Türkiye’de nüfus artış hızının inanılmaz seviyelere gelmesi beraberinde toplumsal yapıda sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel çeşitliliğin artışına zemin hazırlarken kentleşme oranın artmasıyla birlikte toplumsal yaşamada vakit kavramının göreceli olarak daralması insanları sanal sosyalleşme ortamlarına yöneltti. Sosyal medya platformlarının güvenli iletişim kurmaya imkân tanıyan yapısı ile birlikte özellikle genç nüfus sosyalleşme ihtiyacını sosyal medya üzerinden gerçekleştirmeye başladı. Durum öyle bir seviyeye geldi ki; günümüzde artık yaşadığını belli etmek için sosyal medyalarda varlık göstermek gerekiyor. Öyle ki uzun bir süredir, işlerimizi, ticaretimizi, randevularımızı bu alan marifetiyle görmeye başladık. Bir anlamda soyut mecralar olarak da nitelendirebileceğimiz bu alanlarda paylaşılan video, fotoğraf, ses ve mesaj gibi yazılı ve görsellere baktığımızda, bunların hem nicelik hem de nitelik itibariyle dikkat çekici boyutlara ulaştığını görmekteyiz. Hatta buna alarm verici boyutlar demek daha doğru olacaktır. Üstelik alarmın rengi de gittikçe kırmızıya dönüşmekte. Sosyal Medya’nın bu kadar kullanılması beraberinde görünürlük kaygısını ortaya koyduğu gibi benlik sunumu problemi ve damgalama problemlerine de yol açıyor. Damgalama problemlerini ele alan Erving Goffman çalışmalarında toplumsal sistem üzerine odaklanarak toplumun nasıl işlediğini temel alan tezlerini kurma eğilimine girerken Golffman’nın günümüzde de başvurulan temel yazarların başında gelmesi çalışmalarında toplum üzerine odaklanarak toplumsal sistemlerin nasıl işlediğini dert edinen bir yazar olmasıyla doğrudan ilgili. Günümüzde haberden sanata gündelik hayattan spora kadar tüm haber alma kaynaklarının sosyal medya mecralarında yayınlanmaya başlaması haberde magazinleşme sorununu beraberinde getirirken vatandaşları da birer haberciye dönüştürdü. Durum öyle vahim bir noktaya geldi ki sosyal medyada görünebilmek için canını tehlikeye sokanlardan tutunda toplumda dezenformasyon yapanlara kadar her çeşitten sorunla karşılaşmak mümkün. Bu sorunların en büyüğü tatbikî damgalama. Karşısındaki kişiyi cinsiyeti, etnik mensubiyeti, toplumsal tabakası, yaşı, fiziksel görünüşü, ruhsal durumu (bunu da anlıyoruz tabi) ile damgalama başlayan insanlar durumu o kadar abarttılar ki sosyal medya üzerinden kurumları damgalamaya başladılar. Tabi çağımızda bunu gerçekleştirmek çok kolay bir hal aldı. İstediğinizi yazıyorsunuz tek tuşa basıyorsunuz oldu bitti.>>EVREN ATCI