Yıllardır Ağustos, “Zaferler Ayı” olarak, son haftası da “Zaferler Haftası” olarak kutlana gelmektedir. Cuma namazını kıldırdıktan sonra kefenini giyip imanlı ordusuna; ölürsem şehit, kalırsam gazi anlayışını benimsetip “Ya Rab! Bu senin ordundur, onu muzaffer kıl” diyerek dua eden Sultan Alparslan 26 Ağustos 1071’de Malazgirt Savaşı’nı kazanmıştır. Bu zafer, Türkleri Anadolu’dan çıkarmak için yapılan 10’dan fazla haçlı seferine anlamlı bir cevap olmuştur.
Bu zaferle İstanbul’un fetih yolu açılmış, 30 Ağustos 1922 zaferiyle de düşmanlarımız Türkler’in tutsak edilemeyeceğini öğrenmiştir. Zafer, sadece Ağustos ayına münhasır olmamakla beraber çoğunun buna denk gelmesinde de hikmetler olabilir.
Klasik zaferler sıralamasında öne çıkanları kronolojik olarak sıralayalım;
- 30 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi
- 24 Ağustos 1516 Mercidabık Zaferi
- 29 Ağustos 1526 Mohaç Meydan Savaşı ve Zaferi
- 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi
- 29 Nisan 1916 Kut’ül Amare Zaferi
- 30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Savaşı ve Zaferi
- 20 Temmuz 14 Ağustos 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ve daha niceleri…
“İman et, mücadele et, zafer senindir.”
“Zafer Hakk’ın ve Hakk’a inananlarındır.” sözleri zaferin şartlarını işaretliyor. Ayrıca kazanılan zaferlerin siyasi, ekonomik, moral değerlerle anlam kazanabileceği şaşmaz kuraldır.
1915 Çanakkale Zaferi’nden sonra kazanılan Kut’ül Amare Zaferi anlam olarak derin olmasına rağmen unutturulmaya çalışılmıştır. 5 general, 481 subay, 13300 erden oluşan İngiliz birliği 4 ay 23 günlük savaştan sonra teslim olmuşlardır.
20. ve 21. Asırdaki savaşların şekli değişmiştir.
Düşman topla, tüfekle değil, sinsice kültür emperyalizmi yoluyla ekonomik üstünlük, psikolojik harp, siber saldırılar, uzun vadeli menfaatleri için hedef ülke yöneticilerini bulup, eğitip başa geçirme, BÖL-PARÇALA-YUT taktikleri yoluyla mücadele etmektedir.
- Avrupa Birliği, değişik fonlarla destek yaptığı ülkeleri içten fethetme yolları aramaktadır.
- Özelleştirme yoluyla ülke kaynakları belirli sermaye gruplarının, ardından da küresel sermayelerin eline geçmektedir.
- Eğitim, milli çizgisinden uzaklaşınca, nemelazımcı, düşünmeyen, akletmeyen nesiller türemektedir.
- Kültürel yapı ile oynanmakta, insanımız ahlaki dejenerasyona uğramakta, dün kötü bilinenler, uzun propagandalar sonucu sıradanlaştırılmaktadır.
- Ata tohumu kaybettirilerek, yerine genleriyle oynanmış tohumlar, yiyecekler dikte ettirilmekte, hazırlopçu nesiller hazırlanmak istenmektedir.
- Tarım ve Hayvancılık bitirilmeye çalışılmakta, büyük şehirlere göç artmaktadır.
- Çalışmayan, üretmeyen toplumlar, fakirleştikleri gibi, paraları pul olmakta, emperyalistlere yem olmaya aday durumuna düşürülmektedir.
- Yeraltı, yerüstü kaynaklarımızın yabancılarca işletilmesi sonucunda onlar zengin olurken bize de çevre kirliliği, susuzluk ve fakirlik reva görülmektedir. İklim değişikliği yasaları ile durum daha da bozulmaktadır.
- Yeni tuzaklardan biri de nadir toprak elementlerine çökme girişimidir. Uşak’taki susuzluğun, Eskişehir’deki elementlerin yabancılara kiralanması gibi olayları, bizim yenilgimiz, düşmanın zaferi gibi anlamlandırarak MİLLET’imizin uyanması şarttır. Ordu – Millet – Devlet olarak yekvücut olduğumuz, birliğimizi güçlendirdiğimiz sürece kısacası uyanırsak yeni zaferlere kapı aralayabiliriz.
Anadolu’yu bize vatan yapan Gazi Alparslan’ı ve vatanımızı koruyan Gazi Mustafa Kemal’i, silah arkadaşlarını, bütün şehit ve gazilerimizi rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.
Zaferler hamasetle değil, ibret ve azimle değer kazanır.
Himmet KASAL
Yorumlar
Kalan Karakter: