Dünya Telaşı Allah'ı Ve Ahireti Bize Unutturmasın
Bizi dünyanın kargaşasından kurtaracak olan hiç şüphesiz Cenabı Allah’tır. Bu sebeple eğer kendimize iyilik etmek istiyorsak sürekli olarak Allah’ı hatırlamalı, sürekli zikretmeliyiz.
Bizim yüce mevlayı hatırlamamız, Allah’ında bizi anması, hatırlamasıdır. “Beni zikredin ki (anın), ben de sizi anayım. Şükredin bana, sakın nankörlük etmeyin!” (Bakara suresi 152)
Gaflete düşmenin , dünyaya dalmanın ve hiç ölmeyecek gibi yaşamanın bize hiçbir faydası yoktur. Aksine çok zararı vardır. Kurtuluşa ermek için her anımızda rabbimizi anmalıyız.
Kuran-ı kerim, nefsin azgınlık ve doymazlığından kurtulabilmenin, gerçek anlamda huzur bulabilmenin rahat etmenin ancak Allah’ın gerektiği gibi anılıp hatırlanması ile mümkün olabileceğini bildirmektedir: “Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah’ın zikriyle mutmain (tatmin ve huzur) olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur.” (Rad suresi 28)
Allah’ı ve ahireti unutarak nefsi ile hareket eden kişi, kendi felaketini aslında kendi hazırlamış olur. Yüce Allah’ ı çok anmanın bize diğer önemli bir faydası da, nefsimize dur deyip onun önüne geçmesidir. Yani nefsimize aldanıp işleyebileceğimiz günahlardan bizi alıkoymasıdır.
Dünya telaşının bize unutturmaya çalıştığı ve her zaman unutmamamız gereken bir diğer önemli konu ise ahiret hayatımız’dır. Gelip geçici olan hayatımızda dünyanın imtihan olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Ve bu doğrultuda ahiretin tarlası olan bu dünyada, vaktimizi boşa harcamamalıyız, ne kadar fazla ibadet edilir ve hayırlı işlerle meşgul olursak, karşılığı kuşkusuz ahirette bizi bulacaktır.
Peygamber efendimiz ( s.a.v ) hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için , yarın ölecek gibi ahiret hayatı için çalışın demiştir. Yani hem dünyada çalışmanın, hem de ahirete hazırlanmanın çok önemli olduğunu belirtmiştir.
Kısacası sadece bu dünya için çalışmamalı, ahiretimiz içinde çalışmalıyız. Hem rabbimizi, hem de ahiret hayatımızı unutmamalıyız.