“13 Ekim Ankara'nın Başkent Oluşu”
Ankara, tarihsel anlamda gerek coğrafi bakımdan, gerekse Cumhuriyet tarihindeki yeri bakımından son derece önemli bir şehirdir. Yüzyıllarca Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış olan İstanbul’dan sonra, bir Cumhuriyet kenti olarak kurulan Ankara, bugünlerde dahi o günlere ilişkin birçok iz barındırmakta olan özel bir kenttir.
Ankara’nın başkent oluşunun temel sebepleri arasında, stratejik olarak sahip olduğu konum gelmektedir. İstiklal savaşı dönemlerinde özellikle Ege kıyılarında, İstanbul’da, Akdeniz illerinde çeşitli işgal girişimlerinde bulunmuş ve bazı şehirlerimizi işgal etmiş bulunan İtilaf devletlerine karşı, milli bir ordu kurulması ve sonrasında tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak adına girişimde bulunan Atatürk ve arkadaşları, konum olarak bu bölgelere fazla yakın olmayan , ve aynı zamanda tüm Anadolu’ ya yakın olan bu kenti tercih etmişlerdir.
Ankara’ nın başkent kimliği kazanması ise, bu dönemde ilk etapta bu fikri barındırarak gerçekleşmiştir. Zira aynı şekilde Anadolu’nun çeşitli illerinden gelen milletvekillerinin, ulaşım bakımından hemen tüm illere eşit noktada bulunan bu şehre gelmesi son derece kolaydı. Yurdun dört bir yanında yer alan yerel savunma güçleri ile bağlantı noktasında ‘ da Anadolu önemli bir merkezdi.
Tüm bu sebebler göz önüne alınarak Ankara milli mücadelenin ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’ nin başkenti olmuştur. 13 Ekim 1923’ de kabul edilen tek maddelik bir yasa ile Ankara; başkent olarak kabul edilmiştir. Bugün halen anayasanın ilk üç maddesi ile belirtilmiş başkentlik, 4. Madde ile korunmaktadır.
Kurtuluş savaşımızın merkezliğini yapmış olan Ankara, yurdumuz düşmanlarından temizlenip, bağımsızlığımız da Lozan Barış Antlaşmasıyla tüm dünyaya duyurulduktan hemen sonra resmi başkentimiz olmuştur.
14 milletvekilinin Ankara’nın başkent olması için hazırlanıp Meclise verdikleri önerge, 13 Ekim 1928’te görüşülerek yasalaştı. Böylece Ankara Türkiye’nin başkenti oldu.
Ankara Milli Mücadele’nin, hürriyet ve bağımsızlığa kavuşma savaşının merkezi haline geldi. Ankara, Birinci Büyük Millet Meclisi’nin toplanmasından Cumhuriyet’in ilanına kadar geçen süre içinde sayısız olaylara sahne oldu.
Mecliste başkentin İstanbul olarak kalacağı ya da Ankara’nın başkent olacağı yönünde çeşitli fikirler ortaya sürülmüştür. Ancak İsmet Paşa’nın sunduğu tek maddelik bir önerge ile Ankara başkent olarak seçilmiştir.
Bazı kişiler, Asya’yı Avrupa’ya bağladığı için İstanbul’u başkent olarak istiyorlardı. Zaten ATATÜRK’ te hem bunun için hem de tüm Türkiye’ye yakın olsun düşüncesiyle Ankara’yı başkent ilan etmiştir.
27 Aralık 1919’da Temsil Heyeti’nin Ankara’ya gelmesi ile, bu şehir Millî Mücadele’nin karargâhı olmuştu. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Ankara’da açılmasıyla yeni Türk devletinin temelleri atıldı. Kurtuluş Savaşı buradan yönetildi. Böylece Ankara, fiilen başkent durumuna geldi.
Meclisin Ankara’da açılması, buraya fiilen hükümet merkezi olma niteliği de kazandırmıştı.
Ve Ankara başkent olduktan sonra hızla gelişti. Çok katlı modern binalar yapıldı, üniversiteler, fabrikalar, iş yerleri kuruldu. Şehrin alt yapısı yeniden yapıldı, alt geçitler, üst geçitler, metro hattı ve yeşil alanları ile çağdaş bir başkent durumuna geldi. Nüfus yoğunluğu ile de Ankara, yurdumuzun ikinci büyük şehridir.