Afyonkarahisar tarihinde bir şans olarak maliye bakanlığına atanan İsmet Attila’nın isteği ve Etem KELEKÇİ’ nin teşvikiyle 120 öğrenci kapasiteli Afyonkarahisar Vakıf Öğrenci Yurt Müdürlüğüne atandım. Maliye Bakanı İsmet ATTİLA: “Hocam sana güveniyorum. Bu yavrularımıza sahip çık. Yurda çeki düzen ver. Biz arkandayız” diyerek bana olan güvenini belirtti. Yurdumuza Afyonkarahisar, Kütahya, Konya ve Eskişehir illerinin yetim, öksüz ve çok fakir öğrencileri alınıyordu.
Ankara’dan Afyon’a Müdür adayı olarak döndük. Müdürlüğümün onaylanmasını bekliyorum. Türkeli Gazetesi’ndeki görevim devam ediyor. Tabii acaba Müdürlüğümüz onaylanacak mı? diye de düşünceliyim. Kimseye müdür olarak atandığımı söyleyemiyorum. Gazetede o zamanlar beraber çalıştığımız Kocatepe Gazetesi sahibi rahmetli Şükrü KÜÇÜKKURT: “Hocam hayırdır. Düşünceli görüyorum. Bir sıkıntı mı var” demesi üzerine Ankara’daki olayı anlattım. Çok memnun oldu. Bana:“ Müdürlüğünü H. Hakkı ÖZSOY Ağabeyine söyle. Nasıl olsa duyulacak. Senden duysun” dedi. Ben de Hacı ağabeyden randevu istedim. Akşam mağazada olan biteni anlattım ve eğer “Sana ihtiyacım var gitme dersen gitmem” deyince “Hayır hocam gideceksin. İsmet ATTİLA Bey çok güzel düşünmüş. Sen Müdür olacaksın. Benim gazete nasıl olsa yürür. Ben malımla mülkümle gazetemle senin arkandayım” diyerek Allah rahmet eylesin bana destek verdi. Bu arada Afyonda benim atanacak olmam duyulunca Müdürlüğe talip olanlar İl Başkanlığına siyasilere baskı yapmaya başladılar. Korktuğum başıma gelmişti. Siyasi desteğim olmadığı için Müdürlüğüm sallantıya girmişti. Rahmetli H. Hakkı ÖZSOY devreye girerek “Muammer hocanın arkasında da ben varım” deyip , ağırlığını koyarak işi bitiriverdi.
3 Mart 1993 Çarşamba günü Müdürlük görevime başladım. Müdür oldum diye sevinirken bir öğrendim ki sevinilecek bir makam değil. Tam benim gibi gariban bir Müdürlük. Lojmanı yok, arabası yok, ödeneği yok. 120 çocuk devlet sadece yemesini içmesini karşılıyor. Bir kalemi dahi Kütahya Bölgeden istiyoruz. Kış günü bir cam kırılsa taktıracak paramız yok. Bir cam için 3 teklif alınacak. teklifler Kütahya’ya gönderilecek, taktır denirse cam takılacak. Zaten hiçbir esnafta iş yapmak istemiyor. Bu sadece sorunlarda bir tanesi. Personeli yurtta bulmak mümkün değil, Öğrenciler gruplaşmış. Birbirlerini dövüyorlar. Bir türlü bu kavgaları önleyemedik. 6 öğrenciyi yurttan atmak zorunda kaldım. Atılan öğrencilerden birisinin amcası bakanımız İsmet ATTİLA ’ya ulaşır. Bakanımız beni arayarak “Çocuklardan birisini tekrar yurda al” demesi üzerine ben de “Sayın bakanım onu alırsak öteki 5 öğrenciyi de almam gerekir. En iyisi benim ya tayinimi çıkarın, yahut beni imamlığıma tekrar döndürün deyip” kibarca reddettim . O kadar hoşgörülü çelebi bir insan ki hiç kızmadı. Tamam hocam deyip kapattı telefonu. Bugün bakanı reddeden bir Müdür, bu Müdürü görevde tutan bir Bakan düşünebilir misiniz? İşte İsmet Attila Bakanımız böyle hoşgörülü bir bakandı. Bu sıkıntıya rağmen maaşımda hiçbir değişiklik olmadı. Bazı Müdürlerin torba kadrodan maaş almaları üzerine bende “Sayın bakanım. Benim maaşım değişmedi. Müdür arkadaşlar 1. Dereceden maaş alıyor” demem üzerine sekreteri “Bakanım Vakıflar Genel Müdürlüğü geldi” deyince, beni hemen iç odaya aldı. Görüşme sonunda “Hayırlı olsun hocam 1. Dereceden” deyiverdi. Protokol dahil bir Müdürdüm. Açılışlara gitmem araç olmadığı için sorun olurdu. Diğer daire Müdürleri beni araçlarına almak istemezlerdi. Rahmetli H. Hakkı ÖZSOY beni Mercedes’ine alır gezdirirdi. Bunu gören Müdür arkadaşlar bana “Hacı Hakkının Prensi” diye şaka yaparlardı. Sıkıntılı bir Müdürlük yaşadım. Görevin stresinden şeker hastası oldum.
Bana inananları hiçbir zaman mahcup etmedim. Yüzlerce öğrenci yetiştirdim. En güzel ve verimli günlerim burada geçti. Hiç pişman olmadım. İsmet ATTİLA ve Etem KELEKÇİ olmak üzere emeği geçenlere teşekkür eder, ölenlere Allahtan rahmet, yaşayanlara sağlık, sıhhat ve mutluluklar dilerim.