Tarih tekerrürden ibarettir demiş atalarımız!
Nedeni belli ama kısaca bakalım isterseniz.
İşte anımsama açısından geçmiş günlerden bir yaprak!
Aha dün, aha bu gün!
Daha bir hafta önce, siyasilerce verilen beyanlara istinaden erken seçime yönelik bir yorumumuz olmuştu.
Aradan daha bir kaç gün dahi geçmeden elimize nur topu gibi bir erken seçim bebeği doğmuş oldu?
Hayret değil mi?
Oysa ne deniyordu?
Şu sıralar erken seçim falan olmaz. Seçim zamanında yapılacak.
Erken seçim isteyen veya bunu dillendirenler vatana ihanet etmiş olur!
Aman yarabbi!
Her neyse.
Ne demişti merhum Sayın Süleyman Demirel; “dün dündür, bu gün de bugün” demişti?
İşte şimdi de, gün bu gün!
***
Arap’ın derdi kırmızı pabuç!
Siyasi partilerin derdi de seçim.
Hiç vatandaştan tarafa bakan yok ama gazlama çeken de çok!
Bakalım ne olacak?
Çiftçi ne âlemde, emekçi ve emekliler ne yapıyor, esnaf/sanatkâr hayatından memnun mu?
Pastanın payından aldıkları pay yeterli mi, adaletli mi?
Atama bekleyen çeşitli branşta mezunlar, iş bulamayanlar ne yaparlar, ne yerler ne içerler?
İnsan gibi yaşayabiliyorlar mı?
Hak/hukuk adalet ne durumda?
Ormandır, akarsudur, göl dür, yeşilliktir, sit bölgeleridir, hep göz dikilen yerler mi oldu?
Bu sorunlara bakan/ilgilenen ve bu konuda projesi olan bir parti var mı, hiç duyuyor musunuz?
Vallahi birçoğunun, hatta sanki hiç kimsenin de umurunda değilmiş gibi geliyor be kardeşim?
De Mehmet de!
Tek dertleri varsa/yoksa siyasi erk!
Ya elimizden giderse, kaçarsa veya yakalayamama korkusu!
Demişiz.
***
Peki şimdi?
Yine erken seçim konusu!
Aynı nakarat devam edip gidiyor, bakalım nereye kadar?
Ama bazı partilerden de, geleceği yönelik projeler ve yaptırımlar konusunda söylemler/çareler var!
Vatandaş da oldukça sıkıntıda!
Çünkü ekonomi k zorluk, pahalılık ve işsizlik had safhada.
İzleyelim bakalım ne olacak?
Ama “Men Dakka dukka’yı da” lütfen okumadan geçmeyin.
MEN DAKKA DUKKA!
Halife Harun Reşit’in bir bahçesi, o bahçesinde de çok sevdiği bir de gülfidanı varmış.
Bir gün bahçıvanına şöyle demiş: “Bu fidana gözün gibi bak!
Güzel bir gül tomurcuklanıp da açıldığında bana haber ver.”
Bahçıvan geceleri bile gider, kontrol edermiş fidanı. Bakışlarından bile sakınır, üzerinde titrermiş.
Geceleri rüyalarına girdiği bile olurmuş. O da sevmeye başlamış fidanı. Tomurcuklar çıkmaya başlamış. Hele bir tanesi varmış ki, diğerlerinden çok daha güzelmiş. O güzelim tomurcuk açmış ve insanın bakmaya kıyamayacağı kadar güzel bir gül oluvermiş.
Bahçıvanın kalbi pır pır atmaya başlamış, içi içine sığmaz olmuş. “Hemen gidip halifeye haber vermeliyim” diye düşünürken, kuşun birisi o gülün üzerine konup başlamaz mı yapraklarını gagalamaya!
Bahçıvan bağırmış kuş kaçsın diye. Yerinden ok gibi de fırlamış. Ama nafile!
Mahvolmuş o nadide çiçek.
Nasıl haber versin halifeye?
Nasıl izah etsin?
“Yalan söylemiyorum ya gider anlatırım durumu olduğu gibi.”Demiş.
Varmış Harun Reşit’in huzuruna. Anlatmış durumu gözyaşları içinde!
Halife büyük bir olgunluk içinde dinlemiş ve tek bir cümle sarf etmiş: “Men dakka dukka!”
Ayrılmış huzurdan bahçıvan.
Aradan zaman geçmiş.
Bir gün görmüş ki, o kuş bir yılanın ağzında can vermiş aynı bahçenin içinde. “Allah’ım sen ne büyüksün” demiş ve soluğu halifenin yanında almış. Durumu anlatmış.
Halifenin dudaklarında yine aynı cümle: “Men dakka dukka!”
Aradan bir süre daha geçmiş. Bahçıvan bahçede yürürken o yılan ayağına dolanmaz mı, kendisini sokacağından korkan bahçıvan, elindeki kürekle kafasını bedeninden ayırıvermiş yılanın.
Gene halifenin yanına koşmuş. Anlatmış durumu ve gene aynı cevabı almış: “Men dakka dukka!”
Eyvah demiş bahçıvan! Edip de bulma sırası bana geldi acep diye de düşünmeden edememiş?
Gerçekten de öyle olmuş.
Bir zaman sonra, bahçıvan hiç istemeden kendisinden beklenmeyecek kötü bir iş yapmış.
Halife de onu cezaya çarptırmış. Çarptırılmış çarptırılmasına, ama gel gelelim bizim bahçıvan yerinde duramaz, zıplar durur, bas bas da bağırırmış.
Bir tek şey istermiş ısrarla: Halifeyle acilen görüşmek!
Ne dediyse olmamış ama sonunda çıkarmışlar halifenin huzuruna: “Sana haksız bir ceza verildiğini mi düşünüyorsun?” demiş halife, “Hayır” demiş bahçıvan. “Benim derdim o değil. Ancak bana bunu reva gördüğünüz için, ettiğini bulma sırası size de gelecek. Onu hatırlatayım dedim! “ Men dakka duka” demiş!
***
Hani tarih tekerrürden ibarettir demiştik ya?
Şimdi de; “ ne ekersen onu biçersin” demiş atalarımız, bakalım neler yaşayacağız?
Çünkü yine erken seçim istemleri çoğalmaya başladı.
Haydi, hayırlısı bakalım.
Gülen yüzleriniz solmasın inşallah.
Sevgi/saygı bizden değerli okurlarımız.