Dünyada huzur ve barışın teminatı, kim ne derse desin İslam'dır. Son peygamberin tebliği oluşu, diğer peygamber ve kitapları dışlamayışı, bilhassa kabul ve tasdik edişiyle kemale erdirilmiş hakikatler bütünüdür.
Yunan mitolojisinde korku, panik bela ve terörü temsil eden Fobi kelimesi İslam'a eklemlenerek! Terör ve Bela kokan İslam korkusu, anlamı yüklenmiştir.
İslamofobi, Müslümanlara karşı peşin hükümle korku ve nefret duymanın adı olmuştur. İslamofobi tabiri ilk olarak İslamiyet’i seçen bir Fransız (Nasreddin Dinet) tarafından yazılan
bir makalede kullanılmıştır.
Ancak, İslam karşıtlığı Hz. Peygamberin 40 yaşına gelip, vahyi insanlara ulaştırmasıyla başlamıştır. Daha da öteye gidersek, Hz. Adem’e secde edin, emrine isyan eden şeytanın Adem ile Havva atalarımızı kandırmalarına kadar varırız. Çünkü Adem'de, Nuh ‘da, Musa, İbrahim, İsa'da bir olan Allah'a inanmayı ısrarla haykıran İslam peygamberleriydi.
Günümüz Müslümanı, Hz. Muhammed (sav) ve ashabı dönemi Müslümanlarının aynısı değildir.
- Değişen zaman, sartlar ve ortamın etkisi,
- Müslüman toplumların İslam öncesinden kalan gelenek ve yaşantıları devam ettirme anlayışı,
- Siyasi mecburiyetlerin zorlaması,
- Mezhep, tarikat, cemaatlerin yorum farklılıkları gibi nedenlerle farklılaşmıştır,
Bütün bu farklılıklara rağmen, Allah'a ve vahyine inanan, Hz. Muhammed ve misyonunu kabul eden her birey ve topluluk Müslümandır.
Siyasi kamplaşma, bizzat Hz. Peygamberi gören, ondan vahyi dinleyen yani İslam pınarından bire bir su içen ashab zamanında başlamıştır. Hz. Osman'ın vahşice şehit edilmesiyle kalmayıp Cemel vakasında 13 bin, Sıffin'de 90 bin, Nahveran da en az 12 bin Müslümanın öldürülmesi gibi facialara neden olmuştur. Kerbela olayı ise etkisi artarak günümüze hatta daha ilerilere taşınacak kronik bir sorun olmuştur.
Kerbela olayları anılırken bile, İslam'ın yasakladığı insan bedenine zincirlerle vurularak yanlışlıklar yapılmaktadır.
Kerbela'yı doğru anlayıp dersler çıkaramadığımız için DOĞU TÜRKİSTAN,
Kerbela'yı doğru anlayıp dersler çıkaramadığımız için FİLİSTİN ve KUDÜS,
Kerbela'yı doğru anlayıp dersler çıkaramadığımız için Suriye, Irak, Lübnan, Ürdün, Somali,
Sudan, Afganistan, Pakistan ve hemen hemen tüm İslam coğrafyası Kerbela olmaktadır.
Müslümanlar bu durumda iken, İslam karşıtlarına fırsat vermiş oluyorlar.
İslamofobi, yani İslam korkusu şuursuzca yaşanan ya da yaşatılan mantıksız bir endişedir.
Kitap ve Hikmet dergisinin 25. sayısının 67. sahifesindeki bir cümleyi aynen alıyorum; “Tıpkı bir çocuğun çizgi filmde gördüğü canavarların kendisini kovalayacağını zannetmesi yüzünden gece tuvalete gidememesi gibi üç beş suni bir paniktir.”
11 Eylül 2001'de Amerika'da gerçekleştirilen ikiz kulelere saldırı sonrası Amerikan medyası ve onun peykinde olan dünya medyasında İslamofobi daha çok dillendirilir olmuştur.
Artık, İslam ve Müslümanlar potansiyel suçlu konumuna getirilerek, Afganistan, Irak, Libya ve Suriye işgalleri gelmiştir. Böylece İslam korkusu Müslüman olmayanları, İslam’dan uzak tutarak, İslam coğrafyasını rahatça, sömürebilmenin, işgal edebilmenin ve de Müslümanları terörle özdeşleştirmek için İslam karşıtlarının icadı olan şeytani bir tuzaktır.
Batı, daima üzerine düşeni yapmaktadır ve yapacaktır. Müslüman yaşantısıyla Batılıları kendine davet edecek pozisyonda mıdır? İslam’a nefret duymanın altında yatan nedenlerden biri de Müslümanların İslami güzel bir şekilde yaşayıp temsil edememeleri değil midir?
Tek taraflı Batı insanını suçlamak, Müslümanların tamamen masum olduğunu savunmak yanlıştır.
Karikatür krizleri, Kur-an’ı yakma, çirkinlikleri, İŞİD/DAEŞ terör örgütleri, Bako Haramlar
Haşdi Şabiler, buhranlar, sorunlar İslam Rönesansının gerekliliğini çağrıştırıyor.
İslam Rönesansı, sadece Millet Partisinin projesinde olmamalı. Böylesine büyük projelere ancak Türkiye öncülük ederek başarı yakalanabilir.
Türkiye'deki iri kıyım partilerin bunu programlarına almakta gecikmemesi gerekiyor.
Himmet KASAL