Ah şu atalar yok mu?
Yüzlerce özlü söz söylemiş.
Atasözü söylemiş.
Atasözü sadece bizde değil antik dönemden bu güne kadar söylenen ve hala geçerliliğini koruyan sözler.
Bazen hayatımızı akışını bile değiştirir.
Bazen onlara göre bir yaşam biçimini seçenler bile olur.
Taş yerinde ağırdır demiş atalar.
Ne demek taş yerinde ağırdır?
Kişinin değeri, kendi yerinde, çevresinde bilinir.
Bir oyuncu var mesela bir hocanın elinde yıldız oluyor, hoca değişince aynı oyuncudan veril alınamaya biliyor.
Bir iş yerinde harikalar yaratan bir yönetici veya bir çalışan başka bir kurumda aynı oranda başarılı olamaya biliyor.
Siyaset içinde öyle değil mi?
Bildiğiniz gibi CHP Türkiye’nin en eski partisi.
Atatürk’ün kurduğu bir parti.
Ama Atatürk CHP’nin bu günkü halini görse ne yapardı acaba?
Atatürk her zaman kadınlara ve gençlere önem vermesine rağmen bu günün CHP’sinde bunu görmemiz mümkün değil.
Atatürk demokrasi ve çok sesliliğe önem veren bir liderdi.
Ama bugünkü yönetimde bunu görmek mümkün değil.
Bir gün yaklaşan seçimler öncesinde Atatürk’e bir liste getiriliyor.
Efendim şu vekiller sizin için sert eleştiriler yapıyorlar.
Bunları listeye koymayalım derler.
Atatürk, asla der.
Bilakis onları koyun ki yalaka ve ümmetçi milletvekillerinden kurtulalım.
Yanlışlarımızı, eksiklerimizi söylesinler ki bizde düzeltelim.
Önce beni eleştirenleri listeye yazın der.
Oysa bugün Genel Başkan Kemal Kılçdaroğlu’nu eleştiren.
Parti’de biraz sesi çıkana ya mobbing uygulayıp istifa ettiriyorlar.
Ya da partiden ihraç.
Çok değerli isimler dışarıda kaldı.
Siyaset sahnesinden silindiler.
Çünkü parti içi demokrasinin olmadığı bir CHP var.
Onların yıllarca süren bu tutumları nedeniyle eskiden Başbakan, Cumhurbaşkanı çıkartan CHP bir kitle partisi olmaktan uzaklaştı.
Burjuva partisi haline geldi.
Elit, yaşlı, emekli, ak saçlıların partisi.
Yazık.
Çok yazık.
Son 45 yılda başbakan çıkartamayan bir parti.
Hala biz nerede hata yaptık.
Nasıl yeniden insanların umudu oluruz.
Nasıl yeniden eski kalelerimiz olan kırsalı, köylüyü, varoşları, gençleri, kadınları, işçileri sendikaları kazanırız demiyorlar.
Parti yaşlılar kulübü haline geldi.
Bu günlerde Afyonkarahisar’da delege belirleme, seçme çalışması var.
Birçoğunu tanıyorum.
Hepsi de yaşı 60’ın üzerindeki insanlar.
Aralarında hiç genç yok.
Kadınlar yine azınlıkta.
CHP yeni üyeler yapamıyor.
Gençler ve kadınlar gelmiyor.
Hadi gelmeyenleri anladık bu yaşlılar kulübüne çevirdiğiniz partinin üyeleri neden kendi çocuklarını CHP’ye üye yapamıyor?
İş kaygısı, gelecek kaygısı.
Ama bu işler öyle olmuyor.
Ne diyor Nazım Hikmet Ran, “Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa”
CHP’de bir seçim süreci yaşanıyor.
Delege, ilçeler ve il başkanlık seçimleri olacak.
Genel Kurul olacak gibi ama Genel Başkan seçimi yapılmayacak gibi.
Değişim isteyenlerin sesi her geçen gün artıyor ama, “Ya değişim ya yeni bir yol” diyenler bile var.
Özellikle Ekrem İmamoğlu üzerinde bilerek bir kurgu yapılıyor.
CHP Genel Başkanlığı olmazsa yeni bir parti kurulmasına kadar yolu var.
Ama çok yanlış.
Ne demişti atalar, “Taş Yerinde Ağırdır”
Bakın birkaç örnek vereyim.
Mustafa Sarıgül’ü bilirsiniz.
Eski Şişli Belediye Başkanı.
O dönemi bir hatırlayın Ekrem İmamoğlu’ndan daha popüler ve CHP Genel Başkanlığı için düşünülen bir isim.
Bu düşüncelere kayıtsız kalmayan Mustafa Sarıgül ne yaptı? Deniz Baykal’a karşı liderlik yarışına girdi.
Bence başarılı da olabilirdi.
CHP’yi Deniz Baykal’dan daha ileri taşıya bilirdi.
Ancak Mustafa Sarıgül hırslarına ve öfkesine yenildi.
Karşısında kurt bir politikacı insanların sinir uçlarıyla iyi oynayan bir Deniz Baykal vardı.
Baykal, kürsüde konuşurken söylediği birkaç söz Mustafa Sarıgül’ü çileden çıkardı ve Deniz Baykal’ın üzerine yürüyerek dövmeye kalkıştı.
Belki o kongrede değil ama bir sonrasında Genel Başkanlığı alacağı CHP’den istifa ederek kendi partisini kurudu.
Sonuç?
Onun Mustafa Sarıgül markası CHP etiketiyle bir anlam taşıyordu.
Kendisi tek başına bir marka olmadığını kurduğu partiyle gördü.
Şimdi dönüp dolaşıp yeniden CHP’de.
Muharrem İnce olayı var.
Muharrem İnce’de Cumhurbaşkanı adayı olduktan sonra aldığı oylar için CHP’den daha fazla oy aldım dedi.
CHP’de mücadele etmek varken gidip kendi partisini kurdu.
Sonuç.
Cumhurbaşkanı adayı olacak oyu bile toplayamadı.
Nasıl toplandığını hepimiz biliyoruz.
Muharrem İnce tek başına bir anlam taşımıyor.
CHP’li Muharrem İnce olunca bir marka değeri var.
Şimdi Ekrem İmamoğlu için aynı senaryo oynanıyor.
Yeni bir parti ile oluşan Ekrem İmamoğlu rüzgarı hüsrana döne bilir.
Tarih benzer olaylarla dolu.
ANAP’tan ayrılan Sadettin Tantan var.
DSP’den ayrılan İsmail Cem var.
AK Parti’den ayrılan Deva, Gelecek var.
Var oğlu var.
Atalar boşuna dememiş, “Taş yerinde ağırdır” diye.