İYİLİK AYI RAMAZAN
KADİR GECESİ
“Kur’an-ı Kerim’de Ramazan” başlığı, Ramazan ayına ait birimlerin de bu başlık altında değerlendirmesini gerektiren bir kapsamdadır. Nasıl ki Miraç Gecesi Receb ayının, Berat Gecesi Şa-
ban ayının birer birimi olarak onlardan ayrı değerlendirilmiyorsa Kadir Gecesi de Ramazan’dan soyutlanarak değerlendirilemez. Bu sebeple biz, Ramazan’ın “sayılı oruç günleri” vasfını ve oruç
ibadetini yukarıda -kısaca da olsa- söz konusu ettiğimiz için Kadir Gecesi’ni de burada “Kur’an-ı Kerim’de Ramazan” genel başlığı altında değerlendireceğiz.
“İyilik Ayı Ramazan”ı konu edindiğimiz bu çalışmada, Ramazan’ın fazilet ve iyiliklerinin başında ilk akla gelen değer bin aydan daha değerli olan Kadir Gecesi’dir. Kadir Gecesi’ne değer kazandıran da Kur’an-ı Kerim’in o gecede indirilmesidir. Kur’an-ı Kerim ise inananların kurtuluşu için uzatılmış “Allah’ın ipi”(1), “Kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan, takva sahiplerine doğru yolu gösteren” (kıyamete kadar yürürlükte olan) hidayet kitabı’dır.(2) Bütün bu özellikler ve bunların çevresindeki öteki nitelikler Ramazan ayının Müslümanlar için ne denli büyük hayır ve iyilik vakti olduğunu göstermektedir.
Kadir Gecesi’ni Yüce Rabbimiz kitab-ı keriminde şöyle tanıtmaktadır:
“Biz onu Kadir Gecesi indirdik. Kadir Gecesi nedir, bilir misin sen? Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır. Meleklerle Ruh o gece Rabblerinin izniyle her iş için iner de iner. O gece tan yeri ağarıncaya kadar esenlik doludur.”(3)
Kadir Gecesi’nin Ramazan’ın hangi gecesi olduğu değilse de değeri ve sahne olduğu manevi ve maddi güzellikler bu sûrede tanıtılmıştır. Bunlar, Kur’an-ı Kerim’in bu gece indirilmeye başlaması, bin aydan daha hayırlı bir gece olması, meleklerle Ruh’un (Cebrâil) bu gece yeryüzüne inmesi ve tan yeri ağarıncaya kadar tam bir esenlik ve selamet olması diye sıralanmıştır. Bütün bu özellik ve güzellikler, aynı zamanda Kadir Gecesi’nin içinde yer aldığı Ramazan ayının da faziletleri demektir.
Kur’an’ın indiği bu kutlu geceyi değerlendirmek, bin aylık bir ömrü hayırla geçirmiş olmak ve hayatı bereketlendirmek anlamına gelmektedir.
Hadis-i şeriflerden öğrendiğimize göre çok müstesna bir fırsat olan bu gece, Ramazan ayının son on günündeki tek rakamlı gecelerden biridir. Onun hangi gece olduğunun gizli tutulmuş olması, onun ömre seksen küsur yıllık temiz bir ömür katan feyiz ve bereketini yakalamak için gayret gösterilmesini telkin ve teşvik eder. Bu da “Meçhulde bereket vardır.” fehvasınca Kadir Gecesi’nin ve dolayısıyla Ramazan ayının müminlere bir başka iyiliğidir. Nitekim ariflerden biri bu noktayı “Her geceni Kadir bil; her geçeni Hızır bil.” diye vurgulamıştır.
“Biz Kur’an’ı kutlu bir gecede indirdik.” (4)ayeti, Kadir suresinde ismi, değeri ve içeriği bildirilen geceyi “kutlu (mübarek) bir gece” olarak tanıtmaktadır.
İşte bu “mübarek gecede” melekler ve Cebrâil nasıl yeryüzüne iniyor ve yeryüzü âdeta gökyüzü hâline dönüşüyorsa dünyaya yeni bir yön verecek ve dünyalılara dosdoğru yolu gösterecek
olan Kur’an-ı Kerim de böyle kutlu ve köklü bir işlev ile o gece indirilmeye başlanıyor.
