Yakın tarihimize dair birçok tarihi figür gerek gündelik hayatımızda gerekse fikir dünyamızı şekillendirmeye devam ediyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda etkili olan isimler gerek savaştaki başarıları gerekse Türk fikir dünyasına katkılarından dolayı günümüzde de hatırlanmayı gelecek kuşaklara aktarılmayı hak ediyor. Tabi ki Türk Milleti’nin her bireyi hatırlanmayı hak ediyor.şüphesiz. Bu isimlerden biri de Ömer Naci, Asker, politikacı, İttihatçı, Teşkilat-ı Mahsusacı, öğretmen, yazar, şair kimliklerinin yanı sıra Mustafa Kemal Atatürk ile Manastır Askeri idadisinde başlayan yol arkadaşlığı ile bağımsızlığa ve Türk Milleti'ne adanan bir ömür. Kafkasyalı göçmen bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da dünya’ya gözlerini açan Ömer Naci ailesini büyük bir yangında kaybettikten sonra Beylerbeyli Defterdar Cemâl Bey’le eşi Hayriye Hanım tarafından evlatlık edinilerek ailesinin Konyalı Hatipoğlu ailesi olduğu biliniyor. Şair tarafı ağır basan Ömer Naci İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katıldıktan sonra siyaset ile tanışır. İttihat Terakki kadrolarından Kırıkkale milletvekili seçilir. Türk tarihinin seyrini değiştiren Bab-ı Ali baskınında i heyecan dolu konuşması kitlelerde derin etki bırakır, baskının başarılı olmasını sağlar: Konuşmasında ,
“Askerler! Gazetelerde resimlerini gördüğünüz, destanlarını dinlediğiniz hürriyet kahramanı Trablusgarp mücahidi meşhur Enver Bey’i tanıyor musunuz? İşte o kahraman burada, karşınızdadır!... Burada mutlaka bir kurban vermek lazımsa işte beni vurun! Ne duruyorsunuz, beni vurun! Diyerek hatipliği ile kitleler üzerindeki etkisini gösterir.
Askerliğinin yanı sıra Ömer Nâci, Harp Okulu öğrencisiyken Servet-i Fünûn’da Celâl Sahir’e ithaf ettiği “Peri-i Seher” adlı Şiiri yayımlar. Nâci’nin bu dergiden sonra Musavver Fen ve Edeb’e de Şiirler yazdığı şiirlerle de tanınan Ömer Naci Mustafa Kemal’in, “Fikirlerimin babası Ziya Gökalp’in yakın dostu olarak bilinirki Ziya Gökalp gibi hayatını “Türkçülük mefkûresini” ilmek ilmek örmeye adamıştır. Ziya Gökalp Ömer Naci'nin Türk Milleti için yaptığı hizmetleri ve Türk Tarihinde Ömer Naci'nin Türk Millet için önemini şu dizelerle kaleme almıştır;
“O coşkun bir kalpti, şen bir fikirdi
Sevdiği vatandı sevgisi birdi,
Şairden ziyade O, bir şiirdi,
Yaşayan bir gaza destanıydı O!”
Sözleri Kuran’dı, gözleri miraç,
Halk onun Tanrı’sı, o halka yalvaç,
Doymadı ölmeğe, ah gitti aç,
Aşkının bin kere kurbanıydı o
O, yalnız bir hatib, bir merd değildi!
O, yalnız milletle hem-derd değildi!
Ferd olsa yanmazdım, bir ferd değildi,
Milletin Şahlanmış imanıydı O !
Türk Dünyası’nın ünlü fikir insanlarından Fethi Tevetoğlu tarafından kaleme alınan Ömer Naci kitabında oğlu Hikmet Hatipoğlu’nun ifadeleri ışığında tarihsel bir okuma gerçekleştiriliyor.Kitap Ömer Naci'nin biyografisini anlatırken Türk tarihinden de anektotlar veriyor. Ömer Naci Balkan Savaşlarında Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte düşmana karşı savaşır. Ardından birinci Dünya savaşına katılır. Her ne kadar resmi kaynaklarda tifüsten öldüğü mezarının Kerkük Türk Şehitliğinde olduğu ifade edilse de Rus ajanlarından kaçmak için kayıtlara öldü olarak geçirildiği ailesinin beyanları arasındadır. Öyle ki, Ömer Naci'nin oğlu Hikmet Tevdetoğlu'nun torunu Ömer Fahri Sarp Bengü "Senin Silifke’de bir rakı masası sonrasında kafana sıktığını bilmez oldular.Hoş, bu bana bile söylenmedi babaannemin dediğine göre kalp infarktından öldün.Halamın demesine göre kafana sıktın" ifadeleriyle Ömer Naci'nin harpten çok sonra öldüğünü ifade edilirken 1916 yılında Kafkasya'daki askeri ve istihbari hareketlerinden dolayı öldü ifadesinin geçtiğini ailesi tarafından ima ediliyor. Torunun bu ifadeleri Tevetoğlu'nun kitabıyla da benzer şekilde örtüşüyor. Kitapta Yüzbaşı Ömer Naci'nin ölüm haberinin Ziya Gökalp'in evinde ailesine söylendiği ifade edilirken bu aileye bu meselenin fazla üstüne gidilmemesi telkin edilerek mezar yeri olarak Kerkük Türk Şehitliği gösteriliyor." Kim bilir belki Atatürk ile arkadaşlığı askeri okul yıllarına dayanan bu komutan gerçekten tifüsten ölmemiş.Belkide torunlarının ifadesiyle savaş sonrasında istihbari faaliyetlerinden dolayı öldü gösterilmiş. Anadolu'nun ücra bir köyünde kalan yaşamını savaşların silahların gölgesinden uzak bir şekilde denize bakarak hayata muhasebesiyle sürdürürken geçirdiği bir öfke nöbeti sonrasında kendi yaşamına son vermiştir. Bunların hepsi birer idda olsa da Türk Kurtuluş Savaşı başta olmak üzere Osmanlı Devleti'nin Trablusgarap Savaşından başlayarak Büyük Taaruz Savaşı'na kadar olan uzun savaş yıllarında üst düzey bir subayın savaş sonrasındaki ruh halini göstermesi bakımından önemlidir.
Kaynakça
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%96mer_Naci
https://mustafakemalim.com/ataturkun-siir-edebiyata-ilgi-duymasi/omer-naci/
Tevetoğlu, F.(1987) Ömer Naci Kültür Bakanlığı Yayınları
https://adigedaur.wordpress.com/2009/11/25/osmanlinin-che-guaverasi/
EVREN ATCI