İslamiyet’te mal sahibinin kendi malını yönetmek ve kullanmak hususunda bazı hukuki ve ahlaki kayıtlar getirilmiş olup, bunların bazılarını şöyle sıralayabiliriz;
1-Toplumun zararına tüketim ve harcamalarda bulunmamak İslamiyet-kardeşlik dinidir. Fertlerin, genel olarak kendilerine yapılmasını istemedikleri işleri, kendilerinin de başkalarının aleyhine yapmamalarını emreder. İslamiyet bu işleri özellikle yasaklamış olup; içki, fuhuş, kumar, rüşvet bunlardan bazılarıdır.
2- Lüks ve ihtişam için harcama yapmamak lüks maddeler tüketimi- kişinin verimliliğini artırmak şöyle dursun farklı ölçülerde tüketimi düşüren maddelerdir. İslam ahlakı açısından lüks harcamalar ihtiyaç giderme, rahatlık ve kolaylık sağlama niyet ve düşüncesinden ziyade nefsi tatmin, gurur, kibir, övünme ve başkalarından üstün olma arzusu gibi bencil duyguların ve ihtirasların körüklediği tüketim ve harcamalara konu olan maddelerdir.
”Elde var da bende niye yok; ben de alırım.” Diyerek kendisini ve ailesini maddi ve manevi sıkıntıya sokmak ve borç batağı altında ezilmek akıl karı bir iş değildir.
Her aile bütçesine göre harcama yaparsa maddi ve manevi sıkıntıya girmez ve aile içinde huzur, mutluluk olur.
“Ayağını yorganına göre uzat.” “Hesapsız kasap ne bıçak koyar ne masat.” Atasözlerimiz hesapsız harcamaları çok güzel anlatmıştır.
Harcama ve tüketimin önceliği sırasında zorunlu maddeler başta yer alır. İslam dini, rahatlık ve kolaylık sağlayıcı madde ve eşyaları almaya uygun görmüş, teşvik etmiştir.
3-İsraf etmemek; dinen haram kılınan maddeler ile lüks sayılanların tüketimi israf olduğu gibi, helal kabul edilen maddelerin günün icaplarına göre ihtiyaçtan fazla tüketimi de haramdır.
”Yiyiniz, içiniz; israf da etmeyiniz. Çünkü Allah, müsrifleri (İsraf edenleri) sevmez”
İslam anlayışına göre, servet, mal, mülkün bir nimet olduğu kadar insan üzerine bir yüktür de. Zira Kuran-ı Kerim servetin bir imtihan vasıtası olduğunu bildirmiştir. Malı, mülkü, yiyecek ve içeceği saçıp savurmak kişiyi ağır bir vebal altına sokar. Genel olarak tutumluluk ve itidal İslam’ın ibadetlerin de bile öğütlediği temel bir ilkedir.
Örneğin; “Suyu gereğinden fazla kullanmayınız, sofranız sade olsun; tıka- basa doymadan sofradan kalkınız, pahalı eşyalar kullanmayınız. Giyiminiz temiz ve sade olsun. Eviniz ve ev eşyalarınız lükse kaçmasın. Genel olarak harcamalarınızda ne eli sıkı olunuz ne de saçıp savurunuz.”
4-İnfak (Zekât, Sadaka) ve cömertlik yapmaktır. Cömertlik, İslam ahlakının en çok önem verdiği faziletlerden biridir. “Cömertlik” başkalarına yardım etme arzusunun bir insanda karakter halini alması demektir. Buna karşılık “Cimrilik” ahlaki ve psikolojik bir hastalıktır. Bir harcamanın cömertlik sayılabilmesi ve bu harcamayı yapana da ”Cömert” denilebilmesi için başlıca şu şartlara uyulmalıdır:
a) Yardımın isteyerek ve seve seve yapılması gerekir.
b) Mal ve para yaratılış gayesine en uygun şekilde kullanılmalı; dini ve ahlaki ölçülere göre gereken yerlere, gerektiği ölçüde harcanmalıdır.
c) Yardıma mukabil hizmet, mükâfat, övgü veya teşekkür gibi maddi ve manevi bir karşılık beklenilmemelidir.
d) Yardım alarak verilen malın gözden düşme gibi bir şeyin olmayıp sahibi yanında değer taşıması da cömertliğin şartıdır.
Kuran-ı Kerim ve hadislerinde genellikle ”Allah yolunda İnfak” ifadesi cömertliğin herhangi bir karşılık beklemeden yapılması gerektiğini anlatılmak istenmiştir. ”İnfak” kelimesi muhtaç olanların nafakalarını temin etmektir. Bu bakımdan yatırımlar yapmak yeni yeni işler kurmak, geliştirmek ve mümkün olduğu kadar fazla çalışan istihdam etmek suretiyle çok sayıda kişilerin ve ailelerin geçimlerini kesintisiz olarak sağlamalarını çalışmak da bir infaktır ve yardımlaşmaktır.
Kişilere balık vermek değil onlara balık tutmasını da öğretmek bir yardımlaşma- infaktır. Zamanımızın ekonomik içinde bu şekilde ki yardımlaşma daha hayırlıdır ve daha insanidir.
İşyeri ve fabrikalar açarak halka iş imkanı veren ve yardımlaşan, hem kendisi hem halk hem de devleti- milleti yüceltenlerden dürüst ve dosdoğru sömürmeden çalışanlardan, Allah razı olsun.
Yorumlar
Kalan Karakter: