Kim ne derse desin, atalarımız; “ gören göz kılavuz istemez” demişler ya, işte şu zamanlarda da ekonomik anlamda bunu görmemek ve yaşamamak mümkün değildir.
Hele ekonomik yapı!
Yani hele işsizlik!
Hele ücretlerin enflasyon nedeniyle erimesi!
Hele atanamayan, boş gezen Üniversite mezunları!
Hele Emeklilikte yaşa takılanlar!
Hele/hele çiftçiler, memurlar, emekçiler!
Hele bir de 3600 ek gösterge?
Bunlar yetmiyormuş gibi, Petrolün, doğal gazın, elektriğin ve de tüm tüketim ürünlerinin günden güne fiyat olarak artış göstermesi…
Bunun yanında ev fiyatlarının ve kiraların beklenmedik bir şekilde yükselmesi…
Asgari ücretle geçinmeye çalışan vatandaşlarımızın da, bunlara güç yetirememesi sonucu, bu feryatların ve şikâyetlerin artmış olması…
Kaçınılmaz olarak bir erken seçimi işaret etmektedir!
Ama kimin umurunda?
“ koyun can derdinde, kasap et peşinde” hesabı!
Hani diyorlar ya?
Bunlar mini/mini zamlar diye!
Hani söylüyorlar ya?
Ortalık “ güllük gülistanlık” diye!
Hani Amerika’dan, Avrupa’dan enflasyon falan diye bahsederek, ülkemiz ekonomisi ile kıyas yapıp gerçekleri ıslık çalarak hiç etmeye çalışıyorlar ya?
Bunların hiç biri de mantıklı, akılcı seçmen gözünde bir değerini bulmuyor be dostlar!
Bunları diye dursunlar ama vatandaşlar da şimdilerde artık ne yapacağını adeta şaşırmış durumda gibi görünse de, yakın zamanda; halk kitlelerini “ seçim istiyoruz” diye alanlarda görürseniz de hiç şaşırmayın.
Çünkü:
Hani, yine atalarımız demiş ya; “ canı yanan eşek atı kor da geçermiş” diye?
İşte bu günlere gelmiş durumdayız!
Bırakın tüketim maddelerinin günlük fiyat artışlarını…
Bunları görüp de ilgilenmeyen, denetlemeyen, önlem almayan, bu durumda da adeta milletini kadere terk eden gibi sanki umursanmaz bir yapı var!
Yazık.
Bakın çok basit bir örnek vereceğim!
Pazarda kilosu 5/6 lira olan salkım domates’in; bir markette 14 lira olduğunu görünce şaşırmadım desem yeridir.
Yerseniz bayanlar/beyler!
Bu fiyat etiketini nasıl koyuyorlar, nereden buluyorlar, hayret etmemek mümkün değil.
Çünkü ne bakan, ne denetleyen, ne de soran var?
Ama ne diyorlar?
Serbest Pazar ekonomisi var, almayın kardeşim diyorlar, almayın!
Eh, tuzu kuruların dışında zaten alan olmaz.
Olan gariban vatandaşlarımıza olur, oluyor da.
Yazık.
***
Ya pandami?
Ege bölgesinde bir tek ilimiz sarı renkten kurtulamadı desem yeridir.
Allah korusun, her an her şey olabilir!
Kafeler, lokantalar, çarşı/Pazar, toplu taşıma araçları, denetlenmediği için adeta bu salgın yine alarm veriyor!
Allah beterinden esirgesin.
Umarım yetkililer biraz olsun ilgilenir, önlem alırlar da bu meret hastalık daha fazla zarar verir hale gelmez.
“Saldım çayıra, Mevlâm kayıra” hesabı olmaz!
Allah akıl vermiş, bilgi vermiş, liyakat vermiş ama göremiyoruz be kardeşim göremiyoruz.
Yazık!
***
Bu gidişata da, vatandaşın bir şaşkınlığı ve bir tepkisi var mı?
Var.
O zaman, siyasilerin de dediği gibi bir erken seçim kaçınılmaz duruma gelmiştir diyebiliriz be dostlar.
Lütfen bana kızmayın ama gidişat da budur.
Lütfen inanın çare de budur!
Hiç kimse ülke halkından büyük ve güçlü değildir!
Ne yaparsa halk yapar, ne derse seçmen yapar!
Onlar olmadan da hiç kimse siyasi erk’i eline alamaz.
***
Böyle bir zamanda siyasi zemine bir bakış atsak nasıl olur?
Bana göre iyi olur.
Bakıp da göremeyen, pek fazla umursamayan ve de gözlemde bulunmayanlar da birazcık olsun bilgi sahibi olurlar.
Bizim amacımız da; “ bağcıyı dövmek değil, hep beraber üzüm yemektir”!
Halkımızın insan gibi yaşamak adına, yüzü güleç bir şekilde olmaları adına beklentimizdir.
Halkın oylarıyla seçilerek gelenler de, başımızın tacıdır.
Kim olursa olsun ama bilgi, birikim ve de liyakatlı yöneticiler olsun yeter!
Peki, erken bir seçim olursa bunun en büyük payını kimler alır, hangi partiler alır bir dillendirme, bir yorum yapmaya çalışalım bakalım?
Burada ittifak olaylarını bir kenara bırakarak buna bir parti gözüyle bakacak olursak…
İnanın ki CHP hariç, oy potansiyeli en yüksek olacak olan parti “ İYİ PARTİ” olacaktır!
Hatta ve hatta; hiç beklenmeyen bir şekilde oy ivmesi yükselecek…
Hiç umulmadık bir şekilde de oy alabilecektir!
%20 bandı bile belki az gelecektir.
Çünkü hem kararsızlardan, hem MHP’den, hem AKP’den, hem de CHP seçmeninden bile oy alabilecek bir yapı içersinde siyaset yapmaktadırlar!
Çünkü her parti içinde olan bu siyasi hırs; bu partiler içinde de, kendi seçmeninden bile oy kaybedebilecek uygulamalar, ötelemeler, dışlamalar, kendi insanlarını bile küçümseyen tutumlar içersine girmiş olma gibi bir durumları vardır!
Kendi siyasi beklentileri için; kendi insanlarının seçme ve seçilme haklarını ortadan kaldırmış, düşünce ve söylem özgürlüğüne set olmuş, “ille de ben yaparım, belirlerim” mantığıyla bazı nedenlerin arkasına sığınarak insanlarını dışlama konumuna kadar getirmiş olan siyasi oluşumlar vardır!
Son pişmanlık fayda vermez ama bu durumlar da görülecektir.
Amma, her kim veya bir siyasi kurum, bu millet ittifakına ben büyüdüm diyerek sırt çevirmeye kalkarsa da…
İnanın ki en fazla zararı da bunu yapan parti veya partiler görecektir!
Çünkü seçmenin bir umudu, bir beklentisi haline gelen bu yapı, bazı seçmenler tarafından sesi çıkmasa da, dikkatle takip edilecek kadar önemsenmektedir.
Bekleyelim ve takip edelim bakalım.
***
Gülen yüzleriniz solmasın inşallah.
Sevgi/saygı bizden değerli okurlarımız.