Sizi bilmem ama benim için öğretmenlerin yaşamımızın her safhasında önemli yeri vardır.
İlim taşıyıcılar olarak da vasıflandırılan öğretmenlerimizin ismi, Cumhuriyetin ilk 50 yılında muallim olarak geçiyordu.
Öğretmenin iyiliği, şahsi gayret ve adanmışlıkla beraber o ülkedeki eğitim sistemiyle de doğru orantılıdır.
1961 yılında birinci sınıf öğretmeninden itibaren ilkokul, ortaokul, Ticaret Lisesi ve üniversitedeki öğretmenlerimiz hafızamda yer etmiştir.
Devlet politikası gereği iktidarlar değiştikçe değişen bir milli eğitim anlayışı olmamalıdır, ADALET, SAVUNMA VE EĞİTİM, politikaları devamlılığı esas olan devlet siyaseti olarak algılanmak icap eder.
Çocukluğumuzda ve gençliğimizde öğretmene verilen değer ve önemi göremiyoruz. Öğretmenlik mesleği büyük itibar kaybına uğramıştır.
Kalkınma, ileri medeniyet seviyesini yakalamak istiyorsak planlarımızı 50-100 senelik yapmalıyız.
Özellikle öğretmen yetiştiren öğretim kurumları nitelikli öğretmen yetiştirme üzerine yeniden yapılandırılmalıdır.
Gelişmiş ülkeler 10 yaşına kadar çocuklara derslerden, testlerden ve ezberlerden çok ahlaki kuralları ve becerilerini ölçmeye yönelik pratik hayat bilgilerini uygulamalı olarak göstermektedir.
Geçmişte, öğretmenlerimiz özellikle ilkokullarda her derse girer, bilgi ve donanımlarını aktarırlardı. Türkçe Aritmetik, Sosyal ve Fen bilgileri, Resim, Müzik Beden Eğitimi, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerini işlerlerdi.
Şimdi bu dersleri almamış, özümsememiş öğretmenler, çocuklara ne versin ?
Öğrenci 50 metre uzaktan öğretmenini gördü mü, saygı göstermek için hazırlanırdı. Veliler öğretmene hürmet ederdi. Başöğretmen Atatürk anlayışı yaygındı.
Öğretmenin düşürülen itibarı, 24 Kasım ÖĞRETMENLER günü ile kurtarılamaz. Ya da Ali, Rıza Binboğa'nın kulaklarda yer alan "kim öğretti alfabeyi" şarkılarıyla onları onore edemeyiz.
Bir mesele, bir konu ders olarak işlenecekse öğretmenin geçim sıkıntısından gerçek endişesinden uzak olması şarttır.
Diğer emekliler de olduğundan daha fazla öğretmen emeklisi sıkıntı çekiyorsa sıkıntı var demektir. Milletvekili maaşı öğretmen maaşından fazla olmamalıdır diyen anlayıştan neredeyse en düşük memur maaşına indirilmiş öğretmen maaşını uygun gören durumlara düştük.
Televizyonlar sosyal medya ve bütün kitle iletişim araçları ağız birliği etmişçesine dini ahlaki, kültürel değerlerimizi küçümseme yarışına girmişken sorumluların kış uykusundan hiç uyanmak istememesi şaşılacak durumdur.
Ben bilirim, kim 500 bin ister, üçte üç, milyoner olmak ister misiniz gibi programlarda ki yarışmacıların çok basit sorular karşısındaki cevapları insanı çileden çıkaracak cinsten.
Sokak röportajlarında dinden, imandan ahlaktan yoksun nesillerin verdiği cevapları düşünen beyinlerde zonklama yapıyor.
Muhteşem Türkiye kalkınmış gelişmiş, sözü dinlenir, dosta güven, düşmana korku salacak hedeflerimiz ise bu yetişkin donanımlı öğretmenlerle olacaktır.
Öğrencinin yeteneğini ortaya çıkaracak, geliştirecek öğretmen baş tacımızdır.
Mesleki eğitim sektörlerin ara eleman ihtiyacını karşılayacak şekilde planlanmalıdır. Bir türlü kanunlaşmayan öğretmenlik meslek yasası, bu yasayı ihmal eden milletvekillerinin öğretmenleri tarafından kaygıyla izleniyor.
Anadolu’yu Türklere kim kazandırdı? Cevap : Atatürk
İstiklal Marşını kim yazdı ? Cevap: Kem-Küm
Yavuz kim? Cevap: Komşunun oğlu…. ve de nice garip cevaplar istemiyorsak ÖĞRETMENLİĞİN itibarını yükseltelim.
Himmet KASAL
Yorumlar
Kalan Karakter: