Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanılan üzücü olaylar, bizleri düşündüren ve bazı konuları hepimizin bilmesine rağmen tekrar konuşmamıza gündem olan olaylar oldu.
Evet, bilinçli olarak yapılan, toplumu karıştırmayı hedefleyen, yaşanılan üzücü olaylar diyoruz bunlara.
Fakat biliyoruz ki; bu durumun bu şekilde olmasının sebebinin tamamına öğrencilerin neden olmadığı, çoğunluğu provokatörlerden oluşan topluluğun desteklediği, planladığı ve hiçbir zaman onaylanmayacak davranışlar.
Hepimiz okuduk. Üniversiteye gittik, amacımız derslerimizi başarılı bir şekilde verip, her zaman eğitimimiz sayesinde güzel yerlere gelerek, geleceğimizi kurtarmaktı. Bunun düşüncesi içerisinde olduk.
Amacı okumak olan bir öğrencinin de zaten bunların dışında sanırım bir gayesi olamaz. Yani dersleriyle meşgul olan hiçbir öğrencinin siyaset ya da başka bir konu ile okulda, derslerinin önüne geçecek bir durumu söz konusu olamaz.
Öğrencinin görevi okumaktır, başarmaktır, geleceğini kurtarmak ve gelecek nesillere örnek olmaktır. Polisimize katil demek, küfür etmek, polis araçlarına zarar vermek, sokaklarda harp ortamı oluşturmak değildir.
O zaman bunun adına öğrenci denilmeyecektir. Üniversite çağındaki bir öğrenci artık doğruyu ve yanlışı idrak edecek durumda olmalıdır. Oluşturulan farklı algılara inanıp, bazı provokatörlerin yönlendirmesiyle, bizim öğrencimiz hareket etmemesi gerektiğini bilmelidir.
Hele ki Üniversite ortamı, bana göre siyasetin yapılacağı bir ortam değildir. Eğitim ile siyaset bir arada gitmez.
Bilinçli ya da bilinçsiz bugün katil polis diyen kişiler, polise küfür, hakaret edenler, saldıran kişiler unutmasınlar ki; iyi ki yaşamımızda polisimiz var.
Neden mi?
Bizlere zarar gelmesin diyerek, gözünü kırpmadan ölüme koşan polislerimiz varken, bizler için gece gündüz demeden nöbet tutup koşturan ve sadece ülke güvenliğini düşünen polislerimiz varken, onlara ne kadar teşekkür etsek az gelir.
Peki, vatanımız için hiç düşünmeden canını veren polisimiz bunları mı hak ediyor?
Bu vatan için canını hiçe sayan Türk polisimiz bunları hiç, ama hiç hak etmiyor. Sokakları karıştırmak, araçları taşlamak, polise saldırmak, Rektörlüğe zarar vermeye kalkmak Türk insanına yakışacak davranışlar değildir. Ve bu yanlıştan tez zamanda dönülmelidir.
Her ne olursa olsun direk ya da dolaylı bir şekilde bir öğrenci, bu durumların içinde yer almamalıdır. Öğrenci görevinin ve orada asıl bulunma nedenini asla unutmamalıdır.
Herkes üzerine düşen kendi sorumluluğunu yerine getirmelidir. Bir karar verilecekse eğer, ya da bir değişiklik olacaksa bunu kişiler değil, bizzat Devletimizin önemli makamları belirler.
Sonuç olarak polislerimiz ülkemizin değerleridir. Huzur ve güvenliğimizi borçlu olduğumuz kahraman polislerimize her zaman destek olmalıyız. Onlara yardımcı olmalı ve saygı duymalıyız. Çünkü onlar saygı duyulası bir meslek icra ediyorlar.
Son olarak, aramıza nifak tohumları ekmeye çalışan kişilere de izin vermemeliyiz. Hiçbir zaman onların oyunlarına gelmemeliyiz. Onların yok olması için güvenlik güçlerimiz ile birlikte hareket etmeliyiz…