Hak ve Millet davasının sesi UYANIŞ dergisinde yayınlanan ve altına imzamızı atabileceğimiz yanlış anlayışlar değişmedikçe, kulağa hoş gelen “Terörsüz Türkiye”ye, yani huzura kavuşmak mümkün değildir. Binlerce masum vatandaşımızı katleden, askerimizi, polisimizi şehit eden, çocuklarını yetim, eşlerini dul bırakan bebek katili Abdullah Öcalan’ın terör örgütü PKK sözde barış süreci ve “Terörsüz Türkiye” vaadiyle silah bırakmaz; terör örgütü olmaktan kurtulur ama Türkiye’yi terörsüz bırakmaz.
Terörle mücadele edilir ama asla müzakere edilmez!
İktidar milletvekilleri ve de Cumhur İttifakı’nın örtülü destekçisi MHP genel başkanı ve yetkilileri söylemlerini vatandaşlarımızdan yana değil, terör örgütü lehine devam ettirdikçe teröre can ve heyecan vermiş oluyorlar.
TBMM Başkanı, başbakan yardımcısı “Sayın Öcalan demeyi, posterini taşımayı, PKK bayrağı açmayı suç olmaktan biz çıkardık, cezaları erteledik” diyorsa terör bitmez. AKP milletvekili “yerel yönetimlerin güçlendirildiği modelde PKK seçime girsin ve seçilsin, Öcalan şanstır” diyorsa terör bitmez.
Anadolu Ajansı, Murat Karayılan’ın basın toplantısını Kandil’den yayınlıyorsa terör bitmez. PKK tanık, TSK sanık yapılıyorsa terör bitmez.
Nitekim PKK ve uzantıları, 1984’te Eruh’ta TSK’ya İLK saldırı yaptıkları günü bayram ilan edip havai fişeklerle kutlamayı fütursuzca sergileyebilmiştir.
“Çalıyor ama çalışıyor” “Elhamdülillah, ihaleyi aldık” veya aldığı rüşveti dinen meşru kılmak için “Hakkını helal et” cümlesini kullananlar huzura hizmet etmiş olamazlar.
Zamanımız güçlülerinin önceliklerinde “memleket, vatan, bayrak, her şeyden önemlisi insan” gündem dışında kalmaktadır.
Her gördüğü paradan göz hakkı, her katıldığı birleşimden Huzur Hakkı alıp huzursuzluğa kapı aralamak da neyin nesi?
Yanmaz seccade/kefen alarak veya satarak her iki dünyayı garanti altına aldıklarını sandılar. Tespihin tanesinde, insanın nefesinde keramet aranır hale gelindi.
Bütün bunlara ilgililer, yetkililer sesini çıkarmazken, anlaşılıyor ki bizzat kendileri de işin içine dahil olmuşlar. Tepelerdeki bu uygunsuzluklar, aşağıdakilere sirayette zorluk çekmemekte, toplumun ahlakı bozulmaktadır.
Vapur, metro, otobüs gibi toplu taşıma vasıtalarında ücret ödeme kontrolü yapılmasa kaç kişi ücretini öder diye yapılan bir araştırmada 15 yıl önce %20 olan bu oran şimdilerde iyimser tahminlere göre %10’lara gerilemiştir. Aynı dönemde Almanya’daki oran %5 olmuş ve hiç değişmemiştir.
Bu hale ne yöneticiler ne de halk kendiliğinden gelmemiştir.
Eski Enerji bakanlarımızdan biri, topluma mal olmuş değerlendirmesinde, AKP’nin oyları, okuma oranının yüksek olduğu yerlerde daha az, cahillerin olduğu yerlerde daha fazla çıkmaktadır diyor. Koskoca bakanın, Taner Yıldız’ın ifadeleri, toplumumuzu hiç ama hiç uyandırmamıştır.
Bu durum karşısında Almanya vb. ülkeler neden gelişmiş, neden zengin de biz, bu durumdayız diye sorgulayıp cevabı başka yerlerde aramanın anlamı yoktur.
Önce kendimizi düzeltmemiz, var olan anlayışlarımızı değiştirmemiz gerekmektedir. Buna niyet etmek, sabırla gayret etmek birinci şarttır.
Irak’ı parçalayıp 3’e bölen, Suriye’yi parçalayıp 5’e bölmeye çalışan zihniyet, İran’ı da etkisizleştiren İsrail kumandasında ABD’yi cepheye süren Büyük Ortadoğu Projesi’dir. ABD’de 70 milletten insan vardır ama tek resmi dil İngilizce’dir. Bizde ulus devlet birliğini bozmak isteyenlerin ikinci, üçüncü dil arayışlarına karşı uyanık olmalıyız.
Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yoktur; yeter ki yöneticiler samimi olsun diyen Bilge Lider Aykut Edibali ne kadar haklıymış, anlıyoruz. Bütün vatanseverler emperyalizmin kirli planlarına karşı tek yürek olmalı. Huzur, Türkiye’nin hakkıdır.
Himmet KASAL
Yorumlar
Kalan Karakter: