BÜYÜYEN KÜÇÜLEN ZITLIĞI !
Yaradılış gayesine göre, iyiliklerin güzelliklerin artması, şerlerin ve kötülüklerin azalmasını gerektirir.
Geçici dünya hayatının cazibesini artırıp, ahiret hayatının gerçekliğini göz ardı etmek ve ettirmek şeytanın başlıca görevidir. Sağlam ye muhkem imana sahip olanlara hükmedemeyen şeytan büyük çoğunluğu vesveseleriyle kandırmayı başarır.
Ahiret inancı imanın şartlarından ve en önemlilerindendir. Turnusol kağıdı gibi gerçek iman sahiplerini test eder. Buradaki zayıflık insanın dünya ve ahiret hayatını derinlemesine etkiler.
"Bu dünya hayatının rahatına dalarak, eğlenceyi ve geçici zevkleri din haline getiren kimseleri, kendi hallerine bırak ama bu durumda onlara hatırlat ki ahirette her insan yaptığı yanlışlardan ve haksızlıklardan dolayı, mutlaka rehin tutulacak ve kendisini ne Allah'a karşı koruyacak, ne de kayırıp kollayacak bir kimse bulacaktır. Kendisi için bütün fidyeleri vermeye gayret etse bile, bu kendisinden asla kabul edilmeyecektir. İşte yaptıkları yanlıştan dolayı, rehin tutulacak olanlar bu gibi insanlardır. Onlar için Allah'tan gelen gerçekleri örtbas etmelerine karşılık, kaynar sudan bir içecek ve acı azap vardır." Enam 70.
100 yıl öncesinden aklı erenlere rastlayamadığımız gibi 100 yıl sonrasında da aklı erenlere rastlanamayacağı bir gerçekken, beyhude yere şeytanın ifsadına düşmemek gerekir.
Ahiret inancının zayıflaması ve zayıflatılması beraberinde dünyevileşmeyi getirir. Fatiha suresi en çok okunan ve anlamı az idrak edilen bir suredir. Burada istikamet üzerine olmanın önemi ve bu manada çok anlamlı dua vardır.
İmanda istikamet, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaktır. İbadette istikamet, ölüm bize gelinceye kadar kulluk görevlerimize insan üzere sadık kalmaktır.
Ahlakta istikamet, Resul-ü Ekrem' in örnek ahlakını rehber ve örnek edinmektir. Nezaket ve zarafeti hayatımıza hakim kılmaktır.
Bunların gerçekleşmemesi için en büyük din istismarcısı şeytan daima yol üzerinde bekler. Din istismarını " Allah’ın rızası dışında rıza ve onaylar almak uğruna dini değerleri feda etmek, dini metalaştırmak ve dünyevi bazı menfaatleri gerçekleştirebilmek için dinin özünü ve mukaddes değerleri araçsallaştırmak," (Diyanet Aile Dergisi) olarak tanımlayabiliriz.
Bunun için şeytan ve izinde giden siyonistler, münafıklar, yalancı peygamberler, mehdilik iddiasıyla, yola çıkanlar hiç boş durmamışlardır.
Daeş, Hizbullah, Fetö, Boko Haram, hizbut tahrir, kökü İngiliz - Alman- ABD ve batıya bağlı tarikat ve gruplar biteviye çalışmaktadır.
Yerle bir edilen ihlas ve samimiyeti unutturanlar ibadet ve inançları basit birer rituel şekline sokmuştur. Dolayısıyla Allah'tan başkasını ortak kılarak yapılan, başkasının gözüne girmek amaçlı ibadetin faydası olamaz. Rabbimizin böyle bir kulluk gösterisine ihtiyacı yoktur.
Hal böyle olunca her sokakta 20-30 araç, 5 sokağın kesiştiği camilerde yani 150 aracın çevresinde park ettiği camilerde sabah namaz cemaati 15-20 kişiyi geçememektedir. Milyarlara malolan İstanbul' daki Çamlıca Camii, yakın çevresindeki 50.000' e yakın nüfus ve binlerce park etmiş araçlara rağmen sabah namazı cemaati 100 kişiyi bulamıyor.
Ahiret inancının zayıflığın ve zayıflatılması, dünyevileşmenin artışına sebep olmaktadır. Muhteşem Türkiye, dünyevileşenlerin kızıl elması olamaz.
Milli devletin ve onun hizmetindeki Diyanet' in görevi bilinçli, şuurlu ehliyet ve liyakate önem veren ilim ve teknolojiyi yakından takip eden nesiller yetiştirmektir. Arap kültürünün saç, sakal, cübbe, sarıkla özdeşleşen argümanlarını dinin ritüeli gibi yansıtmak yanlıştır.
Yanlışta ısrar iyilik ve güzelliklerin azalması şer ve kötülüklerin artmasını sağlayan zıtlıklara sebep olur. Bu da bize ilerde büyük bir varlık ve beka sorunu olarak karşımıza çıkar.
Himmet KASAL