İş yerleri kapalı. Ziyaretler, sohbetler Gezek'ler bitti. Herkes evine çekildi. Yalnız resmi sivil görevliler, emniyet mensupları, sağlıkçılar, sıkı bir çalışma içindeler. ''Amanın evden dışarı çıkmayın''sözü Anayasa maddesi gibi evlerde bir telaş, getir götür işleri bitti ama yiyecek içecek alınacak, boğaz durur mu? Apartmanlarda kapıcılar belirli saatte sipariş toplayacak, ailede genç varsa onlar emre amade.
Televizyonda bakıyoruz; sağlıkçıların işi zor saati belirsiz, çaba içindeler. Evine gelen sağlıkçı kızını kucaklıyor. Kız ''Anne ben hiç dışarı çıkmadım. Sen ağlama seni karşılıyorum. Yüzün gülsün" diyor. İyileşenlerin alkışı sevinci yüzünden okunuyor.
Ev hapsine tabi olsun, olmasın, kimse hadi gidivereyim şunu alıvereyim diyemiyor. Virüs, yaşlı, genç, sağlam çürük dinlemiyor ki.
Eve kapananlar eş dost, görüntülü telefonla sohbete dalıyor. Yüksek öğrenimini Fransa'da yapan bir arkadaşla konuşuyorum hapisliğin evde de olsa zorluğunu anlatıyor. "Yaşamım, çocukluğum, gençliğim gözümün önüne geliyor. Yurt dışında vatanımda olduğu gibi yardımlaşma ilgilenme yok. Herkes kendi yolunda. Türkiyede, kamyonlar dolusu yiyecek, toplanıyor. İhtiyacı olanlara veriliyor. Milyonlarca lira borçlu yerine karşılıksız bedel ödeniyor. Çalışamıyana para veriliyor. Veren memnun, alan memnun. Göz yaşartıcı bir durum. Sağlıkçılar da mesai yorumu yapmadan hastalık riskinden çekinmeden gayret gösteriyorlar. Profesöründen, hemşiresinden hasta bakıcısına kadar ölüm yoluna çıkanlar var'' Arkadaş biz insanlık sınavını geçtik' diyor.
Belediyelerde, yardımlaşmada büyük görev sırtlandılar. Akşamları da bayram havası estiriyorlar. Şenlik var.
Biz hakkına razı büyük bir Milletiz. Komşumuz açken tok duramayız. Bir komşumuz hasta olsa yol yordam tarif ederiz. Beklediğimiz bir ALLAH razı olsun duasıdır. Halkımız için yararlı olanlardan, özellikle sağlıkçılardan duamızı esirgemeyiz.
(Sözün özü, Millet olarak sınavı verdik.Bir üst sınıftayız)