Çok stresliyim!
Her gün çok yorgun hissediyorum!
Rahat uyuyamıyorum!
Sırt ağrılarım geçmek bilmiyor!
Günlük yaşantımdaki en ufak problemleri kafama takıp geceleri uyuyamıyorum!
Size daha spesifik örnekler vereyim. Yüksek bir yerdesiniz ve yanınızda çok sevdiğiniz biri var içinizden “ya o kişiyi aşağı itersem” korkusu geçti. Yapmayacağınızdan eminsiniz ama bir anda korktunuz ve kaygılandınız. Veya çay doldururken kaynar suyu bardak yerine bardağı tuttuğunuz elinize dökmekten korktunuz.
Bu gibi örnekleri çoğaltabiliriz ancak uzatmadan açıklamak gerekirse; anksiyete (kaygı bozukluğu) kısaca düzensiz ve yersiz bir şekilde kaygılanmak şeklinde tanımlanabilir. Açıklanması zor bir korku ve endişe duygusu hissedilir. Bireyde günlük hayat içerisinde sürekli olarak tedirginlik ve huzursuzluk hissi vardır. Bu duygulara vücutta bir takım fiziksel duyumlar eşlik edebilir. Göğüste sıkışma hissi, sıcak basması, kalp çarpıntısı, terleme, baş ağrısı, midede boşluk hissi, nefesin daralması, ellerin soğuk soğuk terlemesi, acil tuvalete gitme isteği gibi duyumlar örnek olarak verilebilir.
Anksiyete rahatsızlığına sahip birçok kişi hissettiklerinin kaynağının psikolojik olacağını düşünmez ve omuz sırt ağrısı, kalp çarpıntısı, mide rahatsızlığı gibi fiziksel yakınmalardan dolayı hastanelere başvurur.
Peki bu kadar kötü(!) bir şey nasıl geçer!
Eğer yukarıda okuduğunuz şeyler size bir yerlerden tanıdık geliyorsa endişelenmeyin. Anksiyete görülme sıklığı yüksek olan bir bozukluktur. Psikiyatri Temel Kitabında belirtildiğine göre anksiyetenin yaygınlık oranı %3-6 arasındadır. Toplumun çok büyük bir kısmı hayatının bir döneminde anksiyete yaşamış veya yaşamaktadır. Anksiyetenin; maruz bırakma teknikleri, bilişsel terapi teknikleri, progresif relaksasyon(kademeli gevşeme), psikodinamik terapiler, bilişsel davranışçı terapi teknikleri gibi bir çok çözüm yolu vardır. Ve birçok anksiyete bozukluğuna sahip birey ilaç kullanmadan sadece terapi ile bu bozukluktan kurtulabilir.