Son günlerde Filistin ile İsrail arasındaki çatışma yeniden alevlendi. Hamas’ın İsrail’e saldırısıyla birlikte tansiyon adeta fırladı. Her ne kadar medyada bu saldırı girişimi, bölgenin kendi dinamikleri içerisinde geçmişten günümüze dünyanın birçok coğrafyası, çatışma bölgesi olarak adlandırılarak normalleştirilse de bölgede en ciddi çatışma yine İsrail –Filistin arasında yaşanarak sorun kalıcı bir çözüme ulaşmamıştır. Günümüzde gelinen süreçte de İsrail’in Müslümanların kutsal günlerinde Mescid-i Aksa’ya saldırıları her yıl televizyonlardaki yerini alırken Aralarında bakanların da bulunduğu İsrailli aşırı dinci ve sağcıların, Müslümanların kutsal mekânı Mescid-i Aksa’ya yönelik tahrikleri Filistinliler arasında büyük tepki topluyordu. İsrail’in toprak kazanma noktasında gerek saldırı gerekse toprak satın alma yoluyla Filistin topraklarını ilhak sürecine girişmesi her iki ülke arasındaki gerilimi arttırırken Hamas’ın saldırmasıyla tırmanan gerilimde bugün beşinci gündeyiz. Beşinci güne gelindiğinde Hamas ile yaşanan çatışmanın şiddeti artarken Hamas liderlerinden Nadir Savafta'nın evinin ablukaya alındığı iddiası üzerine çatışmalar hız kazandı. Peki, bu olay bu duruma nasıl geldi? Öncelikle meselenin hukuki boyutuna bakalım? İsrail’de, Netanyahu Hükümeti’nin planladığı yargı reformuna karşı yaklaşık 9 ay önce kitlesel protesto gösterileri başladı. Ardından Mescid-i Aksa’da fanatik Yahudilerin yol açtığı olaylar yüzünden Filistinlilerin artan tepkisini önlemek amacıyla polis teşkilatının önemli bir bölümü burada seferber edildi. Yeni yerleşimlerin kurulduğu Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te yükselen tansiyon nedeniyle İsrail ordusunun en iyi birliklerinin önemli bir bölümü bu bölgelere konuşlandırıldı. Hamas bu savaşa uzun süredir hazırlanıyordu. İsrail ise saldırısının kendi savunma sistemini geçemeyeceğinden emindi. Hamas saldırısı için temsili bir günü seçerek, (Yom Kippur) yıldönümünü ve Yahudilerin kutsal Şabat Gününü seçti. İsrail kendinden emin şekilde cuma günü başlayan ve cumartesi sabah da devam eden büyük çaplı roket saldırısıyla meşgul edilmişken, Hamas’ın özel eğitimden geçmiş ve hepsi uzun süre önce şehitlik yemini etmiş toplam 150 üyesi, 10 ya da 11 gruba ayrılarak, İsrail’in güney kesimine sızdı. Tüm bu gelişmeler ışığında iki taraf arasındaki gerginliğin geçmiş tecrübelerin aksine dinler savaşıyla birlikte bir dünya savaşına dönüşebileceğini söylesek ABD ve İsrail’in, Hamas ve Hizbullah’a silah başta olmak üzere her türlü yardımı veren İran’a hava saldırı gerçekleştirmesi ihtimalini dillendirsek hatalı bir bir öngörüde bulunmayız.>>EVREN ATCI