BAĞLUM SULTAN VE OBASI
Moğolların Selçuklu Devletini parçalamasıyla ilim irfan yuvaları dağılmış, Allah dostlarından AHMET Yasevi Hazretlerinin işaretleriyle; “Varın gidin Anadolu’yu yurt tutun” demesiyle Taşkent Semerkand, Buhara, Horasan v.s. yerlerden obalar halinde göç başlamış. Horasandan gelip işaret üzere Ankara -Bagluma gelen bir grup Allah dostları Germiyan beyliğinin kabul etmesiyle Germiyan topraklarına gelip Ümmeti Muhammedi ilimleriyle Aydınlatırlar. İşte bunlardan biri de Bağlum Nisbeti ile anılan Baglum Sultan Ve Obası Erenler’e yerleşir. Daha sonra Hacım Sultanla buluşurlar ve Germiyan halkını Tasavvuf ilmiyle tanıştırırlar.
ERENLER KÖYÜ SULTANI
Hacı Bektaşi' Veli hz.: Hacım Sultan'ı Germiyan iline gönderdi. Hacım Sultan; Afyonkarahisar civarında bir köyde konakladı. O köy şimdiki erenler köyüdür. O köyde bulunan Bağlum Baba isimli salih ve veli bir zat ile görüştü. Bu veli zat Horasan Erenlerinden 9lup, Moğolların Büyük Selçuklu İmparatorluğunu parçaladıktan sonra, o bölgelerde tutunamayıp Ahmet Yesev'ı' gibi büyük Allah dostlarının" Anadolu'yu yurt tutun "emriyle Horasan, Buhara, Taşkent, Semerkand gibi illerde bulunan, göç eden bu Allah dostları abalarıyla Anadolu'ya göç etmişlerdir.13. yy ortaları 14. Yy başlarında işte Bağlum Sultan'da Erenler Köyüne Horasan'dan önce Ankara'nın ilçesi Bağlum'a oradan da o zaman Germiyan toprakları olan Afyonkarahisar ve çevresi şimdiki Erenler Köyüne obasıyla gelmiş ve yerleşmişlerdir.
Alim ve ilim ehli olan bu zatlar ümmeti Muhammed'i ve yabancıları Allah c.c yönünde yönlendirmek için görevli kişilerdi. Bu görevlerini yürütmek için geldikleri topraklarda Germiyan Beyliklerin beylerinden destek almışlardır. İnsanları tasavvuf penceresine koyup önce öğretmek, olgunlaştırmak, Kur'an-ı Kerim doğrultusunda yaşatmak olmuştur.
İşte keramet ehli olan bu mübarek kişiler insanlar üzerinde büyük tesirleri olmuş insanlar topluluğuna tarihsel, coğrafi, maddi, manevi izler bırakmışlar. Şimdi ise arkasından yürüyen olmadı gibi yürüyen olanları da öyle veya böyle önünü kesmişler. Koskoca tarihi olaylar unutturulmuş, gencecik körpe kuzular yozlaştırılmıştır.
Bu sebepten dolayı, mevcut-olan bilgi ve belgeleri zaman içinde tozlanmış raf ve arşivlerden indirmeye devam edeceğiz. Yaşanan olaylarının tarihini düşerek yerine koymaya devam edeceğiz. Önümüzdeki setleri bariyerleri atlayarak tarihin iz düşümlerini anlatacağız. Tasavvuf çerçevesinde yaşayan zahir ve batın ilimleri ile uğraşan ve uğraşmaya niyet eden kardeşlerimin bir nebze görünmeyenlere ışık tutmak olacak
Bu nedenle Türk- İslam yaşantısını görmüş olacağız. Tarih ile iz bırakanı bugün Hacım Sultan (Seyyid Recep Hz. Efendileri) şahitler kayalarını, Ballıpınarın oluşumu, kara boğanın itaat edişini ve vardığı yerlerde sıkıntı veren insanların manevi ceza çektiklerini, her gideceği mekana manevi izinle gittiğini unutmayacağız.
Fatih Sultan Mehmet Han'ın; su dağıtıcısı Derya Ali Hz. 'ni, Kanuni' Sultan Süleyman döneminde yaşayan Hacı Yahya Hz.'ni, Yavuz Sultan Selim 'in şu iki beytini unutmayacağız.
"Padişah-, ôlem olmak bir kuru kavga imiş,
Bir veliye bende olmak, cümleden ala imiş"
İstanbul'un fethini müjdeleyen Kainatın Elendisi Hz. Resülullah (sav) ve fethi yapanları, Mevlana Celaleddin Rumi’yi, Ababuş veliyi, Sultan Divane'yi, Abdürrahim Mısrı'yi, Karacaahmet Sultan'ı, Ahmet Yesevi’yi, Şah-ı Nakşibendi'yi, Halid-i Bağdadi'yi, Seyyid Abdülhakim el-Hüseyni'yi, Seyyid Muhammed Raşid Hz.'ni, Seyyid Abdülbaki Hz., Küçük Hacı Aşık Mehmet Efendi'yi, Ciloğlu Deli Bekir'i, Müftü Yunus Hoca'yı vs. unutmayacağız unutturmayacağız. "Çanakkale geçilmezi" o dönemde okulların mezun vermeyişini, Kurtuluş Savaşını,15 Temmuz'u, Avrupa, Amerika'nın sinsi oyunlarını ve İsrail'in zulmünü unutturmayacağız.
İşte bu nedenle hayır şeyleri çok okumalıyız. İlim ve bilim ile iç içe olmalıyız. Edep ve adabı unutmamalıyız. Her kesime saygıda kusur etmemeliyiz. Büyüklerimizin hayatını ve menkıbelerini çok okumalıyız. Böylece feraset ehli olup doğru hüküm vermeliyiz.
Selam ve dua ile…