Demokrasi’nin vazgeçilmez unsurlarından biri siyasi partiler ve Sivil Toplum Kuruluşları.
Ülkemizde Cumhuriyet ile birlikte siyasi partili bir hayata başladı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Önderliğinde Cumhuriyet Halk Partisi kuruldu.
Siyasi tarihimizin ilk partisi oldu ve 1945 yılına kadar tek siyasi parti oldu.
1945 yılında çok partili döneme geçildi ve Nuri Demirağ liderliğinde Milli Kalkınma Partisi (MKP) kuruldu.
Sonra birçok siyasi parti girdi hayatımıza.
Bazıları kendiliğinden kapanırken bazen de Demokrasi’nin askeri darbelerle kesintiye uğraması nedeniyle kapatılarak yasaklandı.
Liderlerine hapis ve siyasi yasak geldi.
Hatta bazı bakan ve bir başbakan idam edildi.
Günlük yaşantımızın bir parçası haline gelen siyasi partiler önemli.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz içinde fikir, proje, kalkınma, demokrasi, insan hakları, tarım, sanayi, turizm, adalet, milli eğitim gibi birçok alanda reformlar yapmak ve ülkeyi daha iyi bir seviyeye getirmek için bir araya gelirler.
Fikriniz var mı bilmiyorum, bugün ülkemizde kaç tane siyasi parti var?
Ben söyleyeyim bugün ülkemizde 119 siyasi parti var.
Çok fazla değil mi?
Aslında değil.
Siyasi partiler demokrasinin, çoğulcu demokrasinin, yani her kesimin sesini duyuracağı, fikrini yayacağı bir platform.
Genel olarak sağ ve sol diye siyasi yaklaşım ikiye ayrılsa da onlarda kendi içinde farklı görüşlere ayrılıyor.
Milliyetçi partiler, din eksenli partiler, işçi partisi, tarım, demokrasi gibi birçok görüşten insanlar bir araya gelip parti kuruyorlar ve ülke için bizimde fikrimiz var diyorlar.
Ülke için dertlenenlerden biri de Ali Babacan ve arkadaşları.
Ali Babacan ülke siyaseti için önemli genç ve başarılı bir adam.
Başarılı olmasa AK Parti hükümetlerinde tüm zamanların en uzun bakanlık yapan ismi olmazdı.
Babacan 2002 ve 215 yılları arası Dış İşleri ve Ekonomi Bakanı olarak tam 13 yıl görev yaptı.
Bu ulaşılması imkansız bir rekor.
Kimse Ali Babacan’ın karakaşına kara gözüne bakıp bu kadar uzun süre bakanlık vermedi.
İşini iyi yapan biri olduğu kesin.
Onun bakanlığından sonra ekonomi hiç iyi yönetilmediği de bir gerçek.
AK Parti ile yollar ayrıldıktan sonra Ali Babacan ve arkadaşları 9 Mart 2020 tarihinde DEVA partisini kurdu.
DEVA Demokrasi ve Atılım Partisi.
Kısa sürede yurt genelinde teşkilatlandılar.
Tabi ki Afyonkarahisar’da da teşkilat kısa sürede kuruldu.
Kıymetli dostum ve arkadaşım Jeoloji Mühendisi Selçuk Altuntuğ yönetimde yer alan isimlerden biri.
Önceki gün ziyaretime geldiler.
Deva Partisi Afyon İl Başkanı Kadir Daylık.
Deva Partisi Afyon İl Teşkilat Başkanı Hasan Er.
Deva Partisi Afyon İl Seçim İşleri Başkanı Selçuk Altıntuğ.
Deva Partisi Afyon İl Dış İlişkiler Başkanı Ercan Ekşi.
Bir saatten fazla sohbet ettik.
Biraz ben anlattım daha çok onlar konuştu.
Neler yapmak istediklerini, ev ödevlerine nasıl çalıştıklarını, onlarca hazırlanan eylem planından bahsettiler.
Biz ülkeyi yönetmeye hazırız dediler.
Bazı noktalarda itirazlarım oldu.
Ama gördüğüm kadarıyla donanımlı ve gerçekten birçok alanda iyi hazırlanmış eylem planı var.
Yerel Yönetimler Şehircilik Politikaları Eylem Planı.
Demokrasiye Geçiş Eylem Planı.
Sığınmacı Sorununun Çözümü ve Düzensiz Göçün Önlenmesi Eylem Planı.
Çevre ve İklim Değişikliği Eylem Planı.
Yüksek Öğretim Eylem Planı.
Buna benzer her alanda eylem planı hazırlanmış.
Sorunlar belirlenmiş ve bu sorunları 90 ve 360 günde nasıl çözeceklerini anlatmışlar.
Her eylem planı için ayrı bir ekip çalışmış.
Akademisyenlerden, bürokratlara kadar alanında uzman isimler üzerinde uzun uzun çalışıp kısa orta ve uzun vadede nasıl çözeceklerini bir bir anlatmışlar.
Elbette her parti seçim öncesi özellikle muhalefetteyken güzel ve can alıcı söylemlerde bulunur.
Ancak Hükümet koltuğuna oturunca işler eylem planlarında olduğu gibi yürümez.
Özellikle Bürokrasi duvarına çarparlar.
Bürokrasi siyasete ayak direr.
Bir hatırlatmada bulunayım.
Başbakan Mesut Yılmaz.
Bir toplantıda şöyle bir konuşma yaptı, “Bende değişim istiyorum, bazı şeylerin daha hızlı olmasını istiyorum.
Ama bürokrasiyi bir türlü geçemiyoruz” demişti.
Bu bakımdan ülkenin daha Demokratik ve çağa ayak uyduran bir yapıya kavuşması için değişim kesinlikle devlet yapısında olmalı.
Hantal ve işi yokuşa sürme, bugün git yarın gel, bizim adam ötekiler anlayışından kurtarıp şartları oluşturan herkesin iş ve işlemleri rutin olarak yapılmalı.
Kimseye ayrıcalık, torpil, kayırma yapılmamalı.
Bazı dosyalar sümen altı edilmemeli.
Bunun yolu da Demokrasi ve insan haklarından geçiyor.
Adaletten geçiyor.
Gördüğüm kadarıyla DEVA Partisi hazırladığı eylem planlarıyla ülke için şimdiden dertlenmiş ve çözüm için kadrolarını kurmuş.
DEVA henüz 2 yıllık bir parti olsa da 6’lı masada yerini alan Ali Babacan siyaset sahnesinde karar vericilerden biri oldu.
6’lı masanın da ekonomi alanında yaptığı ve yapacağı birçok çalışmada DEVA, Ali Babacan ve ekibine çok büyük görevler düşüyor.
Bu ziyaretle birlikte bende ilk defa DEVA Partisi hakkında bilgi sahibi oldum.
Çalışmalar hakkında bilgi aldım.
Onların amacı da zaten fikirlerini anlatmak ve daha fazla kesime ulaşmak.
Her gün ziyaretler yapıyorlarmış.
Yolları açık olsun.
Umarım Eylem Planında yazdıklarını hayata geçirirler.
İyi çalışılmış ve başarılı bir çalışma.
Bence tüm partiler benzer çalışmaları yapmalılar.
Ama laf olsun diye değil.
Hayata geçirilecek, uygulanacak ve fark yaratacak çalışmalar olmalı.
Çünkü kaybedecek zamanımız yok, başka Türkiye yok.
Kim bu ülke ve halkı için faydalı toplumsal bir çaba içindeyse yolu açık olsun.
DEAV İl Yönetimini tebrik ediyorum.