Afyonkarahisar İl Milli Eğitim Müdürlüğü son günlerde konuşulan en çok konulardan biri. Şüphesiz herkes yakından tak ediyordur; yeni İl Milli Eğitim Müdürü Miraç Sünnetci’nin Afyonkarahisar’da ki ilk faaliyetlerini. Şimdi her yiğidin farklı yoğur yiyişi vardır. Eğitim hayatında da durum böyledir. Bazıları bireysel başarıdan yana bazıları ise top yekûn başarıyı ön planda tutmak ister.
Çocuklarımızı bir yarış atı gibi görmeyi bir kenara bırakıp, geleceğe dair onlara nasıl bir eğitim zemini hazırlarız onun tartışmasını yapmalıyız. Afyonkarahisar kırsal kesimi oldukça fazla bir şehir. Ve bu kırsalda yaşayanların birçoğunun erkekleri il dışında, kadınları ise tarlada, bağda ve bahçede çalışır. Durum böyle olunca çocukların eğitim ve öğretimiyle ilgilenecek çok fazla bir zamanları kalmaz. Kırsalda yaşayan ve aile tarafından yeteri kadar ilgi görmeyen çocukların haliyle durumu da sınavlarda aldıkları puanlara yansır. Bu yüzdendir ki Afyonkarahisar eğitim seviyesi bir hayli düşük illerden olur. Aslında eğitim seviyesi değil de sınavlardaki oranlar noktasında kırsaldaki öğrencilerin etkisi nedeniyle Afyonkarahisar’ı sonuçlar geriye çekmektedir.
Ancak bireysel başarı konusunda ilimizin hiçbir eksiği bulunmadığı gibi çok başarılı hatta dünya çapında başarılı öğrenciler yetiştirmekteyiz. Daha geçtiğimiz haftalarda Dumlupınar Bilim ve Sanat Merkezi’nden öğrencilerimiz İHA yarışmasında Dünya birinciliği ile bizleri gururlandırdı. Yine aynı Bilim merkezinden öğrencilerimizin geliştirdiği ateş düşürücü havlu ki bana göre birinci olması gerekirdi, TÜBİTAK yarışmasında Türkiye 4.'sü oldu. Yine kent merkezindeki birçok okulumuz kendi alanlarında Türkiye çapında önemli dereceler elde ettikleri aşikâr.
Şimdi eğitimle ilgili bilen bilmeyen herkesin eline bir sınav sonucunu alarak yok doğunun falanca ilinden daha gerideyiz, yok sondan şu sıradayız demesi bana göre bilinçsizlikten öte bir şey değil. Bu tür haberler yada açıklamalar Afyonkarahisar’ın ismini lekelemekten öteye gideceğini sanmıyorum.
Çünkü Afyonkarahisar’da eğitim seviyesinin düşük olmasını sadece eğitim sistemine bağlamak büyük hata olacağı gibi diğer sosyal nedenleri de göz ardı ederek asıl sorunun üzerini kapatmaya yol açar. Yeni Milli Eğitim Müdürü Miraç Sünnetci’nin bu noktada önemli başarılara imza atacağını umuyor ve bekliyoruz.
BEYİN ÇÖPLÜĞÜNE
Son günlerde instegram tiktok gibi sosyal paylaşım sitelerinde çoluğu, çocuğu, anası, kızı, karısı, kocası kim varsa video çekip tıklanma derdine düştü. Öyle ki; artık TV, gazete reklamları bitti, firmalar bunlara reklam vermeye başladı. Tamam güzel iyi para kazanıyorsunuz ama durum gerçekten farlı bir boyut almaya başladı. Bir adamın eşinin 100 binin üzerinde takipçisi olunca adam işi gücü bırakıyor, çalışmıyorlar… Eşine video çekiyor. Ama öyle bir videolar çekiyorlar ki; sanırsınız Oscarlık filmler bunlar. Önceleri amatörce bir kaç komik vidolar çekilirken şimdi her ev bir filim platosuna döndü. Geçenlerde Ambaryolu caddesinde sokak röportajı yaparken. Mikrofon uzattığımız bir vatanda, siz beni tanımadınız mı ben tiktok fenomeniyim dedi. Tanımadım çünkü benim tiktok hesabım yok.
Tamam şimdi takipçi kasanlar link verip, hatta modellik yapıp paralar kazanıyor ancak bu iş patladığında elinden 24 saat telefon düşmeyen çocuklarınız ne yapacak? 5 yaşındaki çocuk dahi store paylaşırken, o çocuğun tıp fakültesini kazanmasını beklemiyorsunuz herhalde.
Böyle giderse telefondan 3-5 dakika vido çekerek para kazanacağını düşünen insanların sayısının arttığı günümüzde iş yerlerinde çalışacak adam bulunmayacak.
Geçenlerde instegramda tiktok çeken bir aileyi gördüm. Ailede 80 yaşındaki nineyi dahi takipçi kasma uğruna şaklabana çevirmişler.
Afyonkarahisar’da da durum farklı değil maalesef… Afyon şivesiyle küfürler ederek hem kentin adını lekeleyip hem de öz değerlerimizi kötüye kullanan gençler takipçi kasıp, kazandıkları paralarla övünür hale geldiler.
Sanallığa kendimizi bu denli kaptırdığımız sürece yüzüncü yılda beyin çöplüğüne dönen bir gençlikle karşı karşıya kalacağız maalesef.