Seçimler bittikten sonra Millet İttifakı resmen darmaduman oldu.
Saadet, Deva ve Gelecek bu işin en karlısı olarak milletvekilliklerini alıp bir kenara çekildiler.
İYİ Parti kendi iç hesaplaşmasını şimdilik CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu kötüleyerek sürdürüyor.
Genel Başkan Meral Akşener’in masadan kalkma olayındakinden daha fena sözlerini duyduk.
Keşke 15 vekil almasaydım sözleri.
Öncesi ve sonrasıyla hiç şık değildi.
Bu kadar vefasızlık yapmasını anlamadı kimse.
O şimdilik kendi koltuğunu koruma telaşıyla yayılım atışı yapıyor.
Millet İttifakının en sakin ve sorunsuz partisi elbette Gültekin Uysal’ın genel başkanlığını yaptığı Demokrat Parti.
Baştan beri en sorunsuz kişi olması nedeniyle bir Afyonkarahisarlı olmasından dolayı gurur duydum.
Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı değişim isteyenler arasında başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olmak üzere birkaç aday var.
Ama hiç birisi Ekrem İmamoğlu kadar şansları ve liderlik vasıfları yok.
Ekrem İmamoğlu elbette güçlü bir aday.
Liderlik vasıfları son derece yüksek bir isim.
Özellikle CHP’nin istediği, isteyeceği tip politikacılardan.
Aynı zamanda Anadolu insanı da o tarz genel başkanları seviyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu biraz ayak diriyor.
Her ne kadar herkes aday olabilir dese de sen İstanbul’u kazan diyor.
Bu ne demek, “Sen olmadan İstanbul’u kazanamayız” anlamı mı çıkarmamız lazım.
Türkiye, İstanbul’dan daha mı önemsiz?
CHP, Ana Muhalefet olmaktan ne zaman vaz geçecek?
Bırakın herkes aday olabilsin.
4-5 genel başkan adaylı bir kongre olsa Türk demokrasisi için harika olmaz mı?
Hani mesela diyorum.
Yapmazsınız da mesela yani.
CHP bir değişiklik yapsa bir öncülük yapsa.
İlçe ve İl Başkanlıklarına tüm üyeler katılıp oy verse.
Böylece delege baronlarının işi bitse ne güzel olmaz mı?
Mesela diyorum belediye başkan adayları ve milletvekilliği sıralamasını tüm yurtta kayıtlı tüm üyelerin oyları ile belirlense güzel olmaz mı?
Hani mesela diyorum CHP Genel Başkanlığına isteyen ve şartları uyan herkes aday olabilse.
Biliyorum çok şey istiyorum ama yine yurt genelinde herkes online olarak oy kullana bilse ne güzel olmaz mı?
Olmaz tabi ki.
Bende biliyorum biraz fazla oldu.
O kadar yenilik ve değişim bizim siyasetçilere uymaz.
O zaman eski düzene devam.
Eski düzene göre CHP kongre süreci şu şekilde ilerleyecek.
12-19 Haziran tarihlerinde askı süreci başladı.
3 Temmuz yani önceki gün başladı ve 30 Temmuz tarihine kadar mahalle delege seçimleri yapılacak.
Delege olabilmek için şimdiden üyelerin listesini eline geçiren sokaklara çıkmaya başladı.
Önce delege olacaklar ki sonra oy kullanabilsinler ve hatta seçile bilsinler.
Sonra o seçilen üyeleri elbette CHP’nin bazı delege baronları var.
Onlar kendi etrafında topluyor.
Onlarda topladığı delege sayısına göre yönetimlerde yer alabilmek için pazarlık yapıyor.
Delege seçimleri oldu bitti.
Herkes kendine bir taraf belirledikten sonra ilçe kongre takvimi belli oluyor.
Kendine güvenen İlçe Başkanı adayı oluyor.
Kimin delegesi fazlaysa onlardan bir yönetim oluşturuyor.
Bunun içinde 5 Ağustos 10 Eylül tarihleri arasında ilçe kongreleri yapılacak.
Ve nihayet İl Kongresine sıra geliyor.
Onun için de yurt genelinde 16 Eylül ile 15 Ekim tarihleri arasında İl Kongreleri yapılacak.
Tüm bunlar yapıldıktan sonra genel kurul olacak.
Bu arada mevcut görevde olanlar ellerinden geldiğince Kemal Kılıçdaroğlu için oy kullanacak kişileri belirleyip Genel Kurula delege yazacaklar.
Onların içinden kaç kişi çıkıp Ekrem İmamoğlu veya başka bir adaya oy verir?
Türkiye’de siyasi partiler sistemi her zaman genel başkanı korumak ve koltukta tutmak üzerine kurulu.
O bakımdan Genel Başkanlar kendileri istemedikten sonra oradan inmiyorlar.
Bakın geçmiş dönemlere en başarısızları bile yeniden ‘Güven Tazeleyerek’ çıkıyorlar.
Kimin güvenini?
Delege baronlarının.
Yenilere yaşama şansı vermeyen bir sistem.
Yukarda bahsettiğim gibi kongreleri tüm üyelerin oyuna açın bakalım size güvenen kaç kişi.
Onun içindir ki kimse değişim istemiyor.
Sistem var olanları korumak ve onlar çekilmedikten sonra gitmelerine izin verilmiyor.
Ya işte böyle bu sisteme göre Ekrem İmamoğlu aday olabilse bile seçilememe olasılığı seçilme olasılığından daha fazla.
Peki Ekrem İmamoğlu kendi yolunu çizer mi?
Büyük bir yanlış yapar.
Tarih Ekrem İmamoğlu gibi kısa sürede parlayıp ayrılıp kendi partisini kuranların hüsrana uğradığı örneklerle dolu.
Kalıp CHP’de mücadele etmeli.
Her ne kadar şartlar eşit olmasa da.
Bakın size bir örnek vererek konuyu tamamlamak istiyorum.
1997 yılında Manavgat Kültür ve Turizm Derneğini kurarken tüzüğe bir madde koydum.
Hiç kimse 2 dönemden fazla başkan seçilemez diye.
O zaman daha 27 yaşındayım.
O yıllarda Emniyet İçinde Dernekler Masası diye bir büro var orası bakıyor.
Polisler, “Yahu ne gerek var 2 dönem sonra istemiyorsan aday olmazsın” dediler.
Güldüm.
Tamam da şimdi böyle düşünüyorum.
2 dönem bittikten sonra belki benimde hoşuma gidecek ve bırakmak istemeyeceğim.
Yahu ben kendime bile güvenmiyorum.
Biz bu maddeyi koyalım dedim.
Sonra ne mi oldu?
Ben Manavgat’tan Antalya’ya Sabah Gazetesine gidince zaten o süreci yaşamadan istifa etmek durumunda kaldım.
Bakın etrafınıza dernek başkanlarından, sendikalara oturduğu koltuğu bırakan hiç kimse var mı?
Hadi bakalım kalın sağlıcakla.