İnsanlık tarihi kadar eski olan pusular, kıyamete kadar bitmeyecektir. Bu muhteşem hakikati bize Yaratıcımız Kur’an-ı Kerim’in değişik yerlerinde hatırlatıyor. Bunlardan en açık, bariz ve net anlatımı Hicr suresinin 26 ila 43.ayetlerine kadar olan bölümde görüyoruz.
Gurur ve kibire kapılan şeytan, insanları doğru yoldan çıkarmak için kıyamete kadar mühlet almıştır. Uzun uzun ayetleri sıralamak yerine bu konuyu okuyucu ve takipçilerimizi anlayarak meal ve tefsir okumaya davet ediyorum. En can alıcı 39 – 42.ayet meallerini sunmakla iktifa edelim;
“Benim ona secde etmeyeceğimi bildiğin halde ona secde etmemi isteyerek, rahmetinden uzaklaştırarak sapıtmama sebep olduğun için ben de o kullarına yeryüzünde kötülükleri süsleyip bezeyeceğim ve muhakkak ki, o kullarının hepsini rahmetinden mahrum edip, ayartıp yoldan çıkaracağım.
Yalnızca senin ihlaslı ve samimi, yani gösterişten uzak, katıksız bir samimiyetle, Allah rızasını gözeterek amel etme şuurunu sunduğun kullar müstesna…
(Allah buyurdu) İhlaslı kullarımın gözettiği, bana varan dosdoğru ve apaçık bir yoldur.
Aslında, yoldan çıkmış olup da kendi istekleriyle senin peşine takılan azgınların dışında, benim kullarıma hiçbir şekilde senin gücün yetmez.”
Dünya hayatında insanlar şeytanın pususuna yakalanınca rezil rüsva olmakla kalmıyor, ahiretini de berbat etmiş oluyor. Pusudan kurtulmak için yapılacak şey, fark eder etmez tövbe edip aynı hatalara düşmemektir. Yol bellidir, hakikat ayan beyan ortadadır.
Yalnızca şahıslar değil, topluluklar ve devletler dahi pusuya düşebilmekte ve düşürülebilmektedir. Bunun için Nebi'ler, Resuller, kitaplar gönderilmiştir. Yaratıcı, kötülük için birebir cezayı haber verirken, iyilik için bire ondan yedi yüze kadar mükâfatı müjdelemektedir. Böylelikle insan hayatının sürekli yenilenebilir, temizlenebilir olması sağlanmış oluyor.
Uyarıcılar görevlerini yapsa da Hak – Batıl mücadelesi daima var olacaktır. Gönüller zorlamayla fetholunmuyor. İyiyi güzeli doğruyu yaşayarak anlatmak, kötüyü de kötülüğü de uzak tutmak ve bunlardan sakındırmak hepimize verilmiş bir görevdir.
20.yy’ın son 40’larından itibaren milletin derdiyle dertlenen, ızdırabını hisseden MİLLET evlatları, yok edilmek istenen milli kültürü canlandırmak, tepetaklak giden milli ekonomiyi yeniden milli haline dönüştürebilmek, dejenere edilen ahlakı ıslah etmek, milli bir dış politika oluşturabilmek, bütün olumsuzlukların uzun vadeli millet düşmanlarının projesi olduğunu hissedip silkelemek amacıyla, “MİLLETİM UYAN” diye yollara revan oldular.
Pusulardan kurtuluşun son örneğinin milli mücadele olduğunun bilinciyle “YENİDEN MİLLİ MÜCADELE” dediler. Mecmualar, dergiler, gazetelerle “Vatan bölünmez, Bayrak İnmez, Ezan Susmaz, Zafer Hakk’ın ve Hakk’a İnananlarındır.” diye haykırdılar. Bir gençlik hareketi olan MÜCADELE BİRLİĞİ, milletimize kurulan hain pusular için alarm sistemi gibi görev yapmıştır. Islahatçı Demokrasi Partisi ile temiz rahmani siyasetin önünü açmış, kurallarını ilan etmiştir. İLMİ SAĞ yorumlarıyla bir türlü iktidar olamayan kitleleri 1991 Milli Partiler İttifakı ile bir araya getirebilmiştir.
Rahmetli Bilge Lider AYKUT EDİBALİ, olayları tahlilde sezgi gücü yüksek basiretli bir devlet adamı idi. Onun takipçileri MİLLET PARTİ’liler, ve Millet Dostları, Büyük Türk Milleti’ni “TERÖRSÜZ TÜRKİYE” açılımı konusunda dikkatli olmaya çağırıyor. Eyalet, özerklik, vatan bölme girişimleri için PUSU’dur diyerek uyarıyor. Genel Başkan CUMA NACAR il il, ilçe ilçe durup dinlenmeden programlara katılıyor. Dünün teröristleri korunurken uyarıcılar takibata uğruyor.
Unutulmamalıdır ki, ADALET, herkese, her zaman, her yerde lazımdır.
Himmet KASAL
Yorumlar 1
Kalan Karakter: