UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağında Afyonkarahisar Gastronomi Şehri seçilmişti. Bunu artık tüm Afyonlular biliyor malumunuz. Gastronomiyle alakalı Afyonkarahisar Belediyesi ve Afyonkarahisar Valiliği bana göre elini değil gövdesini taşın altına koymuş durumda. Her platformda Gastronomi Şehri olduğumuz anlatılıyor ve vurgulanıyor. Afyon Belediyesi hem sanal ortamda hem de çekmiş olduğu kısa filmlerle ilimizin lezzetlerini tanıtmaya devam ediyor. Ancak bunu tüm Afyonlular olarak bizim sahip çıkmamız gerekir. Sadece Belediye Başkanına yada Vali’ye bu yükü yüklersek gerçekten çok yazık etmiş oluruz.
Bugün esnaftan hangi bir lokanta yada restoront Afyon yemeklerini menülerinde yer veriyor, hangi müşteri portföyü yüksek otellerimiz Afyon yemeklerini tanıtıyor onun bir analizini yapmalıyız. Bakınız Gaziantep’te Gastronomi şehri. Adamların birkaç kebabı ki bu kebapların birçoğu Adana, Urfa ve Adıyaman’da var onun dışında birde baklavaları… Aman aman adından söz ettirecek özgün bir lezzetleri yok. Bize bakalım bugün 90 çeşit Afyon’a has yemek çeşidimiz var. Artı Dünya çapında 5 yıldızlı en kaliteli termal otellerimiz var. Hele ki tarihimiz derseniz zaten kimse boy ölçüşemez. Afyon’un ulaşım noktasında da hiçbir sıkıntısı yok tam bir dört yol ağzındayız.
Eee hani bir türkü vardır; “Yağın var mı, var var, unun var mı var var, şekerin var mı var var. Ne duruyorsun? Ne yapayım? Helva yapsana” diyor ya işte tamda öyle. Afyonlular ne duruyorsunuz? Düşünün otelden çıkan her müşterinin Afyon çarşısına gelerek, sabah keşkek yediğini, öğlen sıra yemeklerinin tadına baktığını ve akşamüzeri de bir kaymaklı ekmek kadayıfı yiyip sucuğunu, lokumunu alarak otele döndüğünü… Gerçekten bunda esnaf kazanır, Afyon kazanır, üretici kazanır, herkes kazanır…
Bunun için artık ağlamak sızlamak yerine elimizdeki fırsatları iyi değerlendirmeliyiz. Her Esnafımız kendi sosyal medya platformunu kurmalı ve sanal ortamda Afyon lezzetlerini tanıtarak, online siparişlerle yurdun dört bir yanına bu lezzetleri taşımalı. Afyon Belediyesi 81 ile Afyon’un lezzetlerini gönderdi ve bence bu noktada örnek oldu, sizde yapın… Bakın adamlar baklavayı yurt dışına dahi gönderiyor, biz sucuğumuzu, lokumumuzu niye göndermeyelim? Yani düşünülse bu Gastronomiden birçok fırsat çıkartılabilir. Yarın öbür gün elimizden böyle fırsatlar giderse yine en çok zarar gören esnaf olur… Elimizdeyken kıymetini bilelim bu gastronominin. Bu işi belediyeye ve birkaç kuruma yıkmak yerine hep birlikte sahiplenelim. Sonra dövünmenin hiç kimseye bir faydası olmaz…
AİLE YILI DEDİK AMA NE YAPMALIYIZ?
Afyonkarahisar’da geçtiğimiz yıl bir proje başlatılarak “Sevgi Yılı” ilan edilmişti. Bu yıl ise Afyonkarahisar’da “Aile Yılı” ilan edildi. Aile gerçekten toplumun yapı taşı… Eski Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun da dediği gibi Avrupa’nın çöküşü aileden olacak. Biz Türk milletini ayakta tutan yegana temel aile. Afyonkarahisar bir Anadolu şehri olarak ali yapısının güçlü olduğu illerden birisi. Tabi ki burada bu yapıyı korumak gerek. Bu bakımdan Afyonkarahisar Valiliğinin bu yılı Aile Yılı olarak belirlemesi son derece yerinde bir karar. Ancak bunu lafta bırakmamak gerek. Aile yapısına en büyük zarar veren boşanmanın önüne geçmeliyiz. Bu noktada Afyonkarahisar Valili tarafından boşanma aşamasında olan çiftleri ikna komitesi kurulmalı. Bir incir çekirdeğini bulmayan sebeplerle boşanan, çocukları aileden kopartan girişimlerin önüne bir nebzede olsa geçmiş oluruz.
Bir diğer önerimizde çocukların Türk örf ve adetlerinden uzak yetişmeleri… Bakınız henüz 8-10 yaşındaki çocuklar anne ve babalarının çalışmasından dolayı tamamı ile aile ortamından uzak, bakıcının veya kreşlerin gözetiminde büyüyor. Bu noktada Afyonkarahisar Belediyesi bünyesinde oluşturulacak Ana Kucağı Eğitim Evlerinde tamamen tecrübeli annelerden oluşan eğitmenlerle Türk kültürü, örf ve adetleri ile yetişebilecek çocukları buralarda toplayıp eğitimler vermeliyiz. Şimdiden çocuklarımıza Türk örf ve adetlerini tanıtamazsak, yarın sanal ortamda gördüklerini kendi kültürleri kabul ederler. Evet Avrupa’da aile yapısı bozuk ancak bizde Avrupa’yı örnek aldığımız sürece bizimde yakın gelecekte çocuklarımız maalesef Avrupai hayata ayak uydurmuş olacak…