Gazi Mustafa Kemal ölümünün 82. Yıldönümü dolayısıyla düzenlenen törenlerle anıldı. Çocuklar, gençler, kadın, erkek, yaşlı hep birlikte mekanı cennet olsun diye dualarla, sevgiyle, saygıyla, hatırlarıyla, emanetleriyle ve her yıl olduğu gibi törenlerle anıldı.
ANLAYABİLDİK Mİ?
“ Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ama Türkiye Cumhuriyeti ebediyen payidar olacaktı” özdeyişinin sahibi odur. Gazi Mustafa Kemal tam bir hürriyet ve bağımsızlık taraftarıydı. Ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkartmayı hedefliyordu.
Türkiye’nin itibarını korumaya özen gösterirdi. Bir gün Başbakan İsmet İnönü’yü İtalya’da eşdeğer seviyedeki İtalya Başbakanın değil bir bakanın karşılayacağını haber alınca seyahatini iptal edilmesini istemiştir.
Mustafa Kemal, halk ’tan biriydi. Vefatından sonra onu güya korumak adına koruma konuları çıkarıldı. İnançlı biriydi ama millete zayıf inançlı gibi gösterilmeye çalışıldı. Elbette her insan hatalıdır. Ama yaptığı hizmetleri göstermemek için aktüalitesiyle meşgul olmak yanlıştır.
Zaferden hemen sonra Mehmet Akif Ersoy’a – Hasan Basri Çantay’a Kur’an Mealini hakeza Elmalılı Hamdi Yazır’a Kur’an Tefsirinin yapılmasını istemesi; aynı şekilde Prof. Kamil Miras’a Sahih-i Buhari’yi tercüme ettirmesi Gazi Mustafa Kemal’in asırlarca sürecek şerefli hizmetidir. Mustafa Kemali tekeline almak isteyenler onu milletten kopmuş gibi göstererek soğukluk çıkartmaya çalışmışlardır.
Yıllardır 10 Kasım’lar protokollerin zaruretine inanıp yapması gereken sadece çocuk ve öğrencilerin iştirak ettiği soğuk törenlerle anıldı. O’nun eserleri vasiyetleri asgari düzeyde halka aktarıldı. Anlaşılmaya çalışılmadı son yıllarda yavaş yavaş anma etkinliklerine halkın katılması gündeme gelmekte olup, mevzi olsa bile Atatürkçü Düşünce Derneklerinin Camilerde dua ile cemaatin katılmasını takdir etmek lazımdır.
TÜRKMENELİ CUMHURYETİ!
Gazi Mustafa Kemalin bir hedefi de misak-i Milliyi gerçekleştirmek idi. Yedi düvel ’in üzerimize çullanmasına rağmen kazanılan zafer, Türkiye Cumhuriyetini doğurmuştur. Ancak Misak-i Milli sınırlarımız içinde kalan, Halep – muşul. Kerkük – Süleymaniye Caber , Kalesi gibi ecdat yurtları bizi beklemektedir. Emperyalistlerin cetvelle çizip bizden ayırdığı bu topraklar bizden gidecek selamı ve çağrıyı beklerler. Mustafa Kemal’in de arzusu olan Misak-i Milli hedeflerini gözetip ona göre planlamalar yapmak onu anlamanın gereğidir.