiyet göstermemiz gerektiği dersini çıkarmalıyız.
Gördüğümüz her mahlûkat ve mevcudat hayatını, canını ve varlığını hiçe sayarak vazifesini mükemmeliyet içersinde yapmaya çalışmasında akıl sahibi bizler için alacağımız ibretler ve derslerin olması gerekiyor.
Bir bahçede kayısı ağacı sırtındaki meyve yükü ile yerlere kadar eğilmiş olması ve dallarının uçları secde edercesine toprağa temas etmesi düşündürücü. Yine bir belgeselde ıssız dağların başında, doğum sancısı ile kıvranan bir ceylanın annelik şefkat ve merhameti ile her türlü sıkıntılara katlanmasından, yavrusuna olan fedakârca, karşılıksız hizmetten ve muhabbetinden alacağımız çok dersler var. Dağ başında anne karnından vücudunun yarısıyla başını çıkarıp sarkmış yavrunun hayata gözlerini açtığı o anda görülen acizliği, zayıflığı, şefkat, merhamet ve himayeye muhtaçlığı ile aynı anda annenin acı çeken vücudu da sahibi olan Rabbimize emanet; Şifayı, hayatı, sütü, rızkı, vazife sorumluluğunu veren O’dur.
Anne çektiği acıdan kurtulunca arkasına bile bakmadan dağlara doğru çekip gitmemesi ya da yavrunun kendini toparlayınca annenin göğsüne varıp Rahmet hazinesinden gelen rızkını bulması ve benzeri faaliyetler akıl sahibi insanlara her an kendi vazifeleri ve sorumluluklarını hatırlatmaktadır.
Yavruları için aç kalan, yemeyip yavrularına yediren, kuluçka döneminde aç, susuz, soğuk, sıcak demeden bekleyen, hayatını yavrusu için tehlikeye atan canlılar; insanların Allah’a olan ibadet ve vazifelerinde daha hassas ve titiz olması gerektiğinin dersini veriyor.
Mübarek Ramazan Ayı vesilesi ile geçmişte zamanda bir yaşlının söylediği manidar Ramazan manilerini naklediyorum:
****
On bir ayda bir gelirsin
Camileri doldurursun
Kılmayana kıldırırsın
Sübhan Allah, Sultan Allah
Her dertlere derman Allah
****
Ramazan geldi, duydunuz mu?
Kulağınıza koydunuz mu?
Mü’minlere uydunuz mu?
Sübhan Allah, Sultan Allah
Her dertlere derman Allah
****
Akıp gelir, akıp gelir
Camilere, bakıp gelir
Nurdan kandil yakıp gelir
Sübhan Allah, Sultan Allah
Her dertlere derman Allah