Böylece Kadir Gecesi kendisine has özellikleriyle ümmet-i Muhammed’e lütfedilmiş bir arınma, iyileşme, kadr ü kıymet artırma gecesi olmaktadır. Nitekim Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Kadir Gecesi’ni değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır.”(5)
Fazilet ve bereketine gönülden inanıp karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek (imanen ve’htisaben) ibadet, dua ve hayır hasenât/iyilik ile bu kutlu Kadir Gecesi’ni ihya edip değerlen-dirmeye çalışan müminlerin elde edecekleri ilk kazanç, geçmiş günahlarından arınmak, onların bağışlanmasıdır. Bu, kulluk sınavında yeni ve temiz bir sayfa açmak, âdetâ yeniden doğmak
demektir.
Hadis-i şerifteki iman, ihtisab ve ihya kelime ve terimleri oldukca önemli kayıtlardır.
İman, her işimizde temel şarttır. Yapılan her ibadet de Allah rızası gözetilerek, karşılığı sadece ve sadece O’ndan beklenerek (ihtisab) yerine getirilmelidir.
Hadisteki bu iki kayıt ya da şart, ibadetlerin başka maksatlarla da yapılabileceğini fakat bunların hiçbir olumlu sonuç vermeyeceğini anlatmaktadır. İnanmadığı hâlde ya da gösteriş olsun diye böyle müstesna gün ve gecelerde birtakım girişimlerde bulunanlar, ancak kendilerini aldatırlar ve boşuna yorulmuş olurlar.
İnsanın geçmişi, sırtında bir kanbur gibi daima kendisini takip eder. Günah ve vebal yükü altındaki insan, böylesi fırsatlarda işte o yükten kurtulma imkânını yakalar. Bu, son derece
rahatlatıcı bir sonuçtur. Bu sonucun önemi ve büyüklüğü, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin aynı neticenin iman ve ihtisab şartıyla tutulacak oruç(6) ve kılınacak teravih namazı(7) ile de elde edilebileceğini (toplamda üç kez) bildirmiş olmasından anlaşılmaktadır.
Kadir Gecesi’ni değerlendirmekle ilgili olarak Hz. Âişe annemizin duyum, gözlem ve rivayetlerini içeren şu hadis-i şerifleri zikretmek yeterli olacaktır.
Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son on günündeki tek gecelerde arayın.”36 buyurdu.
Ramazan ayının son on günü girdiğinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geceleri ihya eder, ev halkını uyandırır, ciddiyetle ibadete soyunur ve eşleriyle ilişkiyi keserdi.(8)
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ramazan’da diğer aylardan daha fazla (kulluk yapmaya) çalışırdı. Ramazan’ın son on gününde de Ramazan’ın öteki günlerinden daha fazla ibadet
ederdi.(9)
Hem sözlü hem de fiilî sünnet, Kadir Gecesi’nin Ramazan ayının son on günü içindeki gecelerden biri olduğu konusunda ağırlıklı bir kanaat vermektedir. Ayrıca itikâf sünnetinin vaktinin
de Ramazan’ın son on günü olduğu anlaşılmaktadır.
Memleketimizde ve İslam dünyasında Ramazan’ın 27. gecesi Kadir Gecesi olarak bilinmekte ve ihya edilmeye çalışılmaktadır.
Herhangi bir geceyi ihya etmek iki anlamdadır:
Birincisi geceyi ihya eden kişi, geceyi ibadetle geçirmek suretiyle bir çeşit ölüm niteliğindeki uykudan kendisini alıkor. Böylece kişi kendi nefsini diriltmiş (ihya etmiş) gibi olur.
İkincisi, kişi ibadet ve taatle değerlendirdiği zaman gece, onun için sanki gündüzleştirilmiş yani diriltilmiş bir zaman olur.
Herkesin nasibi, gücü nisbetinde gecenin ne kadarını ihya etmişse o kadardır. Nitekim Hz. Peygamber’in, yatsı namazını cemaatle kılan kimsenin gecenin yarısını, sabah namazını cemaatle kılanın ise gecenin tamamını ihya etmiş sayılacağına dair bir beyanı da nakledilmiştir.(10)
Hz. Peygamber’in Ramazan’ın son on gününün gecelerini ihya ettiğini, tam anlamıyla ibadete soyunduğunu bildiren hadiste her ne kadar bütün bir geceyi ihya ettiği anlamında “küllehu” ifadesi geçiyorsa da bu “büyük bir kısmını” ihya ettiği manasındadır. Zira Hz. Âişe validemiz, Peygamber Efendimizin herhangi bir geceyi sabaha kadar uyanık geçirmediğini kesin bir
şekilde ifade buyurmaktadır.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in Ramazan’ın son on gecesini ihya etmesi, Kadir Gecesi’nin içinde bulunabileceği vakitlerin hepsini değerlendirmek demektir. Böylece Hz.Pey-gamber hem sözlü hem de fiilî olarak Kadir Gecesi’nin Ramazan’ın son on günündeki gecelerde olduğunu göstermiş olmaktadır.
Kadir Gecesi’nin ihyası çerçevesinde o gece yapılması gereken dua konusunda da Âişe radıyallahu anhâ şöyle demiştir:
- Ey Allah’ın Resûlü! Kadir Gecesi’nin hangi gece olduğunu bilecek olursam, o gece nasıl dua edeyim? diye sordum. “Allah’ım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla, diye dua et.” buyurdu.(11)
Burada Hz. Peygamber’in, Kadir Gecesi’nin asla bilinemeyeceğine dair bir beyanı olmadığına göre o mübarek gecenin farkına varılabileceği neticesi çıkarılabilir. Hatta bazı âlimler “Kadir Gecesi’nin farkına varan kişinin onu gizlemesi sünnettir. Bu, Allah’ın ona bir ikramıdır.” demişlerdir.
Hz. Âişe validemizin sorusuna Resûl-i Ekrem Efendimizin verdiği cevap ne kadar özlü ve manalıdır:
“Allah’ım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla!”
Geçmişte yapılan günahlardan arınmak her Müslüman’ı son derece mutlu eder. Gelecekte birtakım nimet ve ikramlara kavuşabilmek için önce geçmiş hatalardan temizlenmiş olmanın rahatlığı gerekir. Rahmeti bol ve bin aydan hayırlı olan böyle bir geceye rastladığını fark eden kişinin, önce onu, hatalarını bağışlatma fırsatı olarak değerlendirmesi, bunun için de tövbe ve dua etmesi uygun olur. Bu dua için gecenin herhangi bir saati tayin edilmiş değildir. Her saatinde yapılabilir.
Ayrıca Hz. Peygamber’in, Ramazan’ın son on gününde kendisini ibadete vermesinden (fiilî sünnet) anlaşılmaktadır ki Kadir Gecesi’nde namaz kılmak, Kur’an okumak, dua etmek ve tefek-
kürde bulunmak sünnettir.
Ramazan ve kandil geceleri gibi mübarek gecelerin feyzinden istifade edebilmek için en azından o gecenin akşam, yatsı ve sabah namazlarını cemaatle camide kılmaya özen göstermelidir.
Zira böyle yapanların o geceleri değerlendirmiş olacaklarına dair müjdeler bulunmaktadır.
PROF.DR. İSMAİL LÜTFİ ÇAKAN
1 bk. Âl-i İmrân, 3/103.
2 bk. Bakara, 2/2.
3 Kadr, 97/1-5.
4 Duhân, 44/3.
5 Buhârî, İmân, 25, 27, 28, 35, Savm, 6, Terâvîh, 1, Leyletü’l-kadr, 1;
Müslim, Müsâfirîn, 173-176. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ramazan, 1; Tirmizî,
Savm, 1; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl, 3, Savm, 39-40; İbn Mâce, İkâmet, 173,
Sıyâm, 2, 39.
Buhârî, Îmân, 28; Leyletü’l-kadr, 1; Savm, 6; Müslim, Sıyâm, 203, Müsâ-
firîn, 175.
6 Buhârî, Îmân, 37; Müslim, Müsâfirîn, 173, 174. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd,
Ramazan, 1; Tirmizî, Savm, 1; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl, 3, Savm, 39, 40,
Îmân, 31, 32; İbn Mâce, İkâmet, 173, Sıyâm, 3, 39, 40.
7 Buhârî, Leyletü’l-kadr, 3.
8 Buhârî, Leyletül-kadr, 5; Müslim, İ’tikaf, 7. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Rama-
zan, 1; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl, 17; İbn Mâce, Sıyâm, 57.
9 Müslim, İ’tikâf, 8. Ayrıca bk. Tirmizî, Savm, 72; İbn Mâce, Sıyâm, 57.
10 bk. Müslim, Mesâcid, 260; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 58, 68.
11 Tirmizî, Daavât, 84. Ayrıca bk. İbn Mâce, Dua, 5.
Yorumlar
Kalan Karakter: