Ailede Şükür ve Kanaat;
“Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım…” (İbrahim, 14/7)
Şükür, kulun kendine verilen nimetlerin farkında olması, Rabbinin rızasını gözetmesidir. Şükrün, nimeti artırıp bereketlendirdiği bilinciyle hareket etmesidir. Kişinin sadece dünyalığa uzanan hırstan uzaklaşarak, umutsuzluk ve mutsuzluk duygularından sıyrılıp ruhunu huzura erdirmesidir.
“Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.” (Necm, 53/39)
Kanaat; elindekiyle yetinmek, bir başkasında daha fazlası var diye üzülmemektir. Sorumluluklarını bilmek, sorumluluğu altında olan kimseleri ise muhtaç halde hissettirmemektir. Allah nasılsa verir diyerek, emek verip gayret göstermeden beklememektir.
Ailede şükür ve kanaat ise anne babanın;
Evlatlarında örneklik vasfını korumasıdır: Öncelikle kendileri tok gözlü olarak evlatlarının gönül dünyasını zenginleştirmesidir.
Çocuklarının yanında sürekli yakınmaktan, dert yanmaktan, hep eksiklikleri dile getirmekten uzak durup, kanaat etmeyen ve şükretmeyen bir tavır takınmamasıdır.
Buna karşın aile içinde zaman zaman güç durumda olan insanlardan söz etmesi, kendilerinin sahip oldukları imkânları şükre vesile olsun diye sık sık vurgulamasıdır. Böylelikle haline şükreden, kanaatkâr olan ve hayata olumlu bakan fertleri çoğaltmasıdır.
İhtiyacından fazlasını tüketmeyen ve birbirinde tükenmeyen bir nesle vesile olmasıdır.