Tatlı su ile acı su arasındaki farkı ikisinden ve tatmayan bilmez. İki cins ahu (ceylan), ot yediler ve su içtiler; birisinden necaset (pislik) hâsıl oldu öbüründen halis misk (güzel koku)!
Kimisi yemek yer, yediği Allah nuru olur!
Kimisinin yediğinden kıskançlık ve hasislik olur; kimisi aynı şeyleri yer amma ondan Allah aşkı ve nuru meydana gelir. Bur toprak temiz ve verimlidir; o toprak çorak ve pis.
Bu saf bir melektir; öbürü şeytan ve canavar!
İki suret birbirine benzeyebilir; nasıl ki acı su da tatlı su da berraktır.
Kimi işi sonunda hakkın laneti vardır; öyle iş de vardır ki, ondan vefalı olan, Allah’tan rahmet görür.
Münafık inat yüzünden gösteriş için muvafıkla (mü ’min) aynı namaza durur; onu hareketi muvafığın ki (mümin) gibi ibadet ve niyaz için değildir.
Biri Allah emrediyor diye öyle yapar; öteki inat ve kavga için inançlıların suratına toprak saç.
Namazda, oruçta, hac da, zekât da münafıklarla müminler aynı hareketi yaparlar gibi görünürler.
Amma işin sonunda ahirette müminlere galibiyet, münafıklara mağlubiyet mukadderdir.
Cihanda hem acı deniz, hem tatlı deniz vardır. Lakin aralarında öyle bir perde vardır ki, biri ötekine karışmaz. Bil ki bu iki deniz de aynı kaynaktan akar. Sen ikisinden de get,ta… Onların asıllarına varıncaya kadar.
Altının kalpı gibi halisi de ayarla anlaşılır. Mihenk taşına vurulmadıkça her ikisi de altın olarak itibar olunur.
Allah her kimin kalbine bir mihenk koymuşsa ancak o kimse yakını (iyiyi), şüpheden (kötüden) ayrıt edebilir. Benim söylediklerim söylenmesi zaruri olan misallerdi; yoksa hikmetinden sual olunmayan Allah’ın işine kim karışabilir.
Allah dilerse böyle gösterir, dilerse bunun aksini mana âleminde akıldan değil hayranlıktan başka yol yoktur.
(mana âleminin) hayranı ona (Hakk’a) çevirmiş kimse değildir. Ancak dostla (Allah la ) mest olmuş ve onda kaybolmuştur.
Biri yüzünü dosta döndürmüştür, öteki sadece kendini (nefsinin) hayranıdır. (ey pis nefis sis gibisin sis. Ben semavi bir deniz. Sensiz. )
İster yaratılanın hayranı olsun, ister yaratanın. Her ikisinin de yüzlerine bak; ola ki bu hizmetinden dolayı sende yüzlerinden insanları seçebilirsin.
Çünkü insan suretinde şeytan çoktur. Onun için her uzatılan eli tutmak doğru değildir.
Avcı kuşu tutmak için aldatır; ıslık çalar; kuş sesini taklit eder; kuş kendi cinsinin sesini işitince havadan yere iner tuzağa tutulur ve ölür.
Bazıları Kamil insanları sözlerini kullanır ki sade dil (saf ve temiz kalpli) kişilere, bu efsunda okusun (aldatsın ).
Allah mertlerinin, karı şavk ve nura niyettir; kötü niyetlilerin karı ile hayâsızlıktır.
(Hilekârlar) dilenmek için yünden (yalancı) aslan yaparlar ve Ebu Müsellim’e ( İslam karşıtı kişi) (Hz. Peygamberin bir ismi olan) Ahmet, lakabını verirler.
Hâlbuki Ebu Müsellim’in lakabı yalancı (kezzap) Hz. Peygamber’in lakabı ise (ulül-elbab) “Akıllar sahibi” kaldı.
İlahi şarap (düşürt ve Hakk arifleri) insanı mis kokuların halisine götürür; adi şarabın sonu ise fena koku ve azaptır.