Dinimiz verilen sözün tutulmasını emreder ve bu hususta ehemniyet verir. Vefasızlık şiddetle yasaklanmış, haram ilan edilmiştir.
Vefa; Verdiği sözde durma, caymama, ettiği yeminlerde vefalı olma, sözde sadakat, manalarına geldiği gibi, kelimenin tam zıddı da "Gadr" kelimesiyle ifade edilir.
Vefanın zirvesine ulaşmış olan Allah Resulü (SAV) o zirvelerden şöyle sesleniyor; "Kıyamet günü, Allah öncekileri ve sonrakileri birleştirip topladığı zaman her vefasız için, onu tanıtan bir bayrak dikilir ve; "Bu falan oğlu falanın vefasızlığıdır" denilir. 'Nesâ-i hariç diğer kütübü sitte rivayet etmişlerdir)
En büyük vefasızlık Allah'a verdiğimiz sözde durmamak. Ruhlar aleminde iken Rabbimiz bize "Ben sizin Rabbanız değil miyim?" dediğinde bütün ruhlar, hep bir ağız "Evet, Rabbımızsın" dediler. Allaha itaat edeceklerine yasaklarından sakınacaklarına söz verdiler. Dünyada bu sözü unutup, ibadetten yüz çevirmiş, günaha dalmış kişiler, gerçek vefasızlar bunlardır.
Dünyada, günlük hayatta verilen sözlerin tutulması da vefadır. Rabbimiz bunu mü'minlerden bizzat istemektedir; "Ahdi de (verilen sözü) yerine getirin. Muhakkak ki ahidden dolayı mesuliyet vardır. Kıyamet gününde vefasızların arkasına bayrak dikilerek teşhir edilmeleri, bunun çok kötü bir vasıf ve sıfat olduğunu gösterir. Müslümanda olmaması gereken bir sıfattır. Vefa aynı zamanda Allah'ın vasıflarından biridir. (Tevbe 111) O vadinden ve verdiği sözden asla caymaz.
Amme hizmetinde bulunan devlet reisi, vali, kaymakam gibi yetkililerin verdikleri sözü tutmamaları daha büyük bir cürümdür. Çünkü bunlar ahidlerini yerine getirmemek suretiyle itimatsizlik hasıl ederlerse, beşeri hayatta güven sarsılır, ticaret hayatı felç olur.
Hele devlet memurları vefasızlıkları sebebiyle güveni zedeleyecek olurlarsa, milletin ve halkın devlete itimatı kalmaz. Onun için Allah Resulü bu tehlikeye işaret ederek; "Her zalimin arkasında bir bayrağı vardır, zulmü ölçüsünde bu bayrak yükseltilir. Haberiniz olsun, âmme hizmetlerini üzerine alandan daha büyük vefasız yoktur"
(Müslim; Cihad 15, C 1738)
Vefa mü'minin en büyük özelliğidir. Onu halk nazarında ve Hak nazarında zirvelere taşır. Kalbi ve ruhi hayatı olmayanlardan vefa beklemektesaflık ve gaflettir. Konuşurken doğru beyanda bulunma, ettiği yeminlere sadık kalma, gönül hayatına bağlıdır. Kendini yalan ve iftiradan alamayan her an verdiği söze muhalif hareket eden, yüklendiği görevin ağırlığını hissetmeyen, iki yüzlü, müra-i tiplerden ne vefa beklenebilir? Böyle insanların devlet hizmetinde memur olmaları, devlete de en büyük ihanettir.
Devletteki birlik ve dirliği siler süpürür. Kimsenin kimseye güvenmediği, her an eli tetikte bekleyen askerler gibi, hayatın bütün zevkini ve neşesini yok eder. insanları yaşamaktan bıktırır da kabirde yatanlara gıpta etmeye başlarlar.
Nerede o hayatı pahasına verdikleri sözlerde sadık kalanlar, bütün servetine de mal olsa, vefa ile yatıp kalkanlar. Mertlikleri sebebiyle asla geri dönmeyenler. Siz gideli dünyamız karardı, hayatın zevki ve neşesi zayi oldu. Bedbinlik, bezginlik, yüzleri sararttı. İnsanlık, vefaya hasret, vefada insanlara hasret. Literatürümüzden silinip gitti.
Ra Rabbi bizleri ahdinde vefa gösteren sâdık ve sıddıklar cem eyle! Vefasızlardan ve Vefasızlıklardan bizleri uzak eyle